Suudi Arabistan’da arkeolojik keşif: 11 bin yıllık sütunlar rasathaneydi

Suudi Arabistan’da yapılan bir araştırma, Ülkenin kuzey batısında antik medeniyetlerden kalan 11 bin yıllık taş sütunların, geç taş çağında (milattan dört bin yıl önce) astronomik gözlemlerin yapıldığı bir rasathane ve şifahane olarak kullanıldığını ortaya çıkarttı. Taş sütunların ileri bir mimari mühendisliği ve gelişmiş bir zihin gücünü yansıttığı belirtildi.

Kral Suud Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Munire Ali el-Muşavvah, yaptığı son araştırmada, Suudi Arabistan’daki 21 taş sütun alanının özelliklerini ve bu bölgelerdeki kaya sütunları üzerinde bulunan kaya resimleri ve işaretlerinin kültürel anlamlarının izlerini takip etti ve yaptığı araştırmanın sonucunda, astronomik işaretlerin yanı sıra inançla ilgili sembollere, hastane ve hasta tedavisi gibi bir takım izlere ulaştı.

Araştırmacı, Suudi Arabistan’ın kuzeyindeki Cevf bölgesinde bulunan Recacil mevkiinin, İngiltere’deki Stonehenge, Mısır’daki Nabta, Endonezya, Fransa, İngiltere, ABD ve Avustralya’daki gibi dünyadaki benzersiz ve nadir astronomik arkeolojik alanlarının arasında bulunduğunu sözlerine ekledi.

Muşavvah, dünyadaki bütün taş sütunlu alanların ortak bir özellikle yani 180 derecelik bir açıyla, güney-kuzey doğrultusunda oluşturulduklarını ve Küçük Ayı takımyıldızında bulunan Oğlak yıldızı boyunca uzandığını ve ayrıca çoğunun MÖ 9 bine kadar uzandığını” belirtti.

Muşavvah, Cevf’teki Recacil bölgesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’daki diğer muadillerinin örneğinde kurulduğuna değinerek, Recacil bölgesinin site düzeninin dakik bir mühendisliğin ve taş sütunların düzeninin tarih öncesi çağlarda ulaşılan medeni ilerlemenin daha net bir resmini verdiğini vurguladı.

Muşavvah ayrıca, Avrupalı araştırmacıların bu tür arkeolojik kalıntıların görmezden gelmesi mümkün olmayan dakik astronomik hesaplamaların varlığına işaret ettiğini belirtti. Zira bu yapıların özellikle birçoğunun tohum ekimi için tarlaları hazırlamaktan başlayarak hasat aşamasıyla biten tarımsal faaliyetlerle tanımlanan tarım devrimi çağına ait olduğuna işaret ettiğine, dolayısıyla mevsimler ve bitkilerle yakından ilişkili olduğuna işaret etti. Bu yapılarda o aşamaya kadar uzanan astronomik faaliyetlerin izlerini görmenin şaşırtıcı olmayacağını belirtti.

Munire el-Muvaşşah, yaptığı çalışmada Recacil sahasındaki astronomiyle ilgili arkeolojik kanıtlar ve bulgular arasında, güneş işaretine benzer şekilde taş sütunlardan yapılmış taş daire örnekleri ve tarih öncesi rasathane modelleri sundu. Araştırmacı ayrıca, rasat yapan kişinin ufku görmesi ve ayakta duruşunun konumunu belirlemesi için yeterli alan verilmişse, bir dağın eteğindeki en yüksek nokta veya iki eğim arasındaki en düşün nokta gibi gözlem yapan kişinin ekseni boyunca açık işaretlerin bulunduğuna, bu noktaların kalibrasyon noktaları olarak işlev görebileceğine, bu sayede herhangi bir gök cisminin doğuşu ve batışının dakik bir hassasiyetler belirlenebileceğine işaret ederek, bu durumun Hicri ayları takip etmek için hala kullanılmakta olan Taif taş sütunlarının yerlerinde görülebileceğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Suudi arkeologlardan edindiği bilgiye göre Cevf bölgesindeki Recacil sütunları arkeolojik alanı, Recacil adı verilen 50 taş sütun grubundan ve sayıları üç ila yedi arasında değişen kumtaşından oyulmuş bir dizi taş sütundan meydana geliyor.  Dikili sütunlardan bazılarının yüksekliği 3 metre uzunluğa ve 60 cm kalınlığa ulaşıyor.

Şarkul Avsat