Prens Muhammed’in yeni projesi: Dünya mirası El-Ula

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki antik El-Ula şehrini “El-Ula Vizyonu” projesi kapsamında uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekiple işbirliği yaparak, bölgenin doğasını ve kültürünü korumayı hedefliyor.

Eski Fransa Kültür Bakanı ve yayıncı Françoise Nyssen ile aydınlar, yerel ve uluslararası uzmanlar ve teknik elamanlar huzurunda başlatılan “El-Ula Vizyonu” hamlesi bölgenin doğal ve kültürel mirasını korumayı, şehirde etkili bir kentsel dönüşüm yapmayı ve turizmi canlandırmayı hedefliyor.

EL-ULA’YA EĞLENCE MERKEZİ

Prens Muhammed bin Selman, lüks süitler, bir spa merkezi ile kongre merkezinin yer alacağı El-Ula Eğlence Merkezi projesi hakkında dda kamuoyunu bilgilendirdi. Eğlence merkezinin 2023 yılında bitirilmesi planlanıyor.

Yeni projelerin 2035 yılına kadar 2 milyon ziyaretçi ağırlaması ve 38 bin yeni iş imkanı sağlayarak bölge ekonomisini güçlendirmesi bekleniyor.

Yeni Suudi Arabistan Kültür Bakanı Prens Bedr bin Abdullah bin Muhammed bin Ferhan Al-i Suud, “yeni merkezin dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen turistler için farklı medeniyetler arasında gerçek bir ticari ve kültürel alışveriş imkanı sağlayacak benzersiz bir yer olacağını” söyledi.

Prens Bedr bin Ferhan, dünyanın her yerindeki akademisyen ve arkeologları El-Ula’daki insanlık tarihinin keşfedilmesine çağırdı.

El-Ula Valiliği Kraliyet Komisyonu’nun başlatacağı kalkınma programı, bölgenin gençlerini ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerdeki eğitim kurumlarına göndererek, turizm, tarım teknolojileri, arkeoloji, tarih ve bölgenin kalkınma çabalarına hizmet edecek diğer alanlarında lisans veya yüksek lisans diploması almalarını hedefliyor.

Suudi Arabistan’ın Medine Bölgesi’nde bulunan antik şehir, Teyma’nın 110 km güneybatısında yer almakta. Antik kente yakın bir yerde ise 35 bin nüfuslu modern kent bulunuyor.

El-Ula eski Lihyanitler’in (Dedanitler) başkenti idi. Osmanlı döneminde ise Hac yollarından biriydi. Şehirde 2000 yıllık arkeolojik kalıntılar bulunmakta.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın geçtiğimiz Nisan ayındaki Fransa ziyaretinde Riyad ve Paris arasında, el-Ula kentinin restorasyonu için bir anlaşma imzalanmıştı. Anlaşma El-Ula’nın restorasyonu için bir Fransız ajansı kurulmasını içeriyor.

Kültürel ve turistik bir bölge olan el-Ula’nın restorasyonu için yapılan Suudi-Fransız anlaşmasının 10 yıllık bir anlaşma olduğu belirtilmişti.

ENGIE Enerji Grubu Başkanı olan ve Cumhurbaşkanı Emmenuel Macron’un el-Ula için oluşturduğu heyetin başında bulunan Gerard Mistralier, yaptığı açıklamada, “Anlaşmanın geçtiğimiz yıl Louvre Abu Dabi Müzesi’nin kurulmasına sponsor olan ‘Fransa Müzeler Ajansı’ gibi bir ajansın kurulmasını içerdiğini belirtmişti.

Suudi Arabistan’ın saklı şehri: Medain-i Salih Arkeolojik Alanı

UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer almasına rağmen, varlığı hâlâ çok az kişi tarafından bilinen Medain-i Salih’in halk arasında lanetli yer olduğuna inanılmakta.

Kayalık arazi anlamında Hicr ve Hegra isimleriyle de bilinen Suudi Arabistan’ın Medain-i Salih arkeolojik alanı, El-Ula kentinin 20 km kuzeyinde, Medine’nin 400 km batısında ve Petra’nın 500 km güneydoğusunda İslamiyet öncesi eserlerin bulunduğu yerleşim merkezidir. MÖ 1-74 arasında en görkemli dönemlerini yaşadığı tahmin ediliyor. Medain-i Salih adını Hz. Salih’ten almaktadır.

Yüzyıllar boyu Salih Kenti’nde yaşananlar oldukça belirsizdir. Arkeolojik Haber’e göre Arap gezgini el-Mevdasi 10. yüzyılda, İbn Battuta 14. yüzyılda ve Charles Doughy Viktorya döneminde buradan söz ediyor. Ancak alan hakkındaki en ayrıntılı bilgiler sadece 20. yüzyılda, Osmanlı Devleti tarafından inşa edilen Hicaz demiryolu hattı döneminde elde edildi.

Bu dönemde ilk arkeolojik keşifler yapılsa da  Birinci Dünya Savaşından dolayı sekteye uğradı. 1960’a kadar alan atıl kaldı.  Fransa’yı ve Suudi Arabistan Krallığı işbiliği ile  1960 sonrası bazı araştırmalar yapı2008 ve 2012 yılları arasında bu ortak kuvvetler en kapsamlı kazıları gerçekleştirerek Mada’nın Saleh’in 2008’de bir UNESCO miras alanı listesine alındı.

