Suriyeli mülteci: İngiltere’ye lastik bot ve dondurulmuş etlerin arasında gittim

Ölüm ve yaşam. Bu, Suriyeli mültecilerin peşini bırakmayan ve kendisini sürekli onlara hatırlatan iki seçenekti. Genellikle insanlar yaşamı seçer ve o andan itibaren hikâyeleri farklı bir boyut kazanır. Kamyon kâbusu başlamadan önce şişme botla yapılmış riskli bir yolculuk düşünün. Dondurulmuş etler ve eksi 20 derecenin altında bir kamyonetin arkasında hapsolup bitmek bilmeyen yollar. Boğulma hissi, nefes alamama, ölümü çağıran dakikalar ve yeni bir hayat fırsatı düşüncesi.

Önceki gün İngiltere’de bir TIR’ın içinde bulunan 39 Çinli, belki de yaşamı seçip çıktıkları uzun yolda amaçlarına ulaşamadılar. Kimlikleri bilinmiyor, ancak “kaçak” olarak isimlendiriliyorlardı.

Genç Suriyeli Ahmed er-Reşid’in hikâyesi de TIR’ın içinde ölen 39 Çinliye çok benziyor. Ancak o 2015 yılında zorlu bir yolculuğun ardından İngiltere’ye sığınmayı başardı ve hayatta kaldı.

Ölenlerin haberi geldikçe Reşid, çektiği acıyı ve hayatta kalma hikâyesini bir kez daha kafasında canlandırdı.

“Haberler beni şoka uğrattı… Ölenlerin oradaydım, ölüme yaklaştım, ama talihsiz kaderin aksine şanslıydım ve hayatta kaldım” ifadeleri Ahmed er-Reşid’e ait. Reşid’in dün telefon bağlantısı ile Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaları böyle başladı. Reşid açıklamasında, “Tabi ki onların anneleri, oğulları ve sevdikleri var. Yeni bir gelecek için geçmişten kaçmaya çalıştılar” ifadelerini kullandı.

Ahmed er-Reşid’in hikâyesi, 2012 yılının sonlarına doğru Halep kırsalında bulunan kasabasına düzenlenen saldırının ardından Suriye’den Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) gitmeye zorlanmasıyla başladı. Suriyeli genç, “Sadece birkaç hafta için geçici olacağını düşündüm, daha sonra dönecektim. Ancak bu Halep’e düzenlenen saldırıların artması sebebiyle olmadı” dedi.

Reşid, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF’e katıldı ve Suriyeli mülteci kamplarında, eğitimi teşvik için çeşitli çalışmalar yürüttü. DEAŞ’ın Musul’u işgal etmesinden sonra, yerinden edilmiş Iraklılarla da çalıştı. Kanlı ve acımasız sahneler onu Suriye’nin güneydoğusuna, oradan da Türkiye’ye gitmeye zorladı.

İzmir’e gitmek için otobüse bindi ve daha sonra Afrika, Suriye, İran ve Afganistan’dan gelen mültecilerin bulunduğu bir lastik botla Yunanistan’a gidebilmek için kaçakçılarla görüştü. Reşid, “Bu yolculuk aramızda bir insani ilişki yarattı, daha önce birbirimizi tanımıyorduk. Özellikle kadın ve çocuklara karşı sorumluluk duygusu hissettik. Korkmuştuk, yaşamak için mücadele etmeye zorlandık” ifadelerini kullandı.

Yunanistan’ın Kos Adası’na ulaşan Reşid, günler sonra Atina’ya gidebilmek için izin alabildi. Suriyeli mülteci Reşid, Facebook üzerinden bazı kaçakçılarla tanıştı. Reşid anlatmaya devam ediyor, “Bana sahte Macar pasaportu verdiler, Atina’dan Fransa’da bulunan Marsilya’ya seyahat ettim. Sonra trene binerek orman kampının olduğu Calais’e gittim. Durum korkunçtu, tehlikeliydi. Kaçakçıların bulunduğu kamyonlar da vardı.”

Karısından ve kızından ayrılan Reşid, uzun bir süre onlarla temas kuramadı. Reşid, “Bu, umutsuzluk ve çaresizlikten kaynaklanıyor. Bizler insanız, biraz umuda dayanmalıyız” ifadelerini kullandı.

Sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar çalışarak biriktirdiği paranın çoğu yolculuğa gitti. 15 bin dolara mal olan yolculuk için Reşid, “55 günlük yolculuğum boyunca kamyonlara bindim. Sıralı et ve kümes hayvanları ile yığılmış buzdolaplarının içindeydim. Soğuk çok sertti, sıfır derecesinin altında. Son yolculuğum ise un yüklü bir tankerdeydi. Saatlerce un soluduk, neredeyse boğulacaktık. Kaçakçı bize yolculuğun iki saati geçmeyeceğini söyledi, ancak şoför bizi 6 saat sonra bıraktı. Bazen boğulma korkusu yüzünden aracın kenarlarına asılmak zorunda kaldık. Şoför durdu ve sonunda bizim kaçmamız için kapıyı açtı” açıklamalarıyla o güne yeniden gitti.

Yolculuğu ile ilgili anılarını anlatmaya devam eden Ahmed er-Reşid, “Buzdolabında, kamyonda ve ya tankerde olan insanlar arasında konuşmak yok. Hayatta kalmak tek endişemiz haline geliyor. Tek dileğim aileme veda etmek için bir dakika harcamaktı” dedi.

Ahmed er-Reşid, 2015 yılında İngiltere’ye ulaştı ve bir sene sonra burs kazanarak Londra’da yüksek lisans yapmaya başladı. Daha sonra çalışmak için BM’ye katıldı. Karısı ve iki kızı ile birlikte huzurlu bir hayat sürmek ise tek temennisi. Bugün kendini mutlu ve güvende hissediyor.

Acı hatıralarına endişe ile dönen Suriyeli mülteci, psikolojik yardım almaya hazır olmadığını belirtirken, “Londra metrosuna girdiğimde, boğulma hissi yaşıyorum, daima kapının yanında durduğumdan emin olmaya çalışıyorum. Dünya mülteci krizini çözmek istiyorsa, sorunun kökeni çözülmelidir. İnsanların ülkelerinden kaçmalarının sebebi, savaş, ekonomik kriz ve ayrım gözetmeyen cinayetlerin yaşanması. Çözüm için eğer siyasi bir plan varsa, sığınmacı olayı giderilmeli. Ancak ne yazık ki bunun gerçekleşmesinin uzak olduğunu görüyorum, gerçek bir işbirliği yok” dedi. Edindiği deneyimler sonucu tavsiyelerde de bulunan 25 yaşındaki Reşid, “Kaçakçılara asla güvenme, çünkü onlar için insan değilsin… Sizler sadece sayılarsınız…” açıklamasında bulundu.

Şarkul Avsat