‘Sessiz diplomasinin ustası’ Sultan Kabus bin Said

Arap dünyasının en uzun süre görevde kalan lideri olan Umman Sultanı Kabus bin Said, 79 yaşında hayatını kaybetti.

Umman Hükümeti, 50 yıldır ülkeyi yöneten, Umman’ı izole bir yerleşim bölgesinden küresel düşmanlar arasında sessiz diplomasisiyle gelişmiş bir ülkeye dönüştüren Sultanı Kabus bin Said’in öldüğünü açıkladı.

New York Times, Sultanı Kabus bin Said’in ölümü üzerine, ayrıntılı bir analiz ve biyografi yayınladı. İşte o makale:

ARAP DÜNYASINDA EN UZUN SÜRE TAHTTA KALAN LİDER

Umman Anayasası’na göre, sultanın ölümü üzerine, bir aile konseyi halefi seçmek için toplanır. Eğer birkaç gün içinde bir isim üzerine anlaşma sağlanamazsa, sultanın ölümünden önce el yazısıyla seçilmesini istediği halefinin adının olduğu zarf açılır.

Hiç çocuğu olmayan Sultan Kabus’un ölümü sonrası yerine vasiyetinde ismi yazılı olan Miras ve Kültür Bakanı Heysem bin Tarık el Said sultan olarak seçildi.

Sultan Kabus’un ölümü, Umman Devlet Haber Ajansı tarafından duyuruldu. Sultan Kabus 2014’ten beri Avrupa’da tedavi görüyordu.

Kabus ülkesini yoksulluktan uzak tutmak için petrol servetini kullanmaktan çekinmeyen mutlak bir hükümdar olmasının yanında; yollar, limanlar, üniversiteler, stadyum ve adını taşıyan diğer tesisler ile birlikte ülkesinin yükselen bir figür haline getiren bir isim oldu. Sultan Kabus, uluslararası alanda ise, Arap dünyasında en uzun süre yönetimde kalan bir lider olarak; Umman’ın, dünyanın en işlek nakliye yollarından birinin yanında bulunan çalkantılı bölgedeki yerini, gizli ama önemli bir diplomatik oyuncu olma yolunda kullandı.

Orta Doğu tartışmalarında adı diğer ülkeler kadar anılmayan Sultan Kabus yönetimindeki Umman, tarafsızlık ilkesi ve özgün dış politikasıyla gözlerden uzak kalmayı başararak, birçok bölgesel çatışmada ara buluculuk rolünü üstlendi. Sultan Kabus döneminde başkent Muskat, diğer birçok bölgesel meselede olduğu gibi komşularının aksine İran-Suudi Arabistan geriliminde iki tarafla da güçlü ilişkiler geliştirmeyi başardı.

İran, İsrail, ABD, Suudi Arabistan ve Yemen’deki Husi isyancıları da dahil olmak üzere birbirlerinden nefret eden çok çeşitli güçlerle bağlarını aynı anda korumayı başarabilen nadir bir lider oldu.

Bu, Umman’a, birbirleriyle savaşan düşmanların sessiz görüşmeler için buluşabileceği ‘Ortadoğu’nun İsviçre’si’ olarak tanımlanan bir rol verdi.

2011 yılında Kabus, İran’da casusluk suçlamasıyla hapse atılan ve üç Amerikalı yürüyüşçünün serbest bırakılması için müdahele ederek, kişi başına 500 bin dolar fidye ödemesi yaptı.

Dışişlerinde tarafsız bir politika izleyen Sultan Kabus, 2013 yılında ABD ile İran arasındaki gizli görüşmelerde aktif rol oynadı. Bu görüşme 2015’te sene sonra tarihi nükleer anlaşmayla sonuçlandı.

PETROL GELİRİNİ ÜLKEYİ KALKINDIRMAK İÇİN KULLANDI

Sovyetler Birliği ve Güney Yemen’in 1970’de başlattığı krallık karşıtı ayaklanma sırasında Sultan Kabus, bölgenin o tarihteki etkin gücü İngiltere’nin desteklediği kansız bir saray darbesiyle 29 yaşındayken babası Said bin Timur’un yerine tahta çıktı.

Sultan Kabus, tahta geçtikten sonra modern bir hükümet kurmak istediğini ve petrol gelirini ülkeyi geliştirmek için kullanmak istediğini açıkladı. Liderliğinin ilk yıllarında, ülkenin güneyindeki Züfar eyaletinde çıkan ve Yemen Demokratik Cumhuriyeti tarafından desteklenen isyanı İngiliz özel kuvvetleri ve Ürdün’ün yardımıyla bastırdı.

