Diplomatik ilişkiler olmasa bile, Ortadoğu – İsrail müziği ortak bir müzik mirası yoluyla köprü görevi görmeye devam ediyor.
Haziran ayında Bahreyn’deki Bölgesel Ekonomik Konferansı’na katılan İsrailli gazeteciler, Eyal Golan, Sarit Hadad ve Moshe Peretz gibi İsrailli sanatçıların CD’lerinin yerel müzik mağazalarında satılmasına çok şaşırdılar. Bu sanatçıların hepsinin ortak özelliği, dikkat çekici vokal ve müziklerinin İsrail’de Ortadoğulu ya da Akdenizli olarak tanımlanması. Bu sanatçılara eserlerinde genellikle ud, ud benzeri telli çalgılar ve tambur ve darbuka gibi yerel enstrümanlar eşlik ediyor.
Ortadoğu -İsrail müziği, Filistin toprakları da dahil olmak üzere Arap ülkelerinde uzun süredir popüler durumda ve bir önceki yüzyılın sonlarında bir izleyici kitlesi bulmaya başladı. Örneğin, şarkıcı Zehava Ben, 1996 yılında Eriha’da sahne aldı. Bir zamanlar Arap dünyasındaki en popüler İsrailli şarkıcı olarak kabul edilen Ben, pek çok Arap ülkesinde sahneye çıktı. Sanatçı, 2008’de Lübnan ve Gazze’de konserler vermek istedi ancak İsrail güvenlik güçleri bunu yapmasını engelledi.
Pop müzik şarkıcısı Sarit Hadad, Ürdün’de 1997’de Sirit Hadad Mutra Beit Al Carmel adıyla sahne aldı ve orada iken Arapça şarkılarla albüm bile kaydetti.
MİRZAHİLER
İsrail, sahip olduğu farklı kültürden dolayı Ortadoğu’da yabancı bir bölge gibi kabul edilir. Ancak İsrail’de, 1950’lerde ve 1960’larda Arap topraklarından göç eden Yahudiler’den oluşan Mizrahi adı verilen büyük bir nüfus bulunur. Şu anki tahmine göre, Mizrahiler ve Mizrahi soyundan olan kişiler, İsrail Yahudi nüfusunun dörtte biri ya da üçte birini oluşturuyor, ancak kesin rakamları halen hesaplamak zor. Mizrahiler genelde ebeveynlerinin geldikleri ülkenin anadili ile bağlantı kurma /konuşma eğiliminde olurlar.
Şarkıcı-söz yazarı Avihu Medina, Orta Doğu İsrail müziğindeki en büyük hitlere imza atan bir isim. Medina yaptığı açıklamada, bazen İsrail müziğinin Arap dünyasında İsrail’de olduğundan çok daha popüler olduğunu düşündüğünü söylüyor. 1948 doğumlu Yemenli bir Yahudi olan Medina, bu müzik tarzını İsrail müziğinde oturtmak için büyük mücadeleler verdi. Çünkü bunun öncesinde İsrail müziğine 1950’lerde ve 1960’larda, en çok Batı türü müziklerini, çoğunlukla Rus ve popüler olan Doğu Avrupa müziklerini tercih eden müzik editörleri ve eser sahipleri hakimdi.
https://youtu.be/0AQSWWTBvw8https://youtu.be/238KG6mIHFw
Medina’nın da belirttiği gibi, bu kişiler Ortadoğu müziğini küçümsüyorlardı, ancak doğuya özgü olan bu müzik bölgeye ve bölge insanına onların düşündüğünden daha derinden bağlıydı.
Medina; ‘’Bizler, bu bölgenin sesi, tadı ve kokularının içinde doğduk büyüdük. Arap müziği, özellikle Arap topraklarında yaşayan Yahudilerin müziği her zaman vardı. Bu müzik, ud gibi Ortadoğu enstrümanlarını Kutsal Kitap’tan gelen metinler ve dualarla birleştirirdi. Ve bunları beraber ele aldığınızda İsrail’de yıllardır gerçekten kabul edilmeyen harika bir müzik mozaiği oluşturdukları rahatça görülürdü. Doğduğunuz günden itibaren soluduğunuz müzik Ortadoğu müziği olursa, doğal olarak siz ve çevreniz için tercih edilen ve en olağanüstü müzik türü haline gelir. Böylece bunu anlayan başka insanlarla da daha iyi iletişim kurmaya başlarsın. Müzik aracılığıyla komşularımızla doğal bir bağımız oluşuyor, çünkü biz kendi zengin kültürümüzle Ortadoğu Yahudileriyiz. Bölgeyi asla terk etmedik, Avrupa kültüründen etkilenmedik. Ortadoğu’ya entegre olmak için kendimizde değiştirmemiz gereken hiçbir şeyimiz yok. Biz buranın önemli bir parçasıyız’’ diye konuşuyor.
