Fransa’nın Cidde ile dostluğunun unutulmuş tarihi

”Arabistan’ın Fransızlar tarafından Keşfi” kitabında Fransa’nın eski Cidde Başkonsolosu Diplomat Louis Blin, Fransa’nın Cidde şehri ve bölge ile olan ilişkisinin tarihini ve gelişimini inceledi.

Fransızların Cidde ve bölge ile olan bağlantısı hakkındaki yazıları, birçok Suudi ve Fransız halkına sürpriz olabilecek çok ilginç bilgiler ortaya koyuyor.

Kitabında yaklaşık olarak 50 Fransız yazarının iki yüzyıldan uzun süreye yayılan eserlerindeki bölge izlenimlerini, özellikle de Cidde izlenimlerini inceleyerek yapıyor. Bu yazarlar arasında Victor Hugo “Les Misérables”, “Notre-Dame’ın Kamburu”, Alexandre Dumas “Üç Silahşörler” ve Jules Verne “Deniz Altında Yirmi Bin Fersah” gibi edebiyat devleri yer alıyor. Fransızların Cidde ve bölge ile olan bağlantısı hakkındaki yazıları, birçok Suudi ve Fransız halkına sürpriz olabilecek çok ilginç bilgiler ortaya koyuyor.

Suudi Arabistan’ı düzenli olarak ziyaret eden Blin, edindiği bilgiler hakkında Arab News’le konuştu; bu röportaj, Fransa’nın Cidde Konsolosluğunun 175. kuruluş dönemine denk geliyor.

Blin, “Cidde Konsolosluğu 1839’da kuruldu ve Arap Yarımadası’ndaki ilk Fransız diplomatik mevkiydi. Bu da tarihe olan ilgimi tetikledi. 175 yıl boyunca birçok diplomatın görevleriyle ilgili makaleler yazdığını ve yayınladığını fark ettim ve daha sonra aslında birçok yazar, gazeteci ve gezginin de aynı şeyi yaptığını fark ettim. Çünkü Cidde birçok Fransız insanı büyülemişti” diye konuştu.

Bu çalışmalardan daha fazlasını araştırırken, keşfettiği önemli noktaları sunma planları hızla büyüdü.

Yaptığı çalışmalardan elde ettiği bilgilerin önemli noktalarını insanlarla paylaşma arzusunun hızla büyüdüğünü belirten Blin, şöyle devam ediyor:

“Başlarda bir makale yazmayı düşünüyordum ancak daha sonra cidde hakkındaki elde ettiğim olağanüstü materyaller nedeniye 800 sayfalık bir kitap yazdım. Fransız oryantalizmi Kuzey Afrika ve Levant’a olan ilgisiyle tanınıyor, ancak Arap Yarımadası’nda tamamen bilinmiyor.

Cidde ile ilgili metinler sadece oryantalist diplomatlar tarafından yazılmadı. Victor Hugo, Alexandre Dumas, Jules Verne gibi önemli Fransız yazarlar, Araştırmacı Gazeteci Albert Londre, Yazar ve Gazeteci  Joseph Kessel ve filozof, Yazar Paul Nizan da Cidden hakkı yazanlar arasında bulunuyor.”

FRANSA VE CİDDE ARASINDAKİ İLİŞKİ

Bu yazarlar ve daha birçok insanın eserleri Blin’e 1839 yılından sonra Fransa ve Cidde arasındaki ilişkinin gelişimi hakkında yeni bir bakış açıcısı sundu.

Blin, “Fransızlar, Cidde hakkında çok şey yazdı. Çünkü ilk Fransız diplomatik ofisinin, Kızıldeniz’deki Fransa – İngiltere rekabet döneminde kurulduğu yerdi” ifadelerini kullandı.

O günlerde İngilizler Aden’de ve Fransızlarda Cibuti’deydi,  bu da Kızıldeniz’deki rekabetlerini arttırmalarına neden oldu.

Blin, Fransa’nın Suudi Arabistan’la başlayan ilişkilerini de şu sözlerle anlattı:

“Bölge ile ilgilenen ilk Fransız Bonaparte’ydi ve Mısır’ı fethetmesi sırasında Kahire’yi kuşattıktan sonra yaptığı ilk şey Mekke Şerifine bir mektup göndermekti. Şerif’i, İngiltere ile savaşında bir müttefik olarak yanında  istiyordu, çünkü Kızıldeniz’den geçmesini gerektiren Hindistan’a ulaşmaya çalışıyordu”.

Bu mektup, Fransa ile bölge arasında, kısa süre içinde büyümeye ve gelişmeye başlayan siyasi ilişkilerin başlangıcı oldu.

Blin: “Bonaparte’nin Mısır’daki halefi Muhammed Ali, Napolyon’un ayrılmasından 15 yıl sonra Hicaz’ı Necd’e kadar başarıyla fethetti. Bunu Fransızlar liderliğindeki bir orduyla yaptı. Çünkü Napolyon’un yenilmiş Mısır askerlerini askere alma gibi dahiyane fikri vardı.  Ordusunda Cidde’ye ulaşmasını sağlayacak doktorlar, mimarlar ve mühendisler bulunuyordu. Hicaz’ı fetheden Mısır ordusu esas olarak Fransız subaylardan oluşuyordu. Arap Yarımadası’ndaki ilk hastane, tıpkı ilk kışla ve ilk eczane gibi bir Fransız tarafından inşa edildi.

Muhammed Ali’nin yeğeni olan Mısır ordusunun beceriksiz Komutanı Fransız yaveri Ahmed Bacha bile, İngiliz ve Osmanlı imparatorluklarının Mısır askerlerinin Hicaz’dan çekilmesini talep etmesinden üç yıl önce Cidde’nin fiili Valisi oldu. Bacha Asir’i fethedemedi ve Mekke’ye geri çekilmek zorunda kaldı” dedi.

Mısır, Hicaz’ı 1813’ten 1840’a kadar yönetirken, Fransızların Cidde ile ilişkisi devam etti.

Blin, “Bu, Fransız veya Suudi halkı arasında çok az bilinen bir hikaye, çünkü birçoğu Suudi Arabistan’ın bir Anglo-Sakson koruyucusu olduğunu düşünüyor. Ancak hem gerçek hem de metinlerde yazılanlara göre Fransızların Cidde ile diğer ülkelerden daha fazla ilişkisi vardı” dedi.

Blin, kitabına verdiği isim için “Cidde, Suudi Arabistan’a giriş kapısı” olduğunu düşündüğü için seçtiğini belirtiyor.

Blin sözlerini: “Cidde’nin içinden Fransızlar tüm bölgeyi keşfettiler. Irak veya Suriye üzerinden birkaç kez kaşif gönderen İngilizlerin aksine, ülkenin içine girmediler. Fransızlar kendilerini Kızıldeniz ve kıyı şeridiyle sınırladılar” ifadeleriyle tamamladı.

Arab News