Krallığın başına geçen Kabus, petrol zenginliğinin önemini keşfetti. Kabus, halkının yaşamını iyileştirmek için ülke çapında yollar, hastaneler, okullar ve diğer modern altyapıları inşa ederken isyancıları askeri güç ve geliştirme projelerinin bir kombinasyonu ile bastırmayı başardı ve o kadar başarılı oldu ki, 2010 yılında Birleşmiş Milletler, son 40 yıl içindeki Dünya İnsani Gelişme Endeksi’nde Umman’ı (Çin’i geçerek) birincilik konumuna taşıdı.

Bu durum Kabus’u, Arap Yarımadası’nın güneydoğu ucunda ve İran’la Hürmüz Boğazı’nda sınır komşusu olan 4.6 milyonluk ülkesinde adeta bir yıldız figürü haline getirdi. Kabus sultanlığının yanında başbakan, merkez bankası başkanı ve maliye, savunma ve dışişleri bakanı da dahil olmak üzere diğer görevleri de yürüttü.

Sultan Kabus’un saltanatının ilk günü olan 23 Temmuz Uyanış Günü milli bayram olarak, Sultan’nın doğum günü olan 18 Kasım ise Umman Ulusal Günü olarak kutlanır.

Düşük petrol fiyatlarının körüklediği ekonomik durgunluk sultanın son yıllarını biraz gölgelemiş olmasına ve halkının siyasi hakları sınırlı kalmasına rağmen, Batılı diplomatlar dış politikasının tutarlılığına hayret etti. Sultan Kabus bunu 2007’de yaptığı bir açıklamada belirterek “Ülkemizi geliştirmek ve güçlendirmek; dostluk ve barış, adalet ve uyum, birlikte yaşama ve anlayış ile yurtdışıyla olumlu ve yapıcı diyalogla kurmak için çalışıyoruz. Böyle başladık, bugüne böyle geldik ve Tanrı’nın izniyle böyle olmaya devam edeceğiz” demişti.

KANSIZ SARAY DARBESİ

Sultan Kabus, 18 Kasım 1940’da Züfar’da dönemin Sultan’ı Saidn Bin Timur’un tek çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimini Umman’da tamamlayan Sultan Kabus, lise eğitimi için 16 yaşında İngiltere’ye gitti. 20 yaşında Körfez monarşilerindeki ve İngiltere kraliyet ailesinde prenslerin eğitime katıldığı Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi’ne devam etti. İngiliz Ordusu’yla Batı Almanya’da altı ay görev yaptı. Sultan Kabus, kısa bir süre İngiliz ordusunda hizmet verdikten sonra eğitimini tamamlayarak 1966 yılında ülkesine döndü.

Kabus, El Said hanedanlığı tarafından yönetilen Umman’da tahta geçen sekizinci sultan olmuştu. 1966 yılında ülkesine dönen Sultan Kabus yaklaşık 50 yıl boyunca Umman siyasetinde etkin bir rol üstlendi.

Sultan, münzevi ve muhafazakar bir lider olarak bilinen babası Said bin Timur’u 1970 yılında bir saray darbesiyle tahttan indirdi. Henüz 29 yaşında ülkenin lideri oldu. Babası, Said bin Timur döneminde ülkede radyo dinlemek ve güneş gözlüğü takmak gibi yasaklar bulunuyordu. Ayrıca, kimin evlenebileceğine, eğitim görebileceğine ya da ülkeden ayrılabileceğine Said bin Timur karar veriyordu.

1970 yılında, İngilizlerin yardımıyla, Kabus babasını kansız bir darbede devirerek 29 yaşında sultan olarak tahta çıkanve Umman’ı kalkınma ve uluslararası ilişkilerinde yeni bir sayfa açan Kabus, ilk iş olarak ülkenin güneyinde Züfar eyaletinde çıkan solcu isyanları bastırdı ve halkının yoksulluğu ile mücadele etmeye başladı. Bu esnada isyancıları bastırmak için İran’dan askeri yardım istedi ve Körfez boyunca komşusu olan Farsi komşularıyla kalıcı bir ilişki başlattı. Ülkesini geliştirmek için petrol zenginliğini altyapıya taşıdı; yollar, okullar, limanlar ve hastaneler inşa ederek yaşam standardını yükseltmeye başladı.

Umman’ın izole durumunu bitirmek için komşularıyla diplomatik ilişkiler kurdu, Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler’e katıldı ve Körfez Arap monarşilerinin bir grubu olan Körfez İşbirliği Konseyi’nin kurucu üyesi oldu.

