Suudi Arabistan ‘gayrimüslimlerin’ Medine’ye girişini neden yasaklıyor?

Suudi Arabistan yönetiminin çoğunluğunu gayrimüslimlerin oluşturduğu 49 ülkenin vatandaşlarına yönelik Suudi Arabistan’ı ziyaret etmeleri çağrısı, İslam medeniyeti araştırmacılarını, şu anda uygulanmakta olan gayrimüslimlerin Medine’ye giriş yasağının bu vesileyle gözden geçirilmesinin zamanının gelip gelmediğinin tartışılması için harekete geçirdi.

Hz. Muhammed, ashabı ve ailesinin defnedildiği bu kutsal şehrin girişindeki tabelalar, yolun bundan sonrasının yalnızca Müslümanlar için olduğunu ve gayrimüslimlerin yönelmesi gereken başka bir karayolu bulunduğunu size hatırlatacaktır.

‘Bi’l-Havacat’ (gayrimüslimler için) olarak adlandırılan yol, haram (yasak) bölge sınırlarının yani eski ve yeni araştırmacılar ve tarihçiler tarafından ölçülen sınırların dışına götürür. Bu mesafe, Mescid-i Nebevi’den 3 kilometreyi aşkın bir uzaklığa işaret eder.

Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı bir süre önce Medine’deki (Harem-i Şerif sınırları dışındaki) Prens Muhammed bin Abdulaziz Havalimanı dahil olmak üzere yeni ziyaretçilere artık vize verileceğini duyurdu. Bu adımı ‘dini hoşgörüyle ters düşen’ bir yasağın kaldırılması olarak niteleyen, Iraklı araştırmacı Reşid Hayun karardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Londra’da ikamet eden Hayun, söz konusu adımı attıkları için Suudi yetkililere teşekkür etti.

Hayun Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Onlarca yıldır devam eden uygulamanın kaldırılması ve Medine’deki havaalanına gayrimüslimlerin de gidebilmesine izin verilmesi, Suudi Arabistan’ın dini hoşgörü ve dünyaya açılım çağrısıyla da uyumlu” ifadelerini kullandı.

Suudi araştırmacı Yusuf es-Samaan ise İslam hukukçularının gayrimüslimlerin Medine’ye girmeleri, burada ticaret yapmaları ve ev sahibi olmasını caiz (uygun) gördüğünü belirterek kararı destekledi.

HENÜZ YASAK POLİTİKASINDA BİR DEĞİŞİKLİK YOK

Ancak Suudi Arabistan Turizm ve Ulusal Miras Genel Otoritesi’nden yetkili bir kaynak Independent Arabia’ya telefonla yaptığı açıklamada, 49 ülkenin vatandaşlarına yönelik vize uygulaması kararının söz konusu yasağın sona erdiği veya Müslüman olmayanların haram bölgelere girişlerinin serbest bırakılacağı anlamına gelmediğini söyledi.

Kaynak, kastedilen bölgenin Hz. Muhammed’in medfun olduğu bölgeyi değil, Ula ve diğer şehirler olduğunu söyledi.

Yetkili kaynak, Turizm ve Ulusal Miras Genel Otoritesi’nin başlattığı yeni vize uygulamasına ilişkin yayınlanan sık sorulan sorular kılavuzunda, Müslüman olmayanların Mekke ve Medine’ye (Harem bölgelerine) girmelerine izin verilmediğini kaydetti.

Öte yandan Suudi Arabistan’ın “muhalif” olarak nitelendirdiği bazı çevreler, ülkede uygulanan reformları, yeniden yapılanma atılımlarını kültürel ve sanatsal faaliyetleri, İslami değerlere aykırı göstermeye çalışıyorlar.

Suudi yazarlar, Müslüman Kardeşler (İhvan) ve Uyanış (Sahve) gruplarının taraftarlarını, bu propagandanın arkasında olmakla ve Katar merkezli ‘Al Jazeera’yı da bu propagandaları yaymak için kullanmakla suçluyorlar.

