ABD’nin Suriye petrolünü korumak amacıyla bölgede kalma kararı, müttefiklerinin kafasını karıştırıyor

Washington’un müttefikleri ve ABD Başkanı Donald Trump’ın danışmanları, Trump’ın yeni gerekçeler öne sürerek kuzeydoğu Suriye’den üçüncü kez bütünüyle geri çekilme girişimine adapte oldular.

Petrol ve gaz alanlarının DEAŞ’ın eline geçmesini engellemek olan yeni gerekçe, uluslararası koalisyona askeri olarak katkıda bulunmanın yasal meşruiyeti sorunu kapsamında, ABD kurumları arasındaki istişarelere ve Washington ile müttefikleri arasındaki diplomatik temaslara dahil oldu.

ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz ay ABD askerlerini Suriye-Türkiye sınırından çekmeye karar verdi. Trump’ın bu kararı, Türk ordusunun ve ona bağlı grupların Fırat’ın doğusunda bulunan Tel Abyad ile Resulayn arasında Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatmalarının önünü açtı. Ayrıca Trump, Avrupalı ​​müttefik devletlere bin kadar askeri geri çekmelerinin yanı sıra Pentagon’a geri kalan bin 200 askeri geri çekmesi yönünde yeşil ışık yaktı.

ABD’li danışmanlar ve Avrupalı ​​yetkililer, Trump’ın ABD askerlerini geri çekme kararıyla ilgili olarak her an tweet atabileceğini söyleseler de bu karar; ABD ordusu, Washington’daki diplomatlar ve Avrupa başkentleri için bir sürpriz oldu. Ayrıca bu karar, koalisyon ile birlikte DEAŞ terör örgütünü mağlup eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından ihanet olarak görüldü ve Rusya, Türkiye ve Suriye’yi ABD’den kalan boşluğu doldurmak üzere harekete geçirdi.

SDG Rusya’nın himayesinde Suriye hükümetiyle imzaladığı anlaşma kapsamında, SDG’nin kontrolü altında olan bölgelerde Suriye resmi bayrağının asılmasına ve ordunun, güvenlik birimlerinin ve polis güçlerinin bu alanlara konuşlandırılmasına izin verildi. Ayrıca devletin sembollerinin ve hizmetlerin bölgeye yeniden getirilmesi ve özyönetim hakkındaki siyasi müzakerelerin ertelenmesine karar verildi.

Ankara, Moskova’yla Tel Abyad ve Resulayn arasında başlatacağı Barış Pınarı Harekâtı kapsamında 32 kilometre derinliğinde bir alandaki Türk varlığının meşruiyetine izin veren bir anlaşma imzaladı. Ayrıca anlaşma kapsamında Suriye sınır muhafızlarının bu bölgeye dahil olmayan alanlara konuşlandırılmasına izin verildi. Bununla birlikte Rus-Türk birliklerinin 10 km derinlikte devriye gezmeleri ve Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) sınırdan 30 km uzaklaştırılmasına karar verildi.

Öte yandan Washington’daki yürütme kurumlarının ve Kongre’nin yanı sıra uluslararası koalisyondaki Avrupalı ortakların başkentlerinde yoğun tartışmalar yapıldı. Trump’ı ikna etme kampanyası, Kürtlerin terk edilmemesi ve askeri varlığın sürdürülmesi için bir gerekçenin araştırılması üzerinde odaklandı. Bu kapsamda ilk olarak ön plana çıkan sebep, Rusya ile İran’la yüzleşip Şam’a baskı yapmaktı. Fakat daha sonra petrolün korunması ve DEAŞ’ın eline geçmesinin önlenmesi üzerinde mutabakat sağlandı. ABD Savunma Bakanı Mark Esper, hedefin ‘DEAŞ ve bölgedeki diğer oyuncuların saf dışı kalmasını temin etmek’ olduğunu söyledi. Esper, atıfta bulunduğu diğer oyuncuların kimler olduğunu dile getirmezken, hiçbir Pentagon yetkilisi de bu konu hakkında açıklama yapmadı. Esper’in geçtiğimiz cuma günü petrol ve gaz alanlarının yakınında bulunacak olan askerlerin sayısı hakkında Trump’a bazı öneriler sunması bekleniyordu.