Medain Salih, Suudi Arabistan’ın Dünya Mirası listesine giren ilk tarihi alanı.

Başkentleri bugün Ürdün’de yer alan Petra kenti olan Nabatean Krallığı (Nebatiler) dönemine ait kalıntıların çoğu MS. ilk yüzyıla aittir.  Nebatilerin menşei belirsiz, Suudi Arabistan’ın kuzeyindeki Hicaz bölgesinden gelme ihtimali yüksek görülüyor ve taptıkları antik dönem tanrıları da göz önüne alınarak tarihin ilk çağlarında Mezoptamya ile ilişkili oldukları düşünülüyor. Nebt (Nabataean) uygarlığı Arami dilini konuşuyordu.

Lihyanite ve Roma izlerine de rastlanan arkeolojik sit alanı Suudi Arabistan yönetimi tarafından uzun süre adeta gözlerden uzak tutulmuştur.

Alanın fazla tanınmamasında halk arasında ‘lanetli’ olduğuna inanılmasının payı da vardır. Suudi Hükümeti bölgenin turizmini canlandırmak için çeşitli faaliyetler yapsa da alanın lanetli olduğu inancı bu çalışmaları gölgelemekte.

Peki halk alanı lanetli sayıyor çünkü Kur’an-ı Kerim’de de zikredilen Semud kavmine gönderilen Salih peygamber kıssasında anlatılan Kayadan Çıkan Deve olayının burada yaşandığına inanılıyor. Mucizeye rağmen Semud halkının peygambere inanmadığı için lanetlendiği ve helak olduğu inancı yöreyle bütünleştirilir.

Geç antik döneme ait yapılar içeren bölgede, Nabatean Krallığı’na ait oymalarla süslenmiş 131 adet anıt mezar bulunmaktadır. Yapılan arekolojik kazılarda asra ait kumaşlar, merhemler, resimler, yerleşim birimleri, pazar yerleri ve kanat denilen su kuyuları ile su kanallarına ait izler bulunmuştur.

Nebatilerin büyük kısmı, birçok Arap kabilesi gibi, aslen göçebeydi, çadırlarda yaşıyor,hayvancılık ve tüccarlık yapıyorlardı. Baharat ve aromatik bitkiler önemli ticari mallardandı. Hayvancılık ve kısmi tarımın yapan Nebaitiler, alanda kuyular açmış ve yağmur suyu depoları kurmuşlardı Koyunlarını, keçilerini ve develeri binlerce yıl boyunca birçok Arap kabilesinin yaptığı gibi çölde yetiştiren Nebatiler, bu alanda kaya içine kazılmış kuyuları kullanarak vaha tarımı yapıyorlardı.

Arkeolojik sit alanında bulunan Medain-i Salih harabeleri volkanik platolarla çevrili olmasına rağmen alandaki su kaynakları ve verimli topraklar, yerleşimcileri cezbetmiştir.

Nabatean Krallığı Roma İmparatorluğunun genişlemesine kadar bağımsız, zengin bir krallıktı. Roma’nın geleneksel ticaret yollarını değiştirmesi ve Kızıldeniz boyunca deniz ticaretini geliştirmesi,  Nebatilerin şehirleşme çabalarını ve ticaret tezgahlarını olumsuz etkiledi. Krallık kademeli olarak geriledi.

Medain-i Salih’in belirgin tarihi önemine rağmen, 21. yüzyıla kadar arkeolojik araştırma yapılmadı. Sitenin çeşitli bölümleri halen belirsizliğini korumaktadır. Ancak günümüzdeki arkeolojik ve tursitik faaliyetler hayli yoğundur.

MEDAİN-İ SALİH 3 AYRI BÖLÜME SAHİP:

İlk bölüm, birinci yüzyılda inşa edildiği tahmin edlen antik kenttir. Harabelerin çoğunluğu hâlâ kumla kaplı olduğu için, Medain Salih’in en az bilinen kısmıdır. Arkeolojik kazılarda, seramik ve madeni paralar gibi gündelik objelerin yanı sıra muhtemelen bir kale ya da kent suru ile tapınak izlerini ortaya çıkarılmıştır.

İkinci bölüm;  ibadet alanı Cebel-i İslib’tir. ‘Dağların Efendisi’ denilen Dúshana’ya tapıldığı sanılıyor. Sitenin kuzeydoğusundadır. 40 metre yüksekliğindeki oyma kaya koridoru ile sarılmıştır.

Üçüncü bölüm; mezarlıklardır. Arkeolojik alanın en ünlü bölümüdür. 100’den fazla anıtsal mezara ev sahipliği yapmaktadır. Mezarlar mitolojik figürlerle süslüdür; maskeler, kartallar, aslanlar ve yılanlar. Mezar kitabeleri, gömülü kişinin sosyal durumunu açıkça belirtir. Süslü kapıların aksine, mezarların iç kısmı dekorasyondan yoksun düz duvarlardan oluşmaktadır.

Bugüne kadar Suudi Arabistan’da bulunan şu tarihi eser ya da alanlar UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor:

El-Hicr Arkeolojik Sit Alanı (Medâin-i Sâlih)

Diriya bölgesindeki Et-Tureyf

Tarihi Cidde’deki Mekke Kapısı

Hail Bölgesindeki Kaya Sanatları

El-Ahsa Vahası

Şarkul Avsat