7 bin yıllık tarihi anlatan ‘Al Ula Sergisi’ yoğun ilgi nedeniyle uzatıldı

Suudi Arabistan’ın arkeolojik hazine evi Al Ula’nın mucizelerinin sunulduğu Paris sergisinin kapanış tarihi, medyanın ve çok sayıda ziyaretçinin yoğun ilgisinin ardından ertelendi.

9 Ekim 2019’da Arap Dünyası Enstitüsü’nde açılan “AL Ula: Arabistan’ın Harikası” sergisinin 19 Ocak 2020 tarihine kadar sürmesi bekleniyordu, ancak bu süre yoğun ilgi nedeniyle 8 Mart 2020’ye kadar uzatıldı.

Eski Fransız kültür bakanı ve  Arap Dünyası Enstitüsü Başkanı Jack Lang, serginin süresinin uzatılmasını Suudi Krallığı’nın kültürel, sosyal ve eğitim ortamını dönüştüren reformlar bağlamında görülmesi gerektiğini söyledi.

Jacl Lang, ‘’Sergi medya ve ziyaretçi açısından büyük bir başarı yakaladı. Suudi Arabistan ve Fransa arasında kültürel işbirliğinde bir döneme tanıklık ediyoruz’’ diye konuştu.

Arap Dünyası Enstitüsü (Institut du Monde Arabe), bünyesinde müze, kütüphane ve oditoryum bulunduruyor ve Arap medeniyetinin, sanatının, bilgisinin ve estetiğinin yanı sıra Arapça öğretimi için laik bir ortam sağlamaya çalışıyor. Enstitü; 1980 yılında Fransa ile birlikte 18 Arap ülkesi tarafından Arap dünyası ve kültürel ve manevi değerleri hakkında bilgi araştırmak için kuruldu.

Neden Al Ula etkinliğini uzatmaya karar verdiniz?

Sergi; Fransa, Avrupa, ABD ve Arap dünyasından hem basılı hem de televizyon medyasında geniş yer buldu. Basın için güçlü bir etkinlikti. Ayrıca, ziyaretçilerin olumlu tepkisi ise ilham vericiydi. Örneğin geçen hafta sonu günde 3 binden fazla ziyaretçi geldi.

Sergi, ziyaretçi sayısının ve medya başarısının ötesinde, sadece Paris’te değil, başka yerlerde de bir şekilde olumlu ve keyifli bir ruh hali yarattı ve sergi hakkında yapılan olumlu yorumların buna etkisi çok oldu.

 

Sergi, çok sayıda ziyaretçinin merakını ve dikkatini çekmekle kalmadı, insanları Al Ula Sergisi’ni ziyaret etmeye teşvik etti. Yann-Arthus Bertrand’ın çektiği fotoğraflar ve 7 bin yıllık bir tarihin anlatıldığı sergi adeta göz kamaştırdı.

İnsanlar, sergi sayesinde Suudi Arabistan’ın kervan ve hacılar tarafından ziyaret edilen bir yer olması haricinde parlak Nebatyan uygarlığı gibi iyi bilinen veya adı hiç duyulmamış pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını da öğrenme şansını elde etti.

Eski Fransız kültür bakanı ve Arap Dünyası Enstitüsü Başkanı Jack Lang

Serginin Arap dünyasına ve Suudi Arabistan’a kattığı iyi şeyler nelerdir, belirtebilir misiniz?

Bugün klişeler ve önyargılar, çoğu insanın Suudi Arabistan gibi sert değişimlerden geçen bir ülkenin gerçekte daha derinliğe sahip resmini görmesini engelliyor. Ben burada -siyasetten değil kültürden bahsediyorum. Birçok insana Suudi Arabistan’ın kültürel bir devrimin ortasında olduğunu söyleyebilirim. Benim bir yılda en az üç kez Suudi Krallığı’nı ziyaret etme ayrıcalığım oldu ve her ziyaretimde ülkede meydana gelen derin değişiklikleri fark ettim. Mesela artık kadınlar kıyafetleri hakkında daha fazla özgürlüğe sahipler ve bir dizi yeni hak elde ettiler. Gençler bu kültürel özgürlükten memnunlar. Konserler ve pek çok etkinlik organize ediliyor.

Kimse bunun üç yıl önce mümkün olduğunu düşünemezdi. Jean-Michel Jarre, Riyad’da (2018’de Suudi Arabistan Ulusal Günü’nde) hem erkek hem de kadın 40 bin seyircinin olduğu bir konser verdi. Fransız kemancı Renaud Capucon ve Toulouse orkestrasının sahne aldığı Tantura’da Kış Festivali daha fazla konserle Mart ayında kapanış yapacak.

