Leonardo DiCaprio Şarku’l Avsat’a konuştu

ABD’li ünlü aktör Leonardo DiCaprio ile en son 2015 yılında Diriliş (The Revenant) filminin ardından görüşmüştük. O zamandan beri köprüden çok sular aktı.

Leonardo DiCaprio, son dört yıl içinde oyuncu ve yapımcı olarak 13 farklı projede başarılar elde etti. Projelerden en sonuncusu ise Quentin Tarantino’nun yönetmenliğinde Brad Pitt ile oynadığı Bir Zamanlar Hollywood’da (Once Upon a Time … in Hollywood) filmiydi. Film, en son düzenlenen Cannes Film Festivali’nde çok başarılı bir şekilde gösterildi.

Filmde Leonardo DiCaprio, yıldızı sönmeye başlayan bir dizi aktörü Rick Dalton’u canlandırıyor. Kariyerinin bir daha eskisi gibi olmayacağının farkında olan Rick, film sektörüne geçiş yapmak istiyor. Fakat bunun için dizilerde oynadığı kötü rollerden vazgeçmesi gerekiyor. DiCaprio, Rick’in kendisini temsil etmediğini yine de onu anlayabildiğini söylüyor. Çünkü bu durum birçok dizi aktörünün başına gelebiliyor.

Filmde aynı zamanda Brad Pitt’i de görme fırsatımız oluyor. Pitt, filmde Rick’in tehlikeli ve zor sahnelerinin çekiminde oynayan dublörü Cliff Booth’u oynuyor. Böylece film daha eğlenceli hale geliyor.

Leonardo DiCaprio’nun Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı;

-Bir Zamanlar Hollywood’da filminde uzun yıllardır sahip olduğu şöhretiyle vedalaşıp küçük ve ikinci rollerde oynamayı kabul eden bir aktörü canlandırıyorsunuz. Böyle bir durumun sizin başınıza da geleceğinden korkuyor musunuz?

Her ne kadar kariyerim başından beri Rick karakterininkinden farklı ilerlese de hiçbir şey Rick’in benimle doğrudan bağının olduğunu düşünmemi engelleyemez. Rick, sektörde her zaman bulunan bir kişilik. Sektörü etkileyen toplumsal kültür ve gelişmelerin bir zaman sonra onu aştığını ve onun için bir tehdit oluşturduğunu keşfediyor. Bu nedenle, bu kişilik ile yollarımız farklı bile olsa ikimizin de yaşadığı endişeleri anlayabiliyorum.

– Rol için hazırlanırken aklınızda başka bir aktörün kişiliği var mıydı?

Filmin yönetmeni Quentin Tarantino kusursuz biri. B filmleri (düşük bütçeli ve kısa metrajlı filmler) hakkında her şeyi biliyor. Ben ise aksine bu tür filmleri takip etmiyor ve haklarında hiçbir şey bilmiyorum. Ama onun bildikleri sayesinde neden bahsettiğini, vizyonunu ve bu filmlerin onun üzerindeki etkisini araştırıp öğrenebiliyorum. Rick’in geçtiği yoldan geçen birçok iyi aktörün olduğunu fark ettim. Ty Hardin, Edd Byrnes ve William Shatner bunlardan bazıları. Benim ilham kaynağım olan Ralph Meeker da bu kişiler arasında. Aslında Meeker’ı önceden tanımıyordum ancak bu filmde oynamadan önce onun filmlerini izledim ve inanılmaz bir performans sergilediğini fark ettim. Quentin de onu sinemanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olarak görüyor.

-Yaptığınız şeyden neden memnun olmadığınızı kendinize sorduğunuz bir dönem ya da bir an oldu mu?

Tanıdığım her aktörün bu adımlardan geçtiğini düşünüyorum. Fakat çoğumuz bunu nasıl hızlıca atlatacağımızı biliyoruz. Ona kâr ettireceğini düşündüğü bir filmin ona zarar ettirdiği birini tanıyorum. Fakat bu kişi pes etmedi ve başka bir film üzerine çalışmaya başlayarak durumunu toparladı. Bu durum başkalarına da oluyor. Özellikle de çaba ve vakit harcanan bir film ekranlarda iyi sonuç vermiyor veya halk tarafından kabul görmüyorsa.

-Birkaç ay önce Cannes Film Festivali’nde otururken Brad Pitt sizden büyük bir hayranlıkla bahsetmişti. İkinizin birlikte olmasının hem sanatsal bir bütünlük ve aynı zamanda dostluk oluşturduğunu belirtmişti. Bu sefer birlikte çalışırken Pitt’i nasıl buldun?

Pitt’in söylediği çok doğru. Pitt ile film, şehir ve filmdeki olayların gerçekleştiği dönem (1969) anlayışımız tutuyor. İkimizin de yakın zamanlarda (90’larda) oyunculuğa başlamamız filmde olanları anlayıp yorumlamamızı sağladı. Filmdeki hikayenin arka planını anlamamız gerekiyordu ve bu konuda bize yönetmen Quentin yardımcı oldu. Bu yüzden çekimin ilk gününde her şeyimiz uygulamaya hazırdı.

-Rollerinizin zihinsel kısmı hazırdı…

Evet gerçekleştirmek için de hazırdık. Brad rolünde harikaydı, onunla çalışmak da öyleydi. O profesyonel ve yetenekli bir oyuncu.

-Daha önce aynı filmde çalışmamıştınız. Anca Pitt daha önce Martin Scorsese yönetmenliğinde Jack Nicholson ile oynadığınız Köstebek (Departed) filminin yapımcılarından biriydi.

