Mülteci kampından kültür ikonluğuna: Halima Aden

İnsanların çoğu dünyayı resmen değiştirebileceğini iddia edebilir; fakat mülteci bir çocukken yükselen yıldız haline gelen Halima Aden bunu kesinlikle söyleyebilir.

Halima’nın annesi, Somali İç Savaşı’ndan kaçmak için 12 iki gün boyunca yalınayak yürüyerek, nihayet Kenya’ya ulaşır, orada Kakuma mülteci kampında Halima dünyaya gelir. Kuzeybatıda Somali sınırına yakın, bir yer olan bu bölgedeki evler yurtlarından koparılmış 191 bin 500 kişiyi barındırmakladır. Halima UNHCR yardımıyla ailesiyle birlikte yedi yaşına dek burada kaldı.

Halima, Nairobi’den ayrılırken 4×4’ün camından bakarak “Bu evlerden birinde yaşıyordum ben” diyor: Sadece tozun üstüne kurulmuş barakalardan ibaret bir kasabaydı;  yol kenarında bir grup döküntü kulübe, taşlarla birlikte metal levhalar kullanılarak yapılmış evler. Penceresiz, bakımsız, yürek parçalayan açıkça, bir çocuğu bırakın, kimsenin yaşayamayacağı bir yer.

22 yaşındaki genç kadın, yaşının ötesindeki bu bilgeliği nasıl elde ettiğini açıklaması için baskı yaptığımızda şöyle anlatıyor:

“Daha beş yaşına gelmeden dünyanın en büyük sorunları ile yüz yüze gelmek zorunda kalmıştım. Yetersiz beslenme, sıtma, annem sık sık bizi kampın dışına yerleştirmek amacıyla UNHCR ‘den kişilerle konuşmaya gittiği için pek yakınımızda olmazdı”.

Halima’nın hikayesi son derece imkansız bir hikaye – mülteci çocuk, ABD’ye iltica eder bir kültürel ikon olarak oyunu tamamen değiştirir (Halima, Milano ve Paris’te podyuma çıkan ilk başörtülü modeldir) – ve bir anda neden her zaman neşeli olduğunu anlayıverirsiniz.  Halima, “Ailem, kamptan ayrılmakla milyon dolarlık ikramiyeyi kazanmış gibi oldu. Sığınmacıların sadece yüzde biri Amerika gibi bir yere yerleştirilebiliyordu ve biz de çok az kişinin başına gelen bu şansa kavuşmuştuk” diyor hala inanamadığını gösteren bir şekilde gülerek.

Başkaları da bu zorlukları yaşayıp, bu durumlardan zaferle çıkmış olsa bile, kimsenin böyle bir yolculuğu bu derece iyimserlikle anlatabileceğini düşünmek oldukça zor. Halima ısrarla “Bu bir seçimdir” diyor. “Her gün olaylara olumlu yönden bakmayı seçersin, bunu yaparsam her şeyi etkileyeceğini biliyorum, eylemlerimi, bakış açımı, fikirlerimi… Ve işler yolunda gitmediğinde bana sarılacak yumuşak bir yastık verir bu” diye sözlerine devam ediyor Halima.

Halima, “İşlerin ne kadar zorlu göründüğü önemli değil, dünyada iyi bir şekilde mücadele etmek için uğraş veren pek çok insan var. Ve insan daima kendisine yalnız olmadığını hatırlatmalı – seninle aynı şeyi isteyen pek çok insan var. Bu benim geleceğe ümidin ışığı ile bakmamı sağlıyor. İnsanların iyi olarak doğduğuna gerekten inanıyorum” diyerek gülümsüyor.

VATANINDA YAPTIĞI İLK ÇEKİMLERDE GÖZLERİ YAŞLARLA DOLDU

Kenya’da yaptığımız çekimler, Halima için sadece vatanında (“Vatanım diyebileceğim üç yer var, Somali, Kenya ve ABD.  Ne kadar şanslıyım!” diyor Halima), yaptığı ilk hazır giyim fotoğraf çekimleri olmakla kalmadı Kakuma’ya bir buçuk yıl önce yaptığı geziden sonra duygusal bir geri dönüş oldu onun için. Ngong Dağları’nın görkemli zirvelerine bakarken gözleri yaşlarla doldu ve bize şimdi tam da burada olmakla ene kadar şanslı olduğumuzu hatırlattı.

