Rakka’daki toplu mezarlar sürecin zorluğunu ortaya koyuyor

Rakka şehrinin çevresinde çam ağaçlarıyla çevrili bir tarım arazisinde çalışmalar yürüten Rakka Sivil Meclisi’ne bağlı İlk Müdahale Ekibi, Fahiha köyünde yaklaşık 3500 cesedin kalıntılarının bulunduğu yeni bir toplu mezar keşfetti. Cesetlerin, Ocak 2014 – Ekim 2017 tarihleri arasında, yaklaşık üç buçuk yıl bölgeyi kontrolü altında tutan DEAŞ terör örgütünün ardında bıraktığı mirasa tanıklık ettiğini düşünülüyor.

Mezarın bulunduğu sahada koyu mavi üniformaları içinde kazı çalışmalarını yürüten ekip, mezardan yayılan kötü koku ve her tarafa dağılmış olan böceklerden dolayı ağızlarını ve burunlarını tıbbi koruyucularla kapattı. Ekip, yüksek kuru dikenler ve buğday başaklarının ortasında üzeri beton bir blokla kapatılmış olan toplu mezarı kazdı. Mezarlardan yalnızca nemli gri bir bezle sarılmış iskeletler çıkarıldı. Cesetler çıkarıldıktan sonra beyaz ve mavi çantalara konuldu. Çalışanlardan biri çantalardan birinin üzerine şu notu düştü: Bilinmeyen bir adamın kalıntıları – Fahiha- 10/06/2019.

Ekip cesetlerden birinin üzerinde bir kart buldu. Kartın üzerinde Malezya’dan gelen bir savaşçı olduğunu gösteren ‘Malezya’dan Ebu Lokman’ yazılıydı. Fakat savaşçının gerçek kimliği bilinmiyor. Ayrıca kartın üstünde savaşçının bağlı bulunduğu taburun adı ve savaşçıya ait 11 haneyi aşan bir kod da vardı. Onun altında ise kartın üç ay geçerli olduğuna dair bir yazı yazılmıştı. Buradan savaşçının örgütün saflarında üç ayını tamamlayamadığı ve öldürüldüğü anlaşılıyor.

DEAŞ terör örgütünün Rakka’da mağlup edilmesinin üzerinden 1 yıl 10 ay geçmesine rağmen toplu mezarlardan ve şehir içinde meydana gelen şiddetli çatışmalar nedeniyle oluşan moloz ve beton yığınlarının altından cesetler çıkarılmaya devam ediliyor. Zira Rakka, terör örgütünün yenilmeden önceki kalelerinden biriydi.

KİM OLDUKLARI BİLİNMEYEN 3 BİN 560 KİŞİ

Arap ve Kürtlerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yürütülen ve ABD’nin öncülüğünde 79 Batı ve Arap ülkesinden oluşan Uluslararası Koalisyon tarafından desteklenen büyük bir kara saldırısının ardından Rakka şehrinin kurtarıldı. Söz konusu dönemden bu yana 900’den fazla cesedin çıkarıldığı Panorama Mezarlığı da dahil ülkenin kuzeyindeki Rakka’da 9 toplu mezar bulundu. Ekipler bu yılın başında çalışmalarını bitirmişti.

Fahiha Mezarlığı’ndaki çalışmalar 9 Ocak’ta başladı. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan İlk Müdahale Ekibi lideri Yasir el-Hamis  “Bu mezarlığa bu kadar çok sayıda cesedin gömülmüş olması şaşırttı. Yalnızca ilk kısımdan 750’den fazla ceset çıkardık. Teşhis edilen toplam 51 ceset yapılan incelemelerin ardından ailelerine teslim edildi” dedi.

Mezarlığın ikinci bölümü, Talai Kampı’nın arkasında yer alıyor. Ekip bu ayın 10’unda bölgede çalışmalarına başladı. Yasir el-Hamis, çıkarılan ceset sayısının 3500’ü bulacağını düşünüyor. Bölge yakınlarında yaşayan halkın ifadelerine göre çıkarılan cesetler örgüt tarafından açık alanda gerçekleştirilen toplu idamlarla öldürülenlere ait. Yasir el-Hamis, söz konusu cesetlerin çoğunluğunun örgüt unsurlarının yanı sıra gazeteciler, yardım çalışanları ve şehir meydanında idam edilen kimselere ait olduğunu belirtti.