FAKİHLER ‘YASAK’ DEMEDİ

Suudi Vaiz Şeyh Salih el-Meğamisi, şu anda gayrimüslimlerin Medine’ye girişlerinin engellenmesi Hz. Muhammed’in medfun olduğu yerin mahremiyetini korumak açısından iyi bir idari kural olduğunu, ancak bununla birlikte Medine’nin kuruluşu veya içinden geçen herhangi bir döneme işaret eden bir İslam hukuku kuralı olmadığını belirtti.

Meğamisi, “Bildiğim kadarıyla kimse gayrimüslimlerin Medine’ye giremeyeceğini söylemedi. Çünkü engellemeye yönelik bir delil yok” şeklinde konuştu. Bu konuda Hz. Peygamberin hayatından alıntılara atıfta bulunan Meğamisi, ayrıca Hz. Ömer’in bir gayrimüslim tarafından Mescid-i Nebevi’de öldürülmesine dikkati çekti.

Meğamisi, daha önce gayrimüslimlerin tıpkı Mekke gibi Medine’ye de girmelerinin engellenmesinin gerektiğini düşünen bazı çevrelerden sert eleştiriler almıştı.

YASAĞIN SEBEBİ OSMANLILAR MI?

Ancak Medine İslam Üniversitesi Tarih Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Muhammed Avaci şuan geçerli olan mevcut yasağın tarihine ilişkin yaptığı bağımsız araştırmasında yasağın fıkıh (İslam hukuku) açısından ‘yanlış olduğu ve kaldırılmasının daha iyi olacağı’ sonucuna vardı.

Dr. Avaci konuya ilişkin şunları söyledi;

“Yasağın kökenini ararken Osmanlı döneminde bazı oryantalist gezginlerin, Mekke ya da Medine’ye girmek istediklerinde Müslüman olmadığı için izin almaları gerektiğini, izin verilmediğinde ise isimlerini Müslüman adıyla değiştirmek zorunda kaldıklarını gördük.”

MEKKE VE MEDİNE’NİN BİRBİRİNE KARIŞTIRILMASI

Adının açıklanmasını istemeyen Suudi bir İslam hukukçusu ise yaptığı değerlendirmede, “Bu konudaki tartışmanın İslam hukukuyla ilgili bir yönü yok. Meselenin Medine’ye yönelik aşırı duyarlılıktan kaynaklandığı açıktır. Gayrimüslimlerin ülkeyi ziyaret etmeleri için yapılan çağrı meseleyi tartışmaya açmış olabilir. Ancak Suudi fakihler arasında bu konuda bir görüş birliği bulunmuyor. Bir kısmı yasağın doğru olduğunu söylerken bir kısmı tam tersini söylüyor” diye konuştu.

Eski Suudi Arabistan Müftüsü Şeyh Abdulaziz bin Baz verdiği bir fetvada, “Bir gayrimüslimin örneğin, su içmesi, vaazları dinlemesi vb. gibi meşru bir amaç için mescide girmesine izin verilmesinde herhangi yanlış yoktur. Çünkü Hz. Peygamber, gayrimüslimlerden oluşan grupları ibadet edenleri izlemeleri, Kur’an-ı Kerim’i dinlemeleri, vaazları duymaları ve dine davet edilmeleri için mescitte ağırlardı” dedi.

“YASAK MEKKE İÇİN GEÇERLİ MEDİNE İÇİN DEĞİL”

Öte yandan bir diğer eski Suudi müftü Muhammed bin el-Useymin Mekke ve Medine arasındaki farklılıklara dikkat çekerek, verdiği bir fetvada şunları vurguladı;

“Gayrimüslim ve müşriklerin Mescid-i Haram’a girmeleri yasaktır. Ancak bu durum Medine için geçerli değildir. Peygamber efendimiz vefat ettiğinde zırhı borç karşılığında rehin verdiği aynı şehirdeki bir Yahudi’deydi.”

