Lübnan evlat edinme ticaretini tartışıyor

Bir kız çocuğu iken Hollanda’ya evlatlık verilen Cristina Viser, biyolojik ailesini ve gerçek hikâyesini aramak için Lübnan’a gitti.

Hollanda asıllı David Yan Pan ve ABD’li Daniel Drennan ElAwar, çok geç de olsa, kökenlerini ve ailelerini bulmayı başardılar. Mai Daouk ise kızından vazgeçmeye zorlanan bir anneydi. İki sene önce kızıyla buluşana kadarki hayatı süresince iç çatışmada yaşadı.

Daouk, arayış adımını ancak 19 yaşında attığını vurgulayarak, toplumsal algıların değişeceğini ve hiçbir annenin onun deneyimini yaşamaya zorlanmamasını ümit etti.

Bu vakıalar, çocukları aileleri dışına çıkarılan ve ticareti yapılacak bir meta haline dönüştürülen, savaş trajedisine maruz kalan ve halen kalmaya devam eden insan hikayelerinin örnekleri.

LÜBNAN SAVAŞI SIRASINDA 3 BİN 471 KURBAN

Organ ve uyuşturucu kaçakçılığına paralel olarak çocukları yasa dışı evlat edinme ve insan ticareti, savaşlarda aktif olan bir durum.

Lübnan savaşı, son yıllarda çocukların acılarını ortaya koyan yüzlerce olaya tanık oldu. 2015’ten beri bu konuda çalışmakta olan Bedail Derneği Genel Başkanı Zeyna Alluş’un anlatımına göre çocukların evlat edindirildiği ağ, doktorlar, muhtarlar ve din adamları aracılığıyla işletiliyor.

BM rakamları ayda yaklaşık 10 bin çocuğun alternatif bakım sisteminin kurbanı olduğunu gösterirken, Bedail Derneği’nin belgelediği, Lübnan savaşı sırasında ortaya çıkan en çok kurban sayısı 3 bin 471.

EVLAT EDİNME TARTIŞMASI

Derneğin Beyrut’ta düzenlediği  “Lübnan Yoluyla Uluslararası Evlat Edinme: Unutulmuş Bir Savaş Biyografisi” başlıklı bir konferansta Alluş, bazı evlat edinen kişilerin sahip olduğu çocukların resimlerini göstererek, Suriye’nin bu vakıalar için kilit bir geçiş noktası olduğunu vurguladı.

Yaklaşık 3 bin 500 dava arasında, Bedail Derneği’nin Fransa’dan Hollanda’ya, Danimarka’dan ABD’ye kadar 73 Lübnanlı çocuk evlat edinilmiş.

Lübnanlı çocukların kabulü bu ülkelerle sınırlı değil, aynı zamanda Kanada, Kıbrıs, Filistin, Tunus, Yemen, Cezayir, Irak’lı pek çok aile de evlat edinme sırasında.

Alluş, birçoğu bugün hala faaliyette olan ağların, avukatlar, doktorlar ve muhtarları içerdiğini ve bu amaçla web sitelerinde açık reklamlar bulunduğunu ve bir doğum belgesinin sahte hale getirilmesinin 100 dolardan fazlaya mal olmadığını vurguluyor.

Dernek yetkilileri, bu bilgilerin ve insanların kimliğinin açıklanmasının mümkün olmadığını söylerken, evlat edinenlerin maslahatına uygun olmayacağını da belirtiyor.

Alluş, “Onlara hala ihtiyaç duyduğumuz için, bu konuda tam bir rapor hazırlayana kadar, biyolojik aileleri aramada evlat edinen ailelerden bilgi ve belgeler elde etmeye çalışıyoruz” diyor.

Alluş, evlat edindirme kuruluşlarının kapatılmasının yasal evlat edinme ile ticari evlat edinmeyi birbirinden ayrıştıracağını ve çocuk istismarının önüne geçeceğini vurguluyor.

Dernek, yetim ya da öksüz olmayan çocukların ticari amaçlarla evlat edindirmenin çocuklar üzerinde travmatik etkileri olduğuna vurgu yapıyor.

Bedail Biyolojik Aile Arama Programı Direktörü Sophie Dick, derneğin karşılaştığı çeşitli engellere işaret ediyor: “İnsanların sahip oldukları belgeler genellikle sahtedir. Örneğin; çoğu zaman doğum yeri, bakım evi tarafından kaydedilmiş olur. Ancak doğum başka mekanda olduğunda, kişiler aileleri veya evlat ediniliş şekilleri hakkında gerçeklikten oldukça farklı bir hikaye elde ettiklerinde gerçeklere ulaşmak oldukça zordur.”

Christina Visser’in durumu belgelerin doğru olmadığına bir örnek. Doğumunun, bir çok evlat edinme belgesinde adı geçen Beyrut’taki bir hastanede gerçekleştiği kaydedildi. Ancak gerçekte doğum yeri Trablus’tu. Christina “Evlat edinme sürecini organize eden kadın, babama biyolojik annemin evli olmadığını söyledi ve benden vazgeçmeye zorladı.” ifadelerini kullanıyor.

Şarkul Avsat