Şarku’l Avsat’a konuşan batılı bir yetkili, Trump’ın petrolü korumak amacıyla bölgedeki askeri varlığın devamlılığına karar verdiğini ve bununla birlikte aşağıdaki konuların tartışıldığını söyledi;

1- Irak’ın güneyinde yer alan Ebu Kemal sınırından kuzeydoğu Suriye’de Fişhabur’a kadar olan alanın paralelindeki petrol ve gaz tesislerinin yakınlarında 700 ABD askeri, çok sayıda zırhlı aracın konuşlandırılması

2- Hava sahasının korumasına devam edilmesi

3- DEAŞ hücreleriyle mücadelede SDG ile olan koordinasyonun sürdürülmesi

4- Ürdün, Irak ve Suriye’nin birleştiği noktada yer alan et-Tanf Üssü’nde 150 asker bulundurulması

5- Müttefik ülkelerden bazı ABD’lilerin çekilmesi hususunda taviz vermelerinin ve petrol ve doğal gaz alanlarının korunmasına katkıda bulunmalarının istenmesi

6- Suriye sınır muhafızlarının Türkiye sınırında konuşlandırılmasının kabul edilmesi

7- SDG’nin Rusya’nın garantörlüğünde Şam ile olan müzakerelerdeki tutumunun desteklenmesi

Batılı yetkiliye göre bu son maddeden dolayı Trump, SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve YPG Komutanı Sipan Hemo’nun Şam’a ve Hmeymim Üssü’ne gerçekleştirdikleri ziyaretleri dikkate aldı.

Trump’ın Deyr-i Zor’daki petrol alanlarını koruma kararı, ABD Savunma Bakanlığı’nı o bölgeye takviye göndermeye sevk etti. Bu, ABD askerlerinin Suriye-Türkiye sınırına yakın bölgelerden uzaklaştığı bir zamanda gerçekleşti.  Askerlerin bir kısmı, geri çekilme sürecinin güvenliğinin sağlanması için kuzeye gönderilirken, gönderilen takviyeler de Deyr-i Zor’a ulaştı. Diğer bazı askerler, Suriye’den kuzey Irak’a nakledildi. Ancak genel olarak bakıldığında, ekim ayının ortasında ilan edilen geri çekilme kararından sonraki asker sayısının öncekine oranla pek değişmediği görünüyor.

Batılı yetkili, bölgede halen en az bin kadar askerin bulunduğunu, geri çekilmenin olduğunu ve ekipman tedarikinin yapıldığını söyledi. ABD ordusu, zırhlı araçlarını ve ekipmanlarını petrol ve gaz tesislerine yakın bir yere konuşlandırdı ve birkaç gün önce, “Washington Kürtlere ihanet etmedi” intibaını vermek için Kürtler için sembolik bir anlamı olan Kamışlı’nın doğusunda yeniden devriye gezmeye başladı. Öte yandan Trump’ı ikna etmenin en kolay yolunun, petrolün DEAŞ’ın eline düşmesini önlemek amacıyla askeri varlığın güçlendirilmesi gerektiğini söylemek olduğunu dile getiren yetkili şu ifadeleri kullandı:

“Suriye petrolünün az olduğu ve mevcut yasal engeller arasında yapılacak yatırımın çok fazla kaynak gerektirdiğine dair bir farkındalık var. Bu, hükümetin kontrolünün engellenmesi için yeterli mi? Petrol nasıl ihraç edilebilir? Kime ihraç edilecek? Ancak Pentagon’daki en esas soru, petrolü korumanın yasal gerekçesinin nasıl elde edilebileceği sorusudur. Ayrıca Suriye hükümeti veya Rus kuvvetlerinin tesislere saldırması durumunda ABD’nin askeri müdahalesinin ‘kendini savunma’ dışında yasal dayanağı nedir? ABD’nin petrol sahalarını koruma operasyonunun yasallığı sorunu, Pentagon içinde tartışılmaya devam ediyor. Avrupalı ülkeler ise yasal engeller nedeniyle özel kuvvetlerinin konuşlandırılması operasyonuna katılmak konusunda çekingen duruyorlar. Nitekim İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin bölgedeki varlığının zemininde; petrol sahalarının korunması değil, DEAŞ ile olan mücadele bulunuyor. Petrol argümanı, ABD müdahalesinin ahlaki sebeplerden ziyade ekonomik nedenlerden kaynaklandığına ilişkin komplo teorilerini güçlendirdi. Ayrıca ABD’nin bölgedeki varlığının meşruiyetini ve hedefini sorgulayan Şam, Moskova, Ankara ve Tahran’ın eline koz verdi.”

Bu sorulardan bazıları, DEAŞ’a karşı kurulan koalisyondaki devletlerin birtakım üst düzey görevlileri ile geçen hafta yapılan bir televizyon programında ortaya atıldı. Koalisyonun önü14’ünde Washington’da gerçekleştireceği bakanlar toplantısında; DEAŞ’ın coğrafi olarak mağlup edilmesinden sonra bölgedeki askeri varlığın sürdürülmesinin meşruiyetine, petrolü korumaya yönelik katkının yasal sınırının ne olduğuna ve Ebubekir Bağdadi’nin öldürülmesinin ardından örgütün akıbetinin ne olacağı meselesine odaklanılacak.

Şarkul Avsat