Eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, özellikle Körfez ülkelerine yönelik tehlikesini işaret ederek, İran’ın Arap bölgesi ve ulusal güvenliğine yönelik tehdidi konusunda uyarıda bulundu.
Mübarek, Kuveyt’te yayın yapan el-Enba gazetesine verdiği bir röportajda, “İran’ın bölgeye sızmaya çalıştığını ve Arap ulusal güvenliğini tehdit ettiğini inkâr etmiyorum. Özellikle 2011 yılından sonra bölgemizdeki tüm güçler, çıkar sağlamak için tarihi koşullardan yararlandı” şeklinde konuştu.
“İran’ın emelleri ve çabası açık”
Eski Mısır Cumhurbaşkanı, eski İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde İran ile ilişkilerini geliştirmeye çalıştığını, ancak İranlı militanların iki taraf arasındaki temasları askıya aldığını söyleyerek, “İran’ın emelleri ve çabası açık. Körfez’e yönelik tehdidine göz yumulamaz” dedi. İsrail tehdidinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Hüsnü Mübarek, birinin diğerine baskın gelmediğini kaydetti.
Mübarek, Irak’ın Kuveyt’i işgali öncesindeki atmosfere de değinirken, Saddam’ın başta Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Körfez hakkındaki ifadelerinin keskin olduğunu ve Irak’ın borçlarından vazgeçmelerini istediğini belirtti. Hüsnü Mübarek, Saddam’ın daha sonra askerlerini Kuveyt sınırına seferber ettiğini söyledi. Mübarek, Saddam ile görüşmeden önce istişare etmek üzere Fahd bin Abdülaziz el-Suud’u temsilen Suud el-Faysal ile görüştüğünü ifade etti.
“Saddam Kuveyt’e saldırmak istemediğini, söyledi”
Eski Mısır Cumhurbaşkanı, Irak’ı ziyaret ettiğinde ve Saddam ile oturduğunda ona ‘sakin bir diyalogla her türlü problemin çözülebileceğini’ söylediğini, Saddam’ın ise kendisine ‘Kuveyt’e saldırmak istemediğini, ancak bunu kimseye söylememesini istediğini’ belirtti. Mübarek, “Ama Kuveyt’e gittim ve havalimanında Cabir el-Ahmed el-Sabah ile görüştüm. Saddam’ın herhangi askeri operasyon gerçekleştirmek istemediğini söyledim. Ama aynı zamanda Saddam’dan kaçınması gerektiği uyarısında da bulundum ve önlemlerini almaları gerektiğini belirttim” dedi.
Daha sonra da Suudi Arabistan’a gittiğini, Kral Fahd ve Prens Abdullah ile görüştüğünü söyleyen Hüsnü Mübarek, Irak ve Kuveyt yetkililerini Suudi Arabistan’da bir araya getirme konusunda uzlaşı sağladıklarını, ancak Irak heyetinin anlaşmazlığı çözme niyeti taşımadığını ve Suudi Arabistan’dan ayrılır ayrılmaz, Irak kuvvetlerinin Kuveyt’e girdiğini vurguladı.
“Çok şaşırdım”
Mübarek, “Bana, Irak kuvvetlerinin Kuveyt’e girdiğini söylediklerinde çok şaşırdım. Saddam’ın bu işi yaptığını hayal edemiyordum. Bir Arap ülkesi, başka bir egemen Arap devletine saldırıyor ve onu işgal ediyor. Akıl almaz bir durum” şeklinde konuştu.
BAE Emiri Şeyh Zayed’in o vakitlerde Mısır’da olduğunu ve Mısır Cumhurbaşkanının uçağı ile Abu Dabi’ye döndüğünü ifade eden Mübarek, çünkü Saddam’ın Şeyh Zayed’in uçağına saldırmaya çalışacağı korkusunun hâkim olduğunu vurguladı.
