İsrail konvoyu

Suudi Arabistan ABD’nin Yahudi yerleşimleri kararını eleştirdi

Suudi Arabistan, ABD’nin işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Yahudi yerleşim birimlerine yönelik tutumunu değiştirmesini eleştirdi.

Riyad yaptığı açıklamada Yahudi yerleşim birimlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu, barışı ve iki devletli çözümü sağlama yolunda engel teşkil ettiğini belirtti.

Vatikan ise yerleşimciliğe verilen desteğin barış sürecini baltalama tehdidinde bulunduğunu vurguladı.

Arap Birliği dün, Filistin’in talebi üzerine gelecek Pazartesi günü genel sekreterlik merkezinde Dışişleri bakanları düzeyinde olağanüstü bir toplantı yapma kararı aldı. Bu toplantıda, 1967’de işgal edilen Filistin Devleti topraklarındaki yasa dışı İsrail yerleşimine dair ABD yönetiminin takındığı tutumun tehlikeli gelişimi tartışılacak.

Dün İsrail Ordu Radyosu’ndaki röportajında “ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu barış planı öldü” diyen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, Filistinli tarafların zaten daha önceden bu planın başarılı olamayacağını düşündüklerini ifade etti.

Amerikalıları barış çabalarını başarısız kılmakla suçlayan Abbas, “Oslo’da sekiz aylık bir çabanın ardından Amerikalılar olmadan bir anlaşmaya vardık. Şayet onları da konuya dâhil edersek işler sarpa sarar ve başarısız olur” dedi.

Abbas’ın söz konusu açıklamaları, ABD’nin Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimciliğinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu duyurduğu 1978’den bu yana sergilediği politikayı değiştirmesinin ardından geldi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ülkesinin artık Batı Şeria’daki İsrail yerleşim birimlerini “uluslararası hukuka aykırı olarak değerlendirmediğini” duyurmuş ve şu ifadeleri kullanmıştı;

“Yasal tartışmaların tüm yönlerinin incelenmesinin ardından bu yönetim, İsrail’in Batı Şeria’da inşa ettiği sivil yerleşim yerlerinin uluslararası hukuka aykırı olmadığı görüşünde.”

Filistin Devlet Başkanı Abbas ise Pompeo’nun açıklamalarına karşı çıkarak bu açıklamaların asılsız olduğunu belirtti.

Abbas, İsrail Başbakanı Netanyahu ile aralarında iletişim eksikliği olduğunu, Netanyahu’nun kendisiyle görüşmeyi reddettiğini en son 2010’da bir araya geldiklerini açıkladı. Abbas, İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in cenazesine katılmak istediğinde Netanyahu’nun bunu engellediğini, meseleyi medyaya sızdırmakla tehdit ettiğinde ise kabul etmek zorunda kaldığını da itiraf etti. Ancak Netanyahu’nun rakibi Benny Gantz’a destek göstermek konusunda çekinceli davranarak “Netanyahu barış istemiyor. Biz ise barışı destekleyenleri destekliyoruz” dedi.

Filistinliler ise ABD’nin söz konusu kararına karşılık, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Genel Kurulu, Arap Birliği, tüm Arap ve uluslararası partiler ve uluslararası örgütlerle iletişim kurmak için harekete geçti.

Filistin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Ridane, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;

“ABD, Kudüs ve Yahudi yerleşim birimleri hakkındaki tutumunda sömürgecilik politikasını benimseyerek tarihi bir hata yapıyor. Böylece bölgesel güçlerin bu konudaki önemli rolleri hiçe sayılmış oluyor. Bu yüzden bu hatalı tutumun devam etmesi tüm bölgenin tutuşmasına neden olacak; ancak ABD’nin başarısız politikası sonucu ortaya çıkacak bu yangından kimse kaçamayacaktır. Filistin halkı ve liderliğinin asıl savaşı, Filistin varlığını ve Kudüs’ün Arap ve Filistinli kimliğini korumaktır. Halkımız, önceden de olduğu gibi kendisine karşı yapılan komployu başarısız kılacak kapasitededir. Bağımsız bir Filistin devleti er ya da geç kurulacak. Kutsalları, kimliği ve mirasıyla Kudüs ise Filistin ulusal projesinin koruyucu kalkanı olacak.”

FKÖ Washington Ofisini kapattı

Filistinlilerin ABD’nin kararına karşılık yürütebilecekleri hamleler üzerinde çalışmaya devam ettiği sırada, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Washington’daki ofisini kapattı. Aynı zamanda Filistin hükümeti, Mülteci haklarını hiçe sayan ve Batı Şeria’dan bazı kısımların İsrail’e ilhakını destekleyen Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) kapatılması çalışmalarını sürdürüyor.

Devlet Başkanı Abbas’ın huzurunda olağanüstü toplantılar düzenlemeye başlayan Filistin liderliği, konuya dair Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Genel Kurulu, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda (İİT) da harekete geçti.

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, dün, bu tehlikeli bildirgenin sonuçlarından doğrudan mesul olduğu gerekçesiyle Dışişleri Bakanı Pompeo aleyhinde dava açmak için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuracağını belirtti. Maliki, konuyla ilgili yaptığı röportajda ABD’nin açıklamasının yasal olarak hiçbir değerinin olmadığını ancak pratikte barışı, güvenliği ve iki devletli çözüm olasılığını baltalayabileceğini ifade etti.

Arap Birliği, İİT, Rusya ve Avrupa Birliği, barışı baltaladığı gerekçesiyle ABD’nin açıklamalarına karşı çıktı. Suudi Arabistan da ABD’nin ifadelerine karşı duruşunu sergiledi. Suudi Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada yerleşim birimlerinin uluslararası hukuk ve meşruiyet kararlarına aykırı olduğu, Ortadoğu’daki barışı ve iki devletli çözümü sağlama yolunda engel teşkil ettiği vurgulandı. ABD politikasına karşı yöneltilen eleştirilere dün Vatikan da katılarak Yahudi yerleşimlerine verilen desteğin barış sürecini baltalama tehdidinde bulunduğunu vurguladı.

Şarkul Avsat