Doğru. Aynı zamanda Amerikan televizyon dizisi ‘Growing Pains’de ikimiz de farklı zamanlarda oynamıştık. Pitt dizide 80’lerin sonunda oynarken ben ise 90’ların başında oynadım.

-Hollywood senin için neyi ifade ediyor?

Hollywood benim için tüm hayatımı ifade ediyor. Hollywood’da doğup büyüdüm. Aslında aktör olmamın tek nedeni Hollywood’da doğmuş olmam. Yani Iowa ya da Missouri eyaletlerinde doğmuş olsaydım aktör olmak için çantamı alıp Hollywood’a gitmeyi aklımdan bile geçirmezdim.

-Sanırım yapımcı ve yönetmenlerin yeni bir yüz arayışıyla oyunculuk yapmaya başladınız.

Evet beni törenlere götürüp bekleyen ve bir sonraki randevuyu alan annem sayesinde.

-O halde kolay olmadı.

Hayır hiç kolay olmadı.

-Peki çevreye ve iklim değişliklerine duyarlı biri olmanız konusunda neler söyleyeceksiniz? Çevreyle ilgili faaliyetler düzenleyen kuruluşlara bağış yapanlardan biri olarak yardım meblağları ile ilgileniyor musunuz?

Açıkçası bu konuda ayrıntılarla ve hesaplarla ben ilgilenmiyorum. Oyuncu ve yapımcılığımı devam ettirirken bu pek mümkün değil. Ancak bu tür konularla ilgilenen özel bir çalışanım var. Ben ise miras aldığımız çevreyi koruyup iyileştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden bu tür faaliyetler konusunda çok istekliyim.

-Bir çevreci olarak dünyanın geleceği konusunda iyimser misiniz?

İyimser olmak gerçekten çok zor. Yaşamım boyunca bu konu hakkında çok düşündüm ve en sonunda bu amaca yönelik bir vakıf kurdum. Ancak daha önce olmadığı kadar zor bir dünyada yaşıyoruz ve her gün çevrenin ve insanlığın aleyhinde bir şeyler gerçekleşiyor. Amerika’nın başına gelecek yeni yönetim, çevresel risklerin farkında olur. Çevreyi kurtarmak için bir şeyler yapabilecek çok az devlet var. Avrupa, Rusya, Çin ve Hindistan gibi.

-Oyunculuk performansının insana ihanet ettiği bazı zamanlar oluyor. Diyalogları tekrarlanıyor hatalar yapılıyor ve çekimler tekrarlanıyor. Bu senin de başına geliyor mu?

Tanıdığım her oyuncu bunu yaşamıştır. Ben de böyle bir şey yaşadım. Çok yorgundum ve repliğimi söylemeye çalışırken tökezledim ve ağzımdan anlaşılmayan bir şeyler çıktı (gülüyor).

-Bir Zamanlar Hollywood’da filmi, hippilerin dönemini ele alıyor. Onları sokaklarda, bahçelerde görürdünüz ve ‘Woodstock Festivali’ gibi konserler düzenlerlerdi. Siz de bu ortamı soludunuz mu?

Evet böyle bir dönemde yaşadım. Filmin geçtiği dönemden 5 sene sonra, 1973’te doğdum. Babam da bir hippiydi. Size bununla alakalı bir hikaye anlatacağım. Filmin çekimlerinde Hollywood Bulvarı’nı 60’ların tarzıyla düzenledik, oyunculara o dönemin kıyafetlerini giydirip sokakta gezinmelerini istedik. Sahne çekilirken Brad ve ben arabadaydık. Ben oyuncuların arasında babamı görünce “Hey! O kişi babam değil mi?” dedim ama Brad bana inanmadı. Hatta alaycı bir şekilde “Hippi kıyafeti giyip konuk oyuncu olarak oynuyor öyle mi?” dedi. Ben de babamın hep öyle giyindiğini söyledim. Bana inandı mı bilmiyorum ama babam orada o caddedeydi.

-Filmde oynadığınız karakter Rick, başarısına yeniden kavuşmak için İtalya’ya başvurmayı düşünmek zorunda kaldı. O dönemde Clint Eastwood da dâhil olmak üzere birçok oyuncu bunu yapıyordu.

Fakat Clint Eastwood, sinema sektöründe çok başarılı olamadı. O, televizyon dizisi ‘Rawhide’ (Dolu Dizgin) sebebiyle İtalya’ya gitti. Rick ise doğrudan sinemaya geçti. Ancak ikisi arasında kesişen bir nokta var. O dönem, Hollywood’daki oyunculuklarını İtalyan filmleri üzerine inşa eden birçoğunun yeniden parlayışına şahit oldu.

-Clint Eastwood, yönetmenlik yapıyor öyle değil mi?

Evet. ‘The Ballad of Richard Jewell’ filminin yönetmenliğini yaptı. Film, bir terör saldırısında onlarca insanın hayatını kurtarmasına rağmen terörist olduğu düşünülen bir adamın konusunu ele alıyor.

-Clint Eastwood’un oyunculuğu ya da yönetmenliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Clint, şüphesiz en önde gelenlerdendir. Onun bir ikon olduğunu ve eski Hollywood’cuların sonuncusu olduğunu söyleyebilirim. İlginçtir ki hala aktif olarak film çekiyor. Onun nerdeyse tüm filmlerini izledim. Onun her filmini hatta bazı filmlerini iki kez izledim. Onu bir oyuncu ya da bir yapımcı olarak görmek her seferinde çok hoşuma gitti. O bir kahramandır.

Şarkul Avsat