Muhammed Feki Süleyman

“Müslüman Kardeşler devleti yutmayı planlıyordu”

Sudan Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Feki Süleyman, 2019’un Nisan ayında gerçekleştirilen halk devrimi ile düşürülen Beşir rejimi yetkililerinin yolsuzluğu hakkında söylediklerinden oldukça emin görünüyordu. Kendisi eski rejimin tüm yetkililerinin olmasa da büyük çoğunluğunun mali veya idari yolsuzlukların yanı sıra insan hakları ihlallerine karıştıklarını ve partinin kadrolarına ya da akrabalarına devlet kurumları ve organları içinde yer bulmaları için kolaylıklar sağladıklarını düşünüyor. Şüphe ile kirlenmediği düşünülen geri kalan her ne varsa bir şekilde yozlaştığını düşünen Feki Süleyman, sabık rejimin yolsuzluğu kendi varlığına temel aldığını söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Egemenlik Konseyi Üyesi Feki Süleyman, eski rejimden miras alınan her şeyin ortadan kaldırılması ve yağmalanan milyarlarca doların geri alınması için 48 komitenin kurulduğunu ifade etti. Komitelerin, önceki hükümetlerdeki yetkililerin sahip oldukları yüzlerce gayrimenkule el koyduğunu belirten Süleyman, bu gayrimenkullerin ya söz konusu yetkililerin adına ya da yakınlarının adına kayıtlı olduğunu söyledi.

Devletin mülklerinin ve yağmalanan fonlarının geri alınması için çalışmalar yürüten Kurtuluş Rejiminin Tasfiyesi Komitesi’nin başkan yardımcılığını yapan Süleyman, Sudan’daki İslamcıların Haziran 1989’da iktidara gelmeden önce bile devleti yutmayı planladıklarını söyledi. Bu kimselerin eski Devlet Başkanı Cafer Nemiri dönemindeki meşhur uzlaşıdan bu yana uzun vadeli planlar yaptıklarını belirten Süleyman, o zamandan itibaren hedeflerini gerçekleştirmek için devlet kurumlarına sızmaya çalıştıklarını kaydetti. Demokratik sisteme yönelik düzenledikleri darbenin ardından devlete sızma planını gerçekleştirmeye hazır olduklarını dile getiren Süleyman, planları doğrultusunda bu kimselerin devletin kaynaklarını ele geçirdiklerini ve stratejik kurumlardaki üst düzey yetkilileri görevden alarak kendi kadrolarını bu göreve yerleştirdiklerini vurguladı.

Süleyman, Kurtuluş (Beşir) Rejiminin Tasfiyesi Komitesi’nin yükünün çok ağır olduğunu ve zor bir görevinin bulunduğunu söyledi. Bir dizi meselenin ele alınması için 13 komitenin kurulduğunu belirten Süleyman, dosyaların hazırlanmaya başladığını, bu hazırlık sürecinin oldukça uzun süreceğini ve meyve vereceğini ifade etti. Hartum mahallelerindeki bazı mülklerin geri alındığını kaydeden Süleyman, “400 tane mülke sahip olan bir bakan bulduk. Bir başka yetkilinin 300, bir diğerinin ise 200 konut parseli sahip olduğunu gördük. Bunların hepsi çocuklarının ve akrabalarının adına kayıtlıydı. Geçen hafta Kuzey Hartum’un bir lüks mahallesinde 28 arsa ve mülke el koyduk ve vakıflar idaresine teslim ettik” diyerek sözlerine devam etti.

Yurtdışına akıtılan paraların geri alınması için çalışan komiteler olduğunu dile getiren Süleyman, her ne kadar akıtılan paranın miktarı hakkında belirli bir rakam olmasa da bu miktarın milyarlarca dolar olduğu yönünde bilgilerin bulunduğunu söyledi. Bu paraları takip etmenin güçlüğüne dikkat çeken Süleyman, “Her ne zaman durumu açığa çıkarmaya yaklaşsak paralar bir yerden başka bir yere bir ülkeden diğerine aktarılıyor. Bundan dolayı komite tamamen gizlilik içinde çalışıyor. Dış taraflarla temaslarımız var ve bunun için bazı şirketleri görevlendirdik. Durum diğer ülkelerin kanunları ve işbirliğiyle bağlantılıdır” ifadelerini kullandı.