Kıdemli Alimler Konseyi üyesi Şeyh Salih Fevzan el-Fevzan gayrimüslimlerin Medine’ye girmelerinin hükmüne ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, “Girmelerinde yanlış bir şey yok, ancak Mekke’ye giremezler” ifadelerini kullandı.

İslam düşüncesi araştırmacıları, Medine’nin Ortaçağ’dan bu yana birlikte yaşama modeli olduğunu ve Platon’un düşündüğü ‘ütopya’ modeline daha yakın yapıda bulunduğunu düşünüyorlar.

Dünya İslam Birliği (Rabıta) geçtiğimiz Ramazan ayında, Mescid-i Haram yakınlarında düzenlenen ‘İtidal ve Orta Yol’ konulu uluslararası konferansında 14 asır önce Hz. Peygamber’in (sav) İslam Devleti’nin çeşitliliğini korumak ve toplumun çeşitli taraflarının bir arada yaşamasını sağlamak için barışa yönelik düzenlediği ‘Medine Vesikası’ndan esinlenilerek, tarihi ‘Mekke bildirisi’ kabul edildi. Bildiri, bir yandan İslam ülkelerindeki dinler, kültürler, ırklar ve tarikatların takipçileri arasında ‘bir arada yaşama’ olgusunun oluşturulması, diğer yandan toplumların tüm bileşenleri arasında barışı ve uyumu sağlamanın tarihi bir tüzüğü olarak değerlendirildi.

‘ALEMLERE RAHMET’ MESAJININ ANLAMI

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Medineli araştırmacılardan biri Medine’nin manevi ve İslami bir güç olmasına rağmen kapılarını tıpkı Hz. Peygamber döneminde olduğu gibi sadece Müslümanlara değil, gayrimüslimlere de açmasının Hz. Muhammed’in ‘alemlere rahmet olarak gönderildiği’ mesajının evrenselliğini de yansıtacağını belirtti.

Suudi Arabistan merkezli Rabıta içerisinde, “Müslüman olmayanların Mekke’de olduğu gibi Medine’ye de girmelerinin yasak olması gerektiğini” savunanlar, Hz. Peygamber’in tıpkı Hz. İbrahim’in gayrimüslimlerin Mekke’ye girişlerini yasaklayarak mahremiyeti sağlamasından dolayı gayrimüslimlerin Medine’ye girişine ilişkin bu eğilimi güçlü bir şekilde desteklediğine işaret ediyorlar. Aynı zamanda bu eğilimin destekçileri, Mekke ve Medine’nin Müslümanlar nazarında özel bir statüye sahip olmaları gibi birçok ortak özelliği bulunduğuna dikkat çekiyorlar.

Mescid-i Nebevi’nin himayesinin 1925 yılında Osmanlılardan Suudi makamlara geçmesinden bu yana ilk İslam devletinin kuruluşuna şahitlik eden Mescid’in yapısı aynen korunurken Endülüs mimarisiyle genişletme çalışmaları yapıldı.

HARAM SINIRLARI DIŞINDA KALAN ZENGİNLİKLER

Gayrimüslimlerin Mescid-i Nebevi ve yakınlarındaki Uhud ve Hendek savaşları, Sakife-i Beni Saide olayı ve diğer bazı tarihi vakaların yaşandığı yerlere girmelerine izin verilmese de, İslam tarihi ile ilgilenen turistlerin Bedir ve Hayber savaşlarının yaşandığı haram bölgenin dışında kalan bölgeleri ziyaret etmelerine izin veriliyor. Özellikle Hayber, Hz. Ömer (ra) tarafından tahliye edilmeleri öncesinde Yahudilerin yaşadığı bir bölge olduğu için, Yahudilerin özel ilgi gösterdiği bir yer.

Şarkul Avsat