Ramazan’ın başlamasına sayılı günler kaldı ve tüm dünyada pek çok Müslüman oruç tutmanın su kaybına bağlı olarak KOVID-19’a yakalanma riskini artırıp artırmadığını merak ediyor.
Yeni koronavirüs küresel olarak yayılıyor ve insanlar evlerinde kendilerini tecrit ediyorlar ve evlerine gerekli malzemeleri depoluyorlar, peki bu oruç tutmak için doğru bir zaman mı? Oruç tutmak bağışıklık sistemini istemeden zayıflatmaz mı? Oruç tutmak vücudun susuz kalmasına yol açmaz mı? Bunlar, insanlık tarihinde böylesi bir kargaşa döneminde tüm dünyadaki pek çok Müslüman’ın ve Müslüman olmayan kişinin sorduğu sorulardan bazıları.
SAĞLIK UZMANLARI NE DEDİ?
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve sağlık uzmanları tarafından verilen tavsiyelere göre insanların bol bol su içmesi, özellikle ılık su ile gargara yapmaları, boğazı ve nefes borusunu nemli tutmak için sıvı almaları öneriliyor.
Sağlık uzmanları su içmenin, vücuttaki su kaybını önleyeceğini fakat yeni koronavirüse yakalanmaktan korumayacağını söylüyorlar.
Doktorlar evde uydurulan tavsiyelere ve virüs önleme konusunda online sitelerden ve sosyal medya kullanıcılarından yayılan bilgilere karşı uyarıyorlar. Vanderbilt Üniversitesi’nde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı olan Dr. William Schaffner, hastayken sıvı almaya devam etmenin sağlık çalışanları tarafından verilen tipik bir tavsiye olduğunu, fazla su içmenin kimseyi virüsten korumayacağını belirterek “Sağlıklı olan herkese ve hasta olanlara sıvı almalarını ve mukoz membranlarını nemli tutmaları tavsiyesini veriyoruz Bu kişinin daha iyi hissetmesini sağlar; fakat komplikasyona karşı doğrudan koruduğuna dair açık bir gösterge yoktur” dedi.
SU İÇMENİN ÖNEMİ
Gün boyunca en az 2 litre su içmek gerektiğini okumuş ya da duymuşsunuzdur.
Şimdi, KOVID – 19 küresel salgını sırasında vücudumuza su almak daha da zorunlu hale gelmiş durumda.
Neden? İnsan vücudunun yüzde 70’i sudur ve hücrelere kan dolaşımı yoluyla oksijen ve eser elementleri taşımak için kullanılır. Ayrıca ister atık ister patojen olsun vücuda düşman maddeleri uzaklaştırmak için de kullanılır.
Vücudumuz susuz kaldığında ya da su eksikliği çektiğinde hücreler büyük bir baskı altına girerler. Kemik hücreleri gibi hücreler küçülmeye başlar, çünkü içerdikleri su kan dolaşımı tarafından ödünç alınır. İşler tuhaf ve cansız bir hal almaya başlar. Patojenler de dâhil olmak üzere atık maddeler birikmeye başlar. Susadığımızda su içeriz, ama bu durumda çoktan vakit geçmiş olur. Eğer hıçkırık tuttuysa bu kötüye işarettir.
Fakat birdenbire aşırı miktarda su içmeyin, bu kontrollü bir şekilde olmalıdır. Aniden çok miktarda su içmek de başka sorunlara yol açabilir. Gün boyunca susuz kalmamamız gerekir. Çünkü vücudun aşırı derecede susuz kalması stres hormonu kortizol salgılanmasına yol açar, bu da tükürüğün kıvamlı olmasını sağlayan immünoglobülinlerin azalmasına yol açar, bu da işgalci düşman patojenlere tepki verecek olan ön cephedeki immünolojik savunmayı etkiler. Bu Korey Stringer Enstitüsü ve ABD Connecticut Üniversitesi tarafından maratoncular üstünde yapılan bir araştırmaya dayanmaktadır.
Başka bir çalışmada, susuz kalmanın, beklendiği gibi vücudun bağışıklık sisteminin ayrılmaz bir parçası olan kan ve lenfatik sıvıların genel hacmini azalttığı gözlemlenmiştir. Tepki vermedeki bu bozulma, hastalığa yol açacaktır.
PEKİ NASIL BİR ADIM ÖNE GEÇERİZ?
İskoçya Ulusal Sağlık Bilgilendirme Servisi’nin verdiği bilgilere göre, susuz kalmanın erken uyarı belirtilerine dikkat etmek gerekir:
*Susuzluk hissi, hafif bile olsa; Sersemlik
*Ağız kuruluğu
*Yorgunluk
*Koyu renkli, ağır kokulu idrar (açık, saman rengi idrar idealdir)
*Her zamankinden daha az idrara çıkma (Normalde günde 4 kez ve daha fazla idrar çıkmak gerekir)
*Doğal olmayan açlık duygusu hissetmek bile susuz kalma göstergesi olabilir, çünkü ihtiyacımız olan sıvı miktarının yüzde seksenini besinlerden alırız.
Buna ek olarak yayınlanan bir makalede “Sağlıklı su seviyesi mukus dokularının nemli kalmasını sağlayarak burnunuzu rahatlatır, öksürürken, hapşırırken ve hatta nefes alıp verirken tahriş olmayı azaltmaya yardım eder” denmektedir.
Yani: Su için, sağlıklı kalın, güvende kalın.
BİLİM NE DİYOR?