Eski rejimin bazı sembol isimleriyle işbirliği

Egemenlik Konseyi Üyesi Muhammed Feki Süleyman, yurt dışına transfer edilen paralara ilişkin kurulan komitenin işbirliği yapma arzusunu dile getiren eski rejimin bazı sembol isimleriyle temaslar kurduğunu söyledi. Komitenin yurt dışındaki fonlar meselesiyle ilgili olarak bazı kişilerle sorunu çözme eğiliminin bulunup bulunmadığı konusunda Süleyman, “Bu mesele yetkili makamlara bırakılmıştır. Yurt dışındaki fonlara ulaşmanın birden fazla yöntemi ve şekli vardır. Bu fonların bir kısmının kurtarılması ya da bazı kişilerle işbirliği yapılması da bunlar arasında yer alıyor” dedi.

Sudan Başsavcılığının da birçok dosya üzerinde çalıştığına dikkat çeken Süleyman, kamu kurumlarının satışı, Sudan Havayolları (Sudan Airways), Denizcilik Hatları, Hartum Üniversitesi ve Nil kıyısındaki gayrimenkuller gibi bir dizi dosyayla ilgili çalışmalar yürüten 35 komitenin bulunduğunu söyledi.

Komitenin yavaş çalıştığına dair suçlamalara cevap veren Süleyman, “Bu çalışmalardaki yavaşlık, daha iyi bir iş çıkarmak ve yaptığımız şeylerden emin olmaktan kaynaklanıyor. Birtakım kararlar alıyoruz ve eylemlerde bulunuyoruz. Bu kararlara ve uygulamalara yönelik itirazların gelmesini istemiyoruz. Acele etmek hatalar yapmamıza sebep olacaktır. Böyle bir şey olsun istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

Ulusal Kongre Partisi’nin tasfiyesine ilişkin açıklamalarda bulunan Süleyman, parti adına kayıtlı bütün mallara el konulduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak partinin organizasyonları ve kişileri aracı kılmış olması bazen bu mallara ulaşmayı zorlaştırıyor. Mesela partiye ait olan sadece 400 tane araba bulduk, oysa bu sayının binleri bulduğu biliniyor. Bunların hepsi ya kişiler ya da kurumlar adına kayıtlı. Aynı şey partinin merkezleri için de geçerli. Bütün bunları takip etmek zaman alıyor. Ulusal Kongre Partisi, devlet içindeki bir devlet gibi. Mülklerinin envarterini çıkarmak zor bir iş. Kısa bir sürede bunun halledilmesi mümkün değil. 3 yılı aşan geçiş döneminde bu mülklerin büyük bir bölümünü kurtarabilirsek büyük bir başarı elde etmiş oluruz.”

‘Nereden Buldun’ yasası

Öte yandan eski rejimin tasfiyesine ilişkin geçen çıkarılan kanunun hangi esaslara dayandığı hakkında konuşan Süleyman, “Eski rejimin tasfiyesine ilişkin çıkarılan yasa ‘Bunu nerden buldunuz?’ mantığına dayanıyor. Kaynaklarını bulmak adına önemli kişileri izliyor ve takip ediyoruz. Mesela bir milyar dolar değerinde 100 mülke sahip olan bir devlet çalışanı bulursak mallarına el koyuyoruz. Çalışan bize parayı nereden bulduğunu göstermek zorunda” ifadelerini kullandı.

Devletin fonlarının ve mülklerinin çoğunluğunun idari prosedürlere göre şahıslara verildiğini kaydeden Süleyman, söz konusu kişilerin çocuklarının birinci safa yerleştirildiklerini ve zaman içerisinde kamu hizmetinin çöktüğünü belirtti.

