Sudan muhalefetinde ve orduda bölünme belirtileri

Tarafların, Egemen Konseyi oluşturmak üzere müzakere masasına dönme ve 28- 29 Mayıs salı ve çarşamba günleri siyasi grev yapılması konusunda uzlaşı sağlamamasıyla birlikte, Sudan Askeri Geçiş Konseyi ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) arasındaki ilişki, geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaştı.

Söz konusu grev çağrısı, muhalefeti ikiye bölerken, Sadık el-Mehdi’nin liderlik ettiği Milli Ümmet Partisi de çağrıyı reddetti. Müzakereler, tarafları kendi konumlarda katılaştırmak, sivillerin ve ordunun Egemenlik Konseyi’nde temsil edilmesi ve konsey başkanının seçilmesi konusunda taviz vermemek için 7 gündür durmuş halde. Güven krizinin de tarafların uzlaşı yönünde hareket etmelerini ve aralarındaki boşluğu doldurarak yeni pozisyonlar ortaya koymasını engelliyor gibi görünüyor.

Dış faaliyet

Sudan Askeri Geçiş Konseyi yaptığı açıklamada, konsey genel başkanı Abdul Fettah el-Burhan’ın 1 günlük resmi ziyaret amacıyla pazar günü Mısır’ın başkenti Kahire’den ayrılarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gittiği bildirildi. Ziyaretin ayrıntılarına dair bilgi verilmedi. Burhan, eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir’in görevden ayrılmasının ardından göreve geldiğinden bu yana gerçekleştiği ilk resmi yurt dışı ziyareti kapsamında 25 Mayıs’ta Kahire’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdul Fettah el-Sisi ile görüşmede bulundu. Kendisi, Sisi tarafından Kahire’nin doğusundaki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul edildi. Aynı şekilde Askeri Geçiş Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan da Suudi Arabistan’a ziyarette bulunarak, Veliaht Prens Muhammed bin Selam ile bir araya geldi.

Ordu ve muhalefetin seçenekleri

Sudan’ı çevreleyen güvenlik ve askeri koşulların, bazı komşu ülkelerdeki karışıklıkların yanı sıra Askeri Konsey, Ekim 1964 ve Nisan 1985 devrimlerine dayalı olarak Egemenlik Konseyi başkanlığına bağlı askeri kuruluşun baskısı altında. Diğer taraftan ÖDBG de Egemenlik Konseyi başkanı pozisyonunda yeni bir askeri sahne istemeyen, ordu genel komutanlığı önündeki protesto gösterilerinin baskısı ile karşı karşıya. ÖDBG, “kırmızı çizgi” olduğunu belirterek bu baskıya katkı sağladı. Eylemcileri, yeni bir pozisyona ikna etmek ise zor. Tüm tarafların kendi pozisyonlarına bağlı kalması halinde Askeri Konsey önünde 3 seçenek olacak. Bunlar ise; 6 ay içerisinde seçim düzenlemek, iki yıl boyunca bir teknokrat hükümeti oluşturmak için gösteriler ve halk hareketliliği aracılığıyla Sudan halkından yetki talep etmek veya ÖDBG’nin bazı bileşenlerini sağlamlaştırmak, geçiş dönemini düzenlemeleri konusunda bir anlaşmaya varmak. Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin önünde isyanın iki ucu keskin bir bıçak olmasına rağmen, tırmanış, siyasi grev ve sivil itaatsizliğe başvuran bir seçenek bulunuyor. ÖDBG’nin derin devletten bahsederken, başarısızlık da büyük bir siyasi kayba yol açacak. Eğer bir derin devlet varsa da her türlü itaatsizlik boşa çıkartılacak ve en iyi ihtimalle de kısmi bir başarı sağlanacak.

Kötü senaryolar

Tarafların tüm seçenekleri, muhalefet liderlerine ve askeri sembollere göre kötü. Onlara göre seçenekler, siyasi sahneyi daha da karıştıracak ve ülke için yıkıcı senaryolara kapı açacak. Bu çerçevede ülke 50 gündür bir hükümet olmadan yaşadığı ve vatandaşlar üzerindeki endişe halinin devam ettiği için Askeri Konsey ve ÖDBG üzerindeki en büyük baskı, kaos ve boşluk halinin devamlılığı olmalı. Bu bağlamda Askeri Konsey, taviz verdiğini düşünürken, ÖDBG de başkalarının ayaklanmaya katılmasına rağmen, halk hareketinin tek temsilcisi niteliğinde. ÖDBG ayrıca, Askeri Konsey’de ayaklanmanın bir ortağı olarak tanınırken, taleplerin yüzde 90’ını da gerçekleştirmeyi başardı.

Egemenlik Konseyi ise yetkileri belirlenmesinin ardından sembolik ve şerefli bir otorite haline geldi. Askeri uzman olan Osman Salim, muhalefete taviz verme, Egemenlik Konseyi’nin başkanlığını kabul etme çağrısı yaparken, ortakların her zaman karşılıklı tavizler vermesi gerektiğini ve diyaloğun da ülkeyi tehlikelerden korumanın en kısa yolu olduğunu vurguladı. Aynı şekilde Askeri Geçiş Konseyi’nin, güç paylaşımını kabul eden bazı muhalif gruplarını kapsayarak, Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin ötesine geçen “teknokratlardan” bir geçiş hükümeti oluşturmak amacıyla ileri düzenlemeleri araştırdığı belirtildi.