MÜZİK VE BARIŞA GİDEN YOL
Aynı zamanda yönetici ve yapımcı olan Medina; İsrailli Arapların ve Filistinlilerin, Ortadoğu İsrail müziği ile Arap devletleri arasındaki ilk bağı kurdukları için övgüye layık olduklarını söylüyor. Çünkü onlar Ortadoğu tarzında şarkı söyleyen İsrailli şarkıcıların kasetlerini, ardından CD’lerini aldılar ve bu kaset ve CD’leri Ürdün ve diğer Arap ülkelerindeki akrabalarıyla paylaştılar. Sonrasında oluşan Mısır ve Ürdün barışı, bu durumun daha da hız kazanmasına neden oldu. Medina; Katar’daki en popüler şarkıcısının ailesi Yemenden gelen İsrailli Zohar Argov olduğunu belirtirken; Kuveyt’teki İsrailli ikiliden oluşan Revivo Project müzik grubunun da Ortadoğu İsrail ve Arap repertuarlarıyla oldukça büyük bir üne sahip olduğunu da sözlerine ekliyor.
Müzikoloji profesörü ve Kudüs İbrani Üniversitesi Yahudi Müzikleri Araştırma Merkezi Direktörü Edwin Seroussi, yaptığı açıklamada, internetin ulusal sınırları ortadan kaldırdığını, artık Arapların Ortadoğu İsrail müziğini dinleyebildiklerini belirtiyor. Seroussi, sözlerine ailesi Yemen’de doğan Zion Golan’ın -Yemen’de- bir YouTube yıldızı olduğunu ekliyor.
Ünlü bir Ortadoğu müzik araştırmacısı olan Simona Wasserman’a göre, seçkin Mizrahi sanatçılarından oluşan bir grup İsrail’deki statü ve Ortadoğu müziğine yönelik mevcut tutumlarda önemli değişikliklere neden oldu.
İsrail Açıköğretim Üniversitesi’nde dersler veren Wasserman; ‘’Bu kişilerin çoğu İsrail’de doğdu ve eğitim gördü. Çoğu İsrail’e İslam topraklarından göç eden ikinci ve üçüncü nesil Yahudiler ile bir kısmı Filistinli İsraillilerden oluşuyor ve birçoğu Batı ve Doğu kültürü açısından iyi eğitimli, profesyonel, beğenilen ve kültürel girişimci olarak hizmet eden kişiler’’ diye açıklıyor.
Wasserman İsrail müziğini; Filistinli Arap müziği ile sanatçıların ebeveynlerinin göç ettiği İslam topraklarından gelen, İsrail’de yaratılmış ancak ilhamını ailelerinin geldikleri ülkelerin kültürlerinden alan karmaşık bir kültürel sistem olarak nitelendiriyor.
O ŞARKILARLA BÜYÜDÜLER…
Ortadoğu-İsrail müziğindeki en ilginç ve göze çarpan gelişmelerden biri, popüler klasik Arapça şarkıların yeniden kaydedilmesidir. Bunun en büyük nedeni ise sanatçıların bu şarkıları ebeveynlerinin evlerinde dinleyerek büyümesidir. Örneğin Zehava Ben, Fas’tayken profesyonel müzisyenlik yapan göçmen bir babanın kızı. 1990’ların sonunda Zehava Ben, Arap Müzik Kraliçesi olarak kabul edilen Mısırlı sanatçı Ümmü Gülsüm’ün şarkılarından oluşan bir konser verdi. Zehava Ben’in konsere, Endülüs Orkestrası eşliğinde Ümmü Gülsüm’ün “Enta Omri” (Sen Benim Hayatımsın) yorumuyla çıkması Arap dünyasında sansasyonel bir etkiye sebep oldu.
Diğer İsrailli sanatçılar da benzer projelerde yer almıştır.
2010 yılında ailesi Mısır’dan gelen şarkıcı Shlomi Saranga, ünlü Mısırlı şarkıcı Abdel Halim Hafez’in bir şarkısı olan “Ghalu Lu” nun İbranice bir versiyonunu kaydetti. Şarkının yeni versiyonu Mısır’da sert bir şekilde eleştirildi ve Hafez ailesinin bir üyesi Saranga’yı dava etmekle tehdit etti. Ancak buna rağmen şarkı; yapılan tanıtımlar sonucunda Mısır radyo – televizyonlarında ve Arap dünyasında aralıksız çalındı ve popüler hale geldi. Saranga, şarkıyı Hafez’e ve bu şarkının ve ödünç aldığı diğer şarkıların da bestecisi olan Kamal el-Tawil’e duyduğu saygının sonucunda bir jest olarak kaydettiğini açıkladı. Saranga, “Umarım şarkının İsrail versiyonuna muhalif olanlar sanatın insanları ve kültürleri daha da yaklaştıran bir dil olarak hareket etmesine izin verirler’’ diye konuştu.
Bugün İsrail’de Ortadoğu müziğinin olmadığı resmi bir etkinlik, festival ya da şarkı yarışması neredeyse hiç yok. Bu müzik türünün Arap ülkelerindeki başarısı aynı zamanda İsrail’de de tanınmasına yardımcı oldu. Diplomatik ilişkiler olmasa bile, Ortadoğu – İsrail müziği ortak bir müzik mirası yoluyla köprü görevi görmeye devam ediyor.
Al-Monitor