Halima, “Çoğu insan hayatı boyunca bunu yaşayamaz” diye gururla ve aşkla sözlerine devam ediyor. “Kenya, sonsuza dek taşıyacağım çok değerli şeyler öğretti bana. Biliyorsunuz, bir sığınma kampı, çocuğun büyümesi için ideal bir ortam değildir, fakat benim için en azından iyi bir çocukluk geçirmeme yardımcı oldu, çünkü etrafımda bir cemaat vardı. Bugün bile oradakilerin yüzde 66’sı kadın ve çocuklardan oluşuyor ve bu da etrafta bir sürü anne olduğu için sizi besleyen bir ortam içinde olduğunuz anlamına geliyor. Annem uzakta olsa bile beni gözetecek on tane daha anne vardı etrafımda.”

Halima’nın Kakuma’ya yaptığı gezi, sığınma kampında kendisinin UNICEF elçisi olarak atandığını duyurmak için yaptığı ilk konuşmasına imkân verdi. Halima, bir an bile duraksamadan “Bu kariyerimin en üst noktası” diyor.  Ne Kanye’nin Yeezy’şarkısında yürümek, ne Max Mara’nın kampanya yüzü olmak ne Fenty Beauty için Rihanna ile çalışmak… Halima’nın kendisi için zirve olarak gördüğü nokta tipik olarak fedakârlıktı. İlham vermek, cesaretlendirmek ve geri vermek için eve dönüş. Halima gülerek “Uluslararası İlişkiler eğitimi aldım. Her zaman, yaşlanınca Birleşmiş Milletler için çalışmak istedim. Mavi gömlekleriyle UNICEF çalışanlarını hatırlıyorum. Onlara seslenirdim. Ve büyüyünce onlar gibi olmak isterdim. Evrene bir şeyleri gönderirseniz bu şeyler kendilerini kusursuz bir şekilde gösteriyorlar, çılgınca bir şey bu” diyor.

Halima, “Ben UNICEF çalışmasının bir şeyleri gerçekleştirebildiğinin canlı kanıtıyım” diyor. Sadece bir şeyleri gerçekleştirmek değil, dünyanın en büyük ve en göz önündeki arenalarından biri olan moda alanında fırsatları yakalayan ve bunları geliştiren bir kişi var burada. Aslında Halima’nın, UNICEF ile çalışmalarından çok, güzellik ve modada denizdeki giyim çeşitliliğinin değişimindeki öncülüğü ile tanınan, sade giyim hareketi sayesinde değişim totemi haline geldiği ileri sürülebilir.

MINESSOTA GÜZELİ

Halima,  “ABD Güzellik Yarışmasına Minessota’yı temsilen, örtünmüş ilk kız olarak katıldığında bunun kültürel bir etkisi olacağına dair hiçbir fikrim yoktu. Okuduğum liseye dönüp, o bölgede kızlara “Hey, spor yapabilir, okul takımına katılabilirsiniz, bakın bana, Minessota güzeli seçildim ve bunu kendim olarak başardım!”  diyor. Fakat bu kusursuz bir yankıya sebep oldu. Hatırlamanız lazım, o zamanlar hiçbir şey yoktu. Burkini bile. Bu yüzden 2016’ya kadar nasıl yüzeceğimi bile bilmiyordum. Görmezden gelinen bir kadın toplumu ve pazarı bulunduğu ortaya çıkmış oldu. Sanırım bugün olduğu gibi modada başarılı bir kariyer yapabileceğim gerçeği, bu sektörde yer almam için yıllar boyunca ne kadar değişimin olması gerektiğini gösteriyor. Ama yapabileceğimiz başka şeyler var mı? Her zaman. Başlangıçta zaman zaman zaten mevcut olan bir şey için çok fazla kredi aldığımı düşündüm.  Sadelik, çok normal bir şeydi, yeni bir konsept değildi. Ama sonra dünyadaki Müslümanlardan çok fazla mesaj aldım ve bana ‘Tamam, buna ihtiyaç vardı’ diye düşündürdü. Sadece bunun benimle bitmeyeceğini umuyorum. Konuşmanın devam etmesi gerekiyor” diyerek sözlerine devam ediyor.