Milli Ümmet Partisi müttefiklerini şaşırtıyor

ÖDBG’nin müttefiki olan Sadık el-Mehdi liderliğindeki Ümmet Partisi, ÖDBG tarafından ilan edilen genel grev kararını reddettiğini açıkladı. Yetkililer, gelecek salı günü iki gün boyunca kapsamlı siyasi grev ve perşembe günü de kapsamlı bir siyasi itaatsizlik başlatma çağrısı yapmıştı. Milli Ümmet Partisi, ÖDBG’nin en büyük bileşeni olan Nida Sudan Güçleri ittifakına liderlik ediyor. Ümmet Partisi Yüksek Koordinasyon Konsey, yayınladığı bir bildiride “Bazı muhalif partiler tarafından ilan edilen genel grev reddedilmiştir” açıklamasında bulundu.

Bildiride grev silahının tarafların kabul ettiği koşullarda olabileceği, buna da Özgürlük ve Değişim’in liderlik konseyinin karar vermesi gerektiği belirtildi. Yapılan yoğun toplantılara rağmen, bu konseyin bileşimi henüz kararlaştırılmadı. Ümmet Partisi ayrıca, liderlik konseyinin 27 Mayıs pazartesi günü Özgürlük ve Değişim bileşenleri için toplantı kararı alması bekleniyordu.

Çelişkili pozisyonlar

Öte yandan Sudan Baas Partisi sözcüsü ve ÖDBG üyesi Muhammed Vadaa, tırmanışın bir tür baskı kartı ve etkiye sahip olduğunu belirtti. Fakat nihayetinde isyan ve başka bir durumun olması halinde müzakerenin de olacağını ifade etti. Bu şartlarda, en iyi yolun insanların müzakereye gitmesi olduğuna dikkati çeken Vadaa, muhalefetin taleplerinin de yüzde 95’inin kabul edildiğini vurguladı. Muhammed Vadaa, eylem alanındaki baskının, bu aşama için yeterli olduğunu belirtti. Ancak Ömer el-Dakir başkanlığındaki Sudan Kongresi Partisi, Askeri Konsey’in Sudanlıların taleplerinin gerçekleştirilmesi karşısında müzakere konusundaki inatçılığı ile tökezleyen bir taş olarak durduğunu ifade etti. Dakir, siyasi grevin de devrim amaçlarının gerçekleşmesini tamamlamak için yeni bir mücadele döngüsü olduğunu belirtti. Sudan Kongresi, ülkenin halk iradesinin kazandığı devrim tarihinin en önemli aşamasına girdiğine dikkati çekti.

Asi liderlerin dönüşü

Sudan Halk Kurtuluş Hareketi- Kuzey Örgütü (SPLM-N) Genel Sekreteri Yasir Arman, sürgünde kaldığı 8 yılın ardından Hartum’a geri döndü. Arman, Hartum Havalimanına ulaşmasının ardından yaptığı basın açıklamasında, “Sudan halkının çukuruna katılmak, adil ve kapsamlı bir arayış içinde olmak, ayrımcılığa uğramadan vatandaşlığa dayalı yeni bir sistem ve demokratik bir devlet inşa etmek” için geldiğini söyledi. Özgürlük ve Değişim Güçleri’nin ayrılmaz bir parçası olarak nitelendirilen SPLM-N, temkin devleti liderliği dışında yeni bir sistem inşa etmek isteyen İslami akım da dahil, herkese beyaz ellerini uzattığını ifade etti. Bu çerçevede Yasir Arman, ülkeyi savaştan barışa, totaliterlikten demokrasiye götüren demokratik bir sivil hükümet için açık bir ortaklık çağrısı yaptı.

Gözlemciler ise, bu dönüşü, hareket ve Askeri Geçiş Konseyi arasındaki temaslarla bağlantılı olduğunu ifade ederken, kaynaklar da bu temasların Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir döneminde idam cezasına çarptırılan Arman’ın geri dönüş yolunu açtığını vurguladı. SPLM, 2011 yılında bu yana Mavi Nil ve Güney Kordofan bölgelerinde hükümetle mücadele ediyor. Ancak son yıllarda Yasir Arman ve yardımcısı Abdul Azizi el-Helu liderliğinde iki gruba ayrıldı. Aynı şekilde Cibril İbrahim liderliğindeki Darfur’da isyancı bir grup olan Adalet ve Eşitlik Hareketi baş danışmanı Bişara Sülayman Nur da Hartum’a geri döndü. Nur, ülkeye dönüşünün ardından “Başkentler, ormanlar, dağlar ve vadiler arasında harcadığımız 17 yıllık bir sürgün süresinin ardından şu anda ülkeye ayak basmaktan mutluyum” açıklamasında bulundu.

Independent Arabia