Eski Mısır Cumhurbaşkanı, Kuveyt’i kurtarma savaşı konusunda da Mısır kuvvetlerinin Kuveyt’i özgürleştirme sürecine katılımı nedeniyle ABD ile askeri ve siyasi bir koordinasyonlarının olduğunu belirtti. Mübarek, bu nedenle eski Başkan George H. W. Bush’un, saldırının yaklaşık tarihini söylediğine de dikkati çekti.
“İsrail’in sürekli olarak Batı Şeria ve Gazze’yi bölmeye çalıştı”
Mübarek ayrıca, Hamas hareketinin Gazze Şeridi’nde yönetime gelmesinden sonra eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat döneminden 2007 yılındaki Filistin bölünmesine kadar Filistin meselesinin “kaçırılmış fırsatlar meselesi” olduğunu vurguladı. Hüsnü Mübarek, İsrail’in sürekli olarak Filistin Devleti’nin kurulmasını önlemek için Batı Şeria ve Gazze’yi bölmeye çalıştığını kaydetti.
“Birçok defa İsrail’e, Kudüs’ten vazgeçecek herhangi bir Arap liderin olmadığını söyledim” diyen eski Mısır Cumhurbaşkanı, Filistin operasyonlarının “Filistin yönetimine karşı gruplara” veya İsrail’deki iç sorunlara bağlı olarak barış sürecini defalarca kesintiye uğrattığını ifade etti.
2002 yılında Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Arap girişimi olarak cesur bir inisiyatif ortaya koyduğunu ifade eden Mübarek, girişimin 2002 yılındaki Beyrut zirvesinde kabul edildiğini belirtti. İktidardaki dengesizlik nedeniyle bölgede herhangi bir çözümün olmayacağı uyarısında bulunan Mübarek, “Bu, geçici bir çözüm olacaktır ve her an patlayabilir” dedi.
Netanyahu iki devletli çözüme istemiyor
Mübarek, “ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması, Golan’ın İsrail toprağı olarak tanınması ve işgal altındaki topraklarda yerleşimlerini genişletmeyi sürdürmesi gibi kabul edilmeyen girişimler var” diyerek, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu iyi tanıdığını ve iki devletli bir çözüme ulaşmak istemediğinden emin olduğunu vurguladı. Mübarek, “Ben iyimser bir insanım ama bu konudaki manzara iyimser değil. Ancak Arap dünyası, bu konuda ilan edilebilecek olan duruma hazır olmalıdır” şeklinde konuştu
“ABD Başkanı, Netanyahu’yu kişisel olarak tanımıyor”
ABD Başkanının görüşüne de değinen Mübarek, “ABD Başkanı, Netanyahu’yu kişisel olarak tanımıyor. Mevcut ABD yönetimi, uluslararası düzeyde olduğu gibi ABD içinde de sıra dışı bir yönetim. ABD halkı, temelde onu seçti, ancak ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma, Golan’ı İsrail toprağı olarak tanınma ve işgal altındaki topraklarda İsrail yerleşimlerini genişletmeyi sürdürme kararının, bölgedeki barış ihtimalini büyük ölçüde azalttığına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Sedat, Mervan’ın Londra’daki tüm görüşmelerini biliyordu
Mübarek, Eşref Mervan’ın Mısır siyasetindeki rolüne ve Ekim 1973 savaşının bilinen gerçeğine de değinirken, “Sedat bana, İsraillilerle görüşüp yanlış bilgilendirmede bulunması için Eşref Mervan’ı Londra’ya gönderdiğini söyledi. O halde Sedat, Mervan’ın Londra’da onlarla gerçekleştirdiği tüm toplantılardan yakinen haberdardı. Aynı zamanda Sedat’tan da sorumluydu. Bu Cumhurbaşkanı Sedat’tan şahsen duyduğum tarihe bir tanıklıktı” dedi. Hüsnü Mübarek, Eşref Mervan’a hakkındaki “Mullak” adlı kitabın, İskenderiye’deki Mısır -Suriye toplantısında savaş tarihinin 6 Ağustos 1973 olarak belirlenmesine rağmen, Mervan’ın İsraillilere 1973 savaşı tarihini bildirdiğine dair mantıksız bilgiler içerdiğini vurguladı.