Muskat’taki Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri eski tarihçisi ve Körfez İlişkileri uzmanı J.E. Peterson ‘’Sultan Kabus’un en büyük başarısı ülkesini kalkınma yoluna sokmak oldu. Sultan kabus önce bir kalkınma planı hazırladı, daha önce olmayan bir hükümet kurdu ve ince bir dış politika yarattı’’ diyor.

Sultan Kabus, İran-Irak savaşı boyunca iki ülkeyle de ilişkilerini sürdürerek tarafsızlığını korumayı başardı.

Irak’ın, Kuveyt’i işgali sırasında Birleşmiş Milletler kuvvetleriyle ortak hareket eden Umman, Irak ile diplomatik ilişkilerini de bu süreçte koparmadı.

Mısır’da Enver Sedat, Camp David Anlaşması’nı imzaladığında Umman, Kahire ile diplomatik ilişkileri kesmeyen üç Arap ülkesinden biriydi. Umman Sultanı, İsrail-Filistin çatışmasının çözülmesi için ise taraflar arasında doğrudan görüşme yapılmasını savundu. Sultan Kabus, 1994 yılında İzhak Rabin’i Muskat’ta karşılayarak bir İsrail Başbakanı’nın tarihte ilk defa bir Körfez ülkesine ziyaretine ev sahipliği yaptı. Sultan Kabus iki sene sonra Şimon Peres’i misafir etti.

İran’daki İslam Devrimi’nden sonra, Umman’ın Tahran büyükelçisine ülkenin yeni yöneticilerini tanımakla görevlendirildi. Bu, sultanın Batılı güçlerle sahip olduğu ittifaka bakılmaksızın, Umman’ın İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerini sürdüreceğine dair güvence alan Ayetullah Ruhollah Humeyni ile oturmasına neden oldu.

Virginia’daki Shenandoah Üniversitesi’nde Umman hakkında kapsamlı bir şekilde yazan emekli bir tarih profesörü olan Calvin Allen, “Sultan Kabus bu bağları neredeyse herkese açık tuttu ve bu bölgede alışıldık bir başarı değil” yorumunu yaptı.

Umman’ın geniş uluslararası ilişkiler ağı, Sultan Kabus’u ABD için yararlı bir dost haline getirdi.

Dışişlerinde tarafsız bir politika izleyen Sultan Kabus, 2013 yılında ABD ile İran arasındaki gizli görüşmelerde aktif rol oynadı. Bu görüşme 2015’te sene sonra tarihi nükleer anlaşmayla sonuçlandı.

Bu görüşmeler, 2015 yılında İran, ABD ve diğer uluslararası güçler arasında önemli bir anlaşmayla sonuçlandı, ancak Başkan Trump üç yıl sonra ABD’yi anlaşmadan çektiğini duyurdu.

TARAFSIZLIK İLKESİYLE BİRÇOK ARABULUCULUĞA İMZA ATTI

Ortadoğu tartışmalarında adı diğer ülkeler kadar anılmayan Sultan Kabus yönetimindeki Umman, tarafsızlık ilkesi ve özgün dış politikasıyla gözlerden uzak kalmayı başararak, birçok bölgesel çatışmada ara buluculuk rolünü üstlendi.

Sultan Kabus döneminde Muskat, diğer birçok bölgesel meselede olduğu gibi komşularının aksine İran-Suudi Arabistan geriliminde iki tarafla da güçlü ilişkiler geliştirmeyi başardı.

Suudi Arabistan, Bahreyn’deki Şii çoğunluğun Sünni yöneticilerine karşı ayaklanmasında tank gönderdiğinde, Umman buna katılmayı reddetti. 2015 yılında Yemen’deki Husi isyancılarına Suudi liderliğindeki askeri müdahalenin dışında kaldı, ancak daha sonra barış görüşmeleri için savaşan taraflara ev sahipliği yaptı.

2016’da ise Sultan Kabus yönetimindeki Umman; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Arap ulusları, terörizmi desteklemek ve içişlerine müdahale etmekle suçladığı Katar’a abluka uygulama kararında ise kenarda kalmayı tercih etti.

Sultan Kabus’un tutumu diğer Arap liderlerinden her zaman daha farklı oldu. 2017’de Suriye’nin başkenti intihar bombacıları Şam’da bir mahkeme binası dışında kendilerini patlatması sonrasında, Batı ve Arap dünyasından bazı ülkelerin savaş suçlusu olarak gördüğü Cumhurbaşkanı Beşar Esad’a taziye mesajı gönderdi.