Süleyman, Malezya da dahil olmak üzere bazı ülkelerin yağmalanan fonların Sudan’a iade edileceğine ilişkin söz verdikleri konusunda dolaşımda olan bilgilerin ne derece doğru olup olmadığı hakkında sorulan soruya şöyle cevap verdi:

“Bu konuda bir bilgim yok ama bu yönde bazı çalışmalar var. Bizimle anlaşmaları olan ülkelerle bu şekilde işbirliği yapabiliriz. Yağmalanan paralar bilinmiyor, çünkü birçok belge gizlenmiş bir durumda. Büyük bir kaos vardı ve petrol gelirleri yağmalandı. Altın üretiminden çok para çalındı. Kredi olarak yüz milyonlarca dolar alındı. Belgeler kayboldu ve borçlar ortada kaldı.”

Yolsuzluk oranları

Kurtuluş rejimi dönemindeki yolsuzluk oranları ile ilgili açıklamalarda bulunan Süleyman sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Eski rejimden yolsuzluk dosyasına karışmayan hiç kimse yok. Rejim bütün varlığın yolsuzluk üzerine inşa etmiş ve bundan dolayı hiç kimse yolsuzluktan muaf değil. Sadece aralarındaki yolsuzluk oranında bazı değişiklikler oluyor. Mesela bir tarafta para çalan ve yağmalayan yolsuz biri var, diğer tarafta ise her ne kadar dürüst gibi görünse de bu kişinin atamasını kabul eden bir başkası var.

O da bundan dolayı yozlaşmış biri olarak kabul ediliyor. Dikkat çeken durumlardan biri Hartum’un en lüks mahallelerinden birinde 400 arsaya sahip olan bir bakanı tespit etmemizdir. Azledilen rejim sırasında yolsuzluğun dahil olduğu tüm dosyalar yeniden açılacak. Bütün yolsuzluk davaları gözden geçirilecek. Sudanlıların parası geri alınmadıkça hiçbir dosya kapatılmayacak.”

Sudan’da ne olmuştu?
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 4 Mart 2009’da dönemin Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir hakkında Darfur’da soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten tutuklama emri çıkarmıştı.

Sudan’da 19 Aralık 2018’de yaşanan ekonomik kriz nedeniyle başlayan protestoların ülke genelinde rejim karşıtlığına dönüşmesi üzerine uzun süreli kitlesel protesto eylemleri düzenlenmişti. Sudan Meslek Odaları Birliği’nin (SPA) organize ettiği gösteriler 2019’a gelindiğinde siyasi partileri ve diğer sivil toplum örgütlerini de içine alacak şekilde kitleselleşmişti. Devrim hareketi Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) çatısında toplandı. Ordu içerisindeki bazı güçlerin 11 Nisan’da Beşir’i görevden alması üzerine 30 yıllık Ömer el-Beşir rejimi sona ermişti. Beşir, 17 Nisan’da ev hapsinde tutulduğu Devlet Konukevi’nden, başkent Hartum’daki Kuber Hapishanesine nakledilmişti.

Darbeyle görevinden alındıktan sonra resmi konutunda 7 milyon avro ele geçirilen Beşir hakkında, yolsuzluk suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması 19 Ağustos’ta görülmüştü.

Beşir, 19 Ağustos’ta verdiği ilk ifadesinde, eski Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz’den 65 milyon dolar, Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’dan 25 milyon dolar ve Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Halife bin Zayid Al Nahyan’dan da bir milyon dolar aldığını itiraf etmişti.

Beşir’i deviren Sudan’da Askeri Geçiş Konseyi (AGK) ile geçiş sürecinin ana hatları üzerinde anlaşmaya varan ÖDBG, Etiyopya ve Afrika Birliği’nin (AFB) arabuluculuğu sayesinde egemenlik konseyi kurularak, 3 yıl dönüşümlü olarak ülkeyi yönetme konusunda anlaşmaya varmıştı.

21 Ağustos 2019’da Sudan Egemenlik Konseyi kurulmuş, Bu sürece kadar askeri geçiş yönetiminde yetkileri kendisinde toplayan el-Burhan, oluşturulan yeni konseyin de başkanlığını üstlenmişti. Konsey altı sivil ve beş askeri üye olmak üzere toplam on bir üyeden oluşmakta.

Sarkul Avsat