Şeyh Zayed’in Pakistanlı sadık bahçıvanı

Abdül Hafeez Han Al Yousefi’nin ‘Al Ain Vahası’ndaki 50 Yıl’ (50 Years in Al Ain Oasis) adlı kitabında, Şeyh Zayed ile paylaştığı çölü yeşile çevirmekle ilgili hikayelerini bulmaktayız.

83 yaşında ölen Şeyh Zayed’in sadık bahçıvanı,  hayatının çoğunu haklı olarak Emirates Bahçe Şehri olarak bilinen güzelliğin yaratılmasına adamıştı.

İlk defa 1962 yılında Abu Dabi’ye gelen Pakistanlı Abdül Hafeez Han Al Yousefi, daha 25 yaşındayken Şeyh Zayed tarafından göreve alındı. Al Yousefi, o zamanlar Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden tarım bilimi bölümünden yeni mezun olmuştu. Ve kısa süre sonra, zamanın hükümdarının doğu bölgesi temsilcisi olan Şeyh Zayed tarafından tarım danışmanı olarak işe alındı.

Hindistan’da doğan Al Yousefi’nin ailesi, 1947’de ülkenin bölünmesi sonrasında Pakistan’da Karaçi’ye göç etmişti.  Al Yousefi’nin Abu Dabi’ye gelene kadar yaptığı tüm seyahatler aslında onu geldiği yeni ülkede karşılaşacağı meydan okuma için hazırlamıştı.

Abdul Hafeez Han Al Yousefi, Al Ain’deki evinde

1960’ların başında Buraimi vahası ve çevresindeki köyler çorak dağlardan ve devasa kum tepelerinden oluşuyordu.

2015 yılında The National ile yaptığı röportajda, kitabının Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Ulusal Arşivleri tarafından yayınlanmasından bahsederken Al Yousefi; Buraimi vahası için çoğu insanın görüşünün ‘’Tanrı burayı bir çöl olarak yarattı, dolayısıyla burası her zaman bir çöl olarak kalacaktır’’ diyordu. Ancak Şeyh Zayed bu görüşe katılmıyordu. BAE’nin gelecekteki emirinin halkı için hastaneleri ve okulları içeren bir vizyonu vardı. Şeyhin vizyonunda aynı zamanda ‘Bana tarımı verin size uygarlığı garanti edeyim’ sözleriyle de ifade edildiği gibi bir ağaç ve yeşil alandan oluşan bir şehir de bulunuyordu. Ve bu vizyonu gerçeğe dönüştürecek olan kişi de Al Yousefi idi.

Şeyh Zayed ve yeni çalışanı arasında çalışma ilişkisi olarak başlayan şey, onlarca yıl boyunca dostluk haline gelecekti.

İkilinin ortaklığının önündeki en büyük engel dil idi, ancak Şeyh Zayed tarafından kullanılan çevirmenin fikirleri ifade etmekte yetersiz kalmasından sonra Al Yousefi Arapça’ya hakim olmaya başladı.

Pakistanlı genç bahçıvan, randevuyu kabul ettikten sonra kendisine ‘’Bu Abu Dabi nerede ki? Atlasa baktım ama bulamadım. Öyle bir yer var mı?’’ diye sorduğunu hatırlıyordu.

Şeyh Zayed ise genç asistanının eve dönme fikrinin cazibesine kapılıp  gitmesinden endişe duyuyordu. Ancak Al Yousefi gitmedi. Bundan sonrası artık onu zor işler bekliyordu. Karşılaşacağı en büyük zorluklardan birisi, Al Ain için planlanan yeni yolları gölgede bırakabilecek, kum fırtınalarından ve sert iklimden etkilenmeyecek ağaçlar bulmaktı. Al Yousefi’nin bulduğu çözüm hurma ağacı oldu. The National ile yaptığı röportajda Al Yousefi, fikri paylaşmak, işverenini bulmak için çok acele ettiğini ve Hilli köyünde kahvaltı yaptığını anlatıyor.

Al Yousefi, fikrini Şeyh Zayed ile paylaştığı zaman Şeyh çok heyecanlandı. Fikir Şeyh Zayed’i o kadar heyecanlandırdı ki, şeyh ağaçların yerini belirlemek için çok ısrar etti.

Daha sonrasında Al Ain’de onun için inşa edilmiş modern bir evde yaşamaya başlayan Al Yousefi, sadece bitki değil; aynı zamanda burada bir aile kurdu ve yedi çocuğunu da burada yetiştirdi.

Şeyh Zayed’in tarım danışmanı Abdul Hafeez Khan Al Yousefi, Al Ain’deki evinde

Al Yousefi’ye neden BAE’de kaldığını sorduğumuzda ise ‘’Bunu kelimelerle nasıl açıklayabilirim? Şeyh Zayed’in beni durduran manyetik bir kişiliği vardı. Sevgisi ve ilgisi asla tarif edilemez. Bu topraklarda çiçek açmasını görme kararlılığı ve inancı bana güven vermişti’’ diye konuşuyor.

Al Yousefi, emekli olduktan sonra bahçesine hayatının son aylarına kadar bakmaya devam etti. Kurulmasından sorumlu olduğu bahçeye en son Avustralya’dan 12 adet dev bir okaliptüs ağacı getirildi.  Okaliptüs ağacının üzerindeki plakada ‘’Bu ağaç 1962’de Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan tarafından kurulan bahçeye dikilmiştir’’ yazıyor ve bu iki büyük insanın hatırasını yaşatan bir anıt olarak hizmet vermeye devam ediyor.

The National