Bütün bunlar (Suudi Kültür Bakanı) Prens Bedir bin Abdullah bin Farhan ve ekipleri tarafından düzenleniyor. Bir de onur konuğu olarak davet edildiğim Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali Cidde Eski Kenti var.

Gelecekteki film yönetmenlerinin film yapımını ve eğitimini teşvik etmek için alınan önlemler var. Cidde’de birkaç gün önce Suudi sanatçıları da dahil olmak üzere olağanüstü kadın sanatçılar da dahil olmak üzere çağdaş sanat etkinlikleri düzenlendi.

Ülkenin her yerinde adeta bir kültürel devrim görüyorsunuz.

Bu, Fransız-Suudi işbirliğinin artmasını nasıl sağlıyor?

Elbette artırıyor. Sadece Al Ula hakkında konuşursak, konuya tüm Fransızlar dahil olur. Danışma konseyinin üyesiyim. Fransız Gerard Mestrallet başkanlığında bir ajans, planının ana alanlarının geliştirilmesi amacıyla Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında yapılan bir anlaşma sonrasında kuruldu.

Al Ula sergisi bir Fransız arkeolog Leila Nehme ve tezini Sorbonne’da Fransızca olarak yazan bu Suudi medeniyeti uzmanı genç bir Suudi Abderahman Al-Suhaibani’nin kurduğu ortak bir komisyon altında yapıldı.

Al Ula’da çalışan birçok genç Fransa’da eğitim aldı. Ayrıca, veliaht prens, Arap Dünyası Ensititüsü’nü inşa eden Fransız mimar Jean Nouvel’i, Al Ula alanının girişinde bir tesisin mimar tasarımcısı olarak seçti.

Fransız sanatçılar Al Ula’nın gelişimine derinden katılıyorlar. Suudi Arabistan ile işbirliğimizde bir ‘cicim ayı’ evresindeyiz.

Suudi dostlarımızın dokunaklı bir açıklık ruhu var. Prens Badr birçok Arap Dünyası Ensititüsü’nda çalışan Fransız arkadaşından bakanlığında çalışmalarını istedi.

Fransa’da eski bir kültür bakanı olmanız nedeniyle bu açılımın Suudi gençleri üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz?

Duyduğum haberler, birçok Suudi gencin bu değişiklikten memnun olduğunu gösteriyor. Sadece kültür açısından değil, eğitim ve spor alanlarında da yeni bir atmosfer oluşmaya başladı.  Örneğin, iki ay önce Cidde sahilinde kızların ve erkeklerin bir arada yarıştığı bir maraton düzenlendi.

Jean-Michel Jarre Suudi Arabistan Ulusal Günü’nde  konser verdiğinde, karışık bir izleyici kitlesinin önünde sahnedeydi. Suudi Krallığı’nın; gençliği, kültürü, eğitimi, kadın hakları ile ilgili çalışmaları çok akıllıca bir harekettir : geleceğe giden yol budur.

S: Al Ula hakkında ne diyorsunuz?

C: Tek kelime ile nefes kesici ve çarpıcı. Orada olduğunuzda, ne kadar muhteşem göründüğüne inanamazsınız. Medine Valisi Prens Faisal bin Selman tarafından altı yıl önce davet edildiğim için şanslıydım. Orada üç gün geçirdik ve kimse yoktu. O zaman kendime, bu muhteşem yerle ilgili Arap Dünyası Enstitüsü’nde bir sergi düzenlemenin ve harika tarihini gözler önüne sermenin ne kadar harika olacağını söyledim. Şimdi bu hayalim gerçekleşti.

Fransa’da İslam’la ilgili çok fazla önyargı var. Sizce bu sergi ülkedeki İslam ve Suudi Arabistan algısını düzeltmeye yardımcı olacak mı?

Sanatçıların ve yazarların varlığı; Arap dünyasının incelik ve güzelliğin olduğu bir dünya olduğunu gösteriyor. Ben elbette iyimserim. Irkçılar var, ama bir burada değil, her yerde varlar. Fakat bugün İslam iyi tanınmakta ve saygı görmektedir. Elbette İslam’ı teröristlerle, şiddet ve nefretten suçlu fanatiklerle karıştırmıyorum.

Fransa; kültürleri, dinleri ve medeniyetleri nasıl birleştireceğini çok iyi biliyor ve ben de çok iyimserim. Fransa her zaman farklı medeniyetlerle, özellikle de Arap medeniyeti ile olan ilişkilerine saygı duydu ve onu korudu.

Arab News