2018 yılında Sultan Kabus, yirmi yıldan fazla bir süredir ilk defa bir Körfez Arap devletine ziyaretten bulunun İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu misafir etti. Umman Devlet Televizyonu, beyaz bir elbise, geleneksel bir sarık ve beyaz sandalet giymiş Kabus’un ve Benjamin Netanyahu ile eşi Sara’nın görüntülerini yayınladı. İkilinin ne görüştüğü açıklanmadı.

EKONOMİK PATLAMA SONRASI DURGUNLUK

Sultan Kabus Umman’da, iktidarının ilk yıllarında ekonomik kalkınmaya odaklandığı için çok sevildi, ancak karizmatik ve vizyoner biri olarak görülse de ülkedeki yönetimi tek elde toplaması nedeniyle de eleştirildi.

Kağıt üzerinde vatandaşların hükümete katılma fırsatlarını genişletti. 1996 yılında 21 yaşın üzerindeki tüm vatandaşlara oy kullanma hakkı tanıyan ilk anayasasını yayınladı. Ancak sultanlığı devletin egemen merkezi olarak kaldı. Siyasi partiler ve yetkisiz halka açık toplantılar yasaklandı ve eleştirel haber kuruluşları kapatıldı.

Uzun yıllar boyunca ülkesinde “insanlarla tanışma” turları yaptı. 2008’de onunla tanışan misafir bir Amerikan askeri komutanı, Kabus’un “sağlıklı ve neşeli” göründüğünü belirtti. Ancak padişah, ülkeyi yönetmenin kendisini kitap okumak gibi en sevdiği faaliyetlerden uzak tuttuğunu söylerdi. Bir müzik aşığı olarak, ud ve org çalan, kendi bestelerini yapan Sultan Kabus ayrıca kraliyet senfoni orkestrasını kurdu.

2011’de Tunus’ta başlayıp Arap ülkelerine yayılan protestolar sırasında Umman’da aykırı sesler çıkmaya başladı. Binlerce kişinin sokağa çıktığı gösterilerde ‘yolsuzluğa son verilmesi, maaşlara zam ve daha fazla istihdam’ istedi ama bu kişiler sultana veya yönetime karşı değildi. Gösteriler daha sonra güvenlik güçleri tarafından biber gazı, plastik ve gerçek mermilerin kullanıldığı müdahalelerle bastırıldı. Protestolarda 2 kişi öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. Kabus, gösterileri istihdam yaratma ve maaş ve emekli maaşlarını artırma vaadleriyle bastırdı. Ancak hükümet harcamaları sonraki birkaç yıl içinde hızla yükseldi ve 2014 yılında küresel petrol fiyatlarının düşüşü Umman’ı savunmasız bıraktı.

Sultan Kabus yaşlanıp kamuda az görünmeye başlayınca bu sefer Ummanlar ve yabancı uzmanlar arasındaki sağlığı hakkındaki spekülasyonlar arttı. Kasım 2014’te, 74. doğum gününde devlet televizyonuna çıkarak isimsiz hastalığını “önümüzdeki dönemde tıbbi programa devam etmemi gerektiren bir süreç” diyerek anlattı. Bunun sonrasında tedavi için sık sık Avrupa’ya seyahat etti.

Körfez Bölgesi’ndeki diğer ülkelerdeki kraliyet meslektaşlarının aksine, Kabus 1976’da sadece bir defa kuzeni Nawwal bint Tarık El Said ile evlendi. Evliliği sadece üç yıl sürdü ve hiç çocukları olmadı. Sultan Kabus, hayatının geri kalanı boyunca hiç evlilik yapmadı ve hiç bir zaman tahta kendisinden sonra geçecek bir mirasçının adını açıklamadı.

Sultan Kabus’tan sonra tahta kimin geçeceği spekülasyonları üç kuzenine odaklandı. Birçok Ummanlı ve yabancı uzman tarafından tercih edilen, İngiltere’de eğitim gören ve 2017 yılında Kabus’un başbakan yardımcısı olarak atadığı Asad bin Tarık El Said idi.

Ne var ki, Sultan Kabus’un vefatının ardından Umman Sultanlığı Milli Güvenlik Konseyi ve Sultan ailesi boş kalan makama kimin geleceğini belirlemek için bir araya gelerek Sultan Kabus’un tahta geçmesi için önerdiği 65 yaşındaki Heysem bin Tarık’ı Umman Sultanı olarak atadı.

Yeni Umman Sultanı olan Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said yemin ederek görevine başladı.

New York Times