Halima’nın bilmeden Minessota güzeli olarak sınırları yıktığı hareketi, küresel bir harekete dönüştü ve ‘kendini kabul et’ mottosu, bunun dönüm noktası haline geldi. ‘Kendini değil, oyunu değiştir’ sloganı ise podyumda ve dergilerde kendilerine benzer birini görmeyi özleyen örtülü gençlerin de ötesinde yankı buldu. Gerçekten de kendilerini nihayet ana akım içinde temsil edilirken gören marjinaller tarafından da benimsenebilirler.

Halima, “Herkes bu tek mottoyu benimsemeli” diyor. Gülerek “Sizi yükseltecek bir şey, sanki bir Beyoncé şarkısı gibi” diye ekliyor. Halima, “Benim için büyürken korkmadan her zaman kendimi ifade edebileceğim bir söz gibi bir şeye ihtiyacım vardı. Uyum sağlamaya ya da kendi değerlerimden vazgeçmeye ihtiyacım yok. Aynı mottoyu söyleyen diğer kızları görmek çok güzel. Bu sadece benim için değil, bunu kendi toplumumla da paylaşıyorum” diyerek anlatıyor.

Örtünmüş bir modelin modanın iki büyük başkentinde podyuma çıktığını görmek için 2016 yılına dek beklemiş olmak şaşırtıcıdır. Fakat bunu yapan bütün poster kızları arasında Halima’dan daha iyisini düşünemiyoruz.

Halima,  “En iyi olan da, size kariyerimin nasıl sona ereceğimi asla söyleyemeyecek olmam” diyerek kıkırdıyor. Halima, “Bu sektöre girerken daima açık fikirli oldum ve bunu kaybetmek istemiyorum. Moda faaliyetleri içinde en sevdiğim şeylerden biri de asla neler olacağını önceden bilememek, tıpkı Sonia Nassery Cole (film yapımcısı) ile karşılaşmam gibi. Bana çalışmış olduğu filmleri anlattı, sonrasında sohbet benim yapımcılığıma kadar geldi” diyerek sözlerine devam ediyor.

ÇÖZÜM BULMAK ACIMAKTAN ÇOK DAHA ÖNEMLİ

Söz konusu film, I Am You (Ben Sen’im), Afgan mültecilerin gerçek hikâyesinden, onların hayatta kalma isteğinden yola çıkıyor ve bu ay gösterime girdi, bu yıl Altın Küre listesine resmi olarak başvurusu yapıldı. Halima,  “Her zaman insan ruhunun direncine inandım, daima kendi yolculuğumu insanlara anlattım. Fakat hikayeyi görselleştirecek bu araç çok güçlü. Fakat çözüm bulmak, acımaktan çok daha önemli” diyor.

Birleşmiş Milletler Küresel Hedef 8 için marka elçisi olarak #TOGETHERBAND ile yaptığı ortaklık, Halima’nın son girişimi oldu.  Saygın bir iş ve ekonomik büyüme, 2030 itibarı ile aşırı yoksulluk içinde yaşayan işçi sayısını azaltmayı amaçlayan bu girişim, onun konuşmalarını eyleme döken kusursuz bir örnek olarak dikkat çekiyor.

Halima, “Mültecilerle ilgili olumsuz, yürek burkan hikâyelerin bombardımanı altındayız. Ve bunlar gerçek. Fakat aynı zamanda kendi hikâyemi göstermek istiyorum, mülteci bir çocukken modellik kariyerini kullanarak organizasyonlara destek veren ve bunların çalışmalarına dikkat çeken bir kişinin hikayesini.  Her zaman kötü değildir, kimi zaman ümidin inanılmaz yolculuğunu yapan insanların hikâyeleri ile de karşılaşabilirsiniz. En muhtaç durumdaki çocuklara ve toplumlara yatırım yaptığınızda benimkine benzer daha fazla hikâye görebilirsiniz” diyor.

Harper’s Bazaar Arabia