İlk Müdahale Ekibi, 2018’in ocak ayından bu yana Rakka şehrinde ve çevresinde toplu mezar arama çalışmaları yapıyor. Ekipte kazı işçileri, bir avukat, iki adli tıp uzmanı, Dokümantasyon ve İstatistik Ofisi ve Basın Ofisi çalışanları bulunuyor. Şimdiye dek kazılan 9 toplu mezardan 4550 ceset çıkarıldı. Kimliği tespit edilen 900 ceset ailelerine teslim edildi. Bölgede 4 toplu mezar daha var. Ekip, bu yılın ikinci yarısından sonra çalışmalara başlayacak. Sahel, Maizila, Mansura ve Hamrat olmak üzere kalan 4 toplu mezarda idam edilenlerin cesetlerinin bulunması bekleniyor.

İlk Müdahale Ekibi, kısıtlı imkanlarına rağmen her bir cesedin kimliğini belirlemeye çalışıyor. Yasir el-Hamis, ekipteki adli tıp uzmanlarının cesetlerden 3’er örnek aldıklarını ve cesedin durumunun kaydedildiği bir belgeyle birlikte bu örneklerin tahsis edilen bir odada korunduğunu aktardı. Ayrıca öncülüğünü yaptığı ekibin cesetlere ilişkin ayrıntılı çizimler yaparak ailelerin onları tanımalarına ve defnetmelerine yardımcı olmaya çalıştıkları bilgisini verdi.

55 yaşındaki Fatıma, kocasının akıbetini öğrenmek amacıyla Rakka’daki Fahiha toplu mezarı önünde günlerce bekledi. Halepli Fatıma, kocasını aramak amacıyla bu yılın başından beri üçüncü kez Rakka kentine geldiğini aktardı. Yeni toplu mezarın açıldığını duyar duymaz kocasının cesedini bulmak ve akıbetini öğrenmek için tekrar şehre geldiğini söyleyen Fatıma, senelerdir kalbi kırık bir şekilde kocasına ne olduğunu öğrenmeye çalıştığını ifade etti.

Toplu mezarlardan iskelet kalıntılarının çıkarılması ve analiz edilmesi oldukça karmaşık ve zor bir süreç… Çalışmalar için bilgi toplama konusunda yüksek tecrübe, kazı faaliyetleri için yeterli kapasite, cesetlerin tanınmasına ilişkin uzmanlık, ölüm nedeninin belirlenmesi için ihtisas gerekiyor. Toplu mezarlara ilişkin dosyanın oldukça karmaşık olduğunu belirten Yasir el-Hamis, gerek şehir ahalisinden gerekse de diğer şehirlerden ailelerin çocuklarının akıbetini öğrenmek üzere ofise geldiklerini aktardı. Mezardan çıkarılanların bir kısmının moloz altına kalarak veya döşenen mayınlar dolayısıyla öldüklerini ifade eden el-Hamis, cesetlerin büyük çoğunluğunun ise örgüt unsurları tarafından öldürülen ve toplu mezarlara gömülen kimselerin oluşturduğunu kaydetti.

RAKKA’DAKİ YABANCI VATANDAŞLARIN CESETLERİ

Fırat Nehri’nin kuzey kıyısında yer alan Rakka şehri yaklaşık 27 bin kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. 2011 baharında hükümet karşıtı hareketlerin patlak vermesinin öncesinde şehirde,  Kürtlerin, Hristiyanların ve Türkmenlerin yanı sıra Sünni Arapların çoğunluğundan oluşan yaklaşık 300 bin kişi yaşıyordu. Terör örgütünün şehri ele geçirmesinden sonra nüfusun çoğu şehirden kaçtı. Örgüt, bölgenin kontrolünü elinde bulundurduğu sırada binlerce kişiyi tutuklayarak öldürdü. Rakka sakinleri, terör örgütü unsurlarını infazlar gerçekleştirmek ve infaz edilen kişileri toplu mezarlara gömmekle suçluyor. Yerel makamlar, kentin örgütün elinden geri alınması için gerçekleşen savaşlar sırasında binlerce insanın öldüğünü, binlercesinin de kaybolduğunu tahmin ediyor.

İlk Müdahale Ekibi’nden 60 yaşındaki Dr. Mahmud Hac Hasan, toplu mezarda çoğu zaman tanımlanamayan kişilere ait cesetlerin bulunduğu ve gerçek kimliklerine ilişkin herhangi bir işaret olmadığını belirtti. Dr. Mahmud’un kullandığı sistem, çıkarılan cesedin bir kadına mı yoksa bir erkeğe mi ait olduğunu, çocuk mu yoksa yetişkin mi olduğunu ya da cesedin bir sivile mi yoksa savaşçıya mı ait olduğunu gösteriyor. Cesede dair birtakım verilere dayanarak cesedin uyruğunu da belirleyebildiğini ifade eden Dr. Mahmud, yeni çıkarılan cesetlere üzüntüyle bakarak şunları söyledi:

“Şehrimde meydana gelen yıkımın hacminin bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Burada çok sayıda ceset var ve çoğunun kimliği meçhul.”

Dr. Mahmud, toplu mezarlardan çıkarılan ve kimliği belirlenemeyen çoğu cesedin Avrupa ülkelerinden gelenlere ait olduğuna işaret etti:

“Cesetlerin yanında patlayıcı kemer veya askeri botlar görüyorum. Ya da cesedin üzerinde savaş elbisesi oluyor. Bütün bunlar cesedin bir savaşçıya ait olduğunu gösteriyor.”

Modern tekniklerin eksikliğinden ve sayıları 4500’ü aşan cesetlerin çokluğundan dolayı kimliklerinin tespiti oldukça zor. Tıpkı 40 yaşındaki Akife gibi aile fertleri bazen kıyafetinden ya da vücudundaki herhangi bir işaretten tanıdığı cesedin kalıntılarını teslim alıyor. Suriye’nin başkenti Şam’dan gelen ve Rakka şehrine ulaşmak için 385 km yol kat eden Akife kocasının, oğlunun ve gelininin cesetlerini teşhis ediyor.

Akife, 2017 yazında, Rakka savaşının başladığı sırada, eşinin ve oğlunun sonuna kadar savaşmaya karar vermelerinin ve gelinlerini evde kalmaya zorlamalarının ardından şehirden kaçmış. Siyah çarşaf içinde ve 40 yaşlarında olmasına rağmen yüzünden yaşlılığın izleri okunan Akife, ailesinin cesetlerinin Fahiha Mezarlığı’ndan bulunduğunu belirtiyor:

“Eşimi ve oğlumu üzerlerindeki kıyafetlerden ve cesetlerindeki izlerden tanıdım. Gelinim kaldığı evde ölmüş ve cesedi kurtarma ekipleri tarafından moloz yığınlarının altından çıkarılmıştı. Onları buradaki mezarlığa gömdüm. Çünkü onları Şam’a götürecek, mezar satın alacak ve yeniden defnedecek kadar yeterli param yok. Onları buraya gömdüm ve şimdi az da olsa kendimi rahat hissediyorum. En azından akıbetlerini öğrenmiş oldum.”

Ekibe, olası ölüm nedenleri, yaralanmaları, cesetlerin cinsiyeti, yaşı, saçının rengi, boyu, elbisesi ve tahmini yaşı gibi detayları kaydeden ve görevi oldukça dikkat isteyen bir de avukat eşlik ediyor. Veriler, modern cihazlar kullanılmaksızın elde edilen veriler doğrultusunda çıplak gözle yapılan değerlendirmenin ardından kaydediliyor. Avukatlık görevini, Rakka doğumlu olan ve savaşlar sırasında çok sayıda akrabasını kaybetmiş olan 45 yaşındaki Muhammed yürütüyor. Daha önce bir hukuk ofisinde barışçıl protestocuları savunmak için gönüllü olarak çalışan Muhammed, şu an ekipte hukuk danışmanı olarak görev yapıyor. Görevinin zorluğunu gizlemeyen Muhammed şunları söylüyor:

“Cesetlerin çıkarılması ve belgelenmesi işiyle ilgileniyorum. Daha sonra bu verileri Dokümantasyon ve İstatistik Ofisi’ne gönderiyorum. Ardından da kefenlenen cesetler İslami usullerle yakınlarda bulunan bir mezarlığa gömülüyor.”

Avukat Muhammed mezarlıkta bulunduğu sırada çıkarılan cesetlerin sayısını, çıkarılma tarihini ve cesetlerle birlikte bulunanların hepsini kayıt altına alıyor. Kendisiyle konuştuğumuz sırada ekip, toprak altında bulunduğu için nemlenmiş olan gri bir battaniyeye sarılı bir ceset çıkardı. Avukat Muhammed, adli tıp uzmanı tarafından söylenenleri ve cesetle birlikte bulunanları dikkatle kaydettiğini belirtti.

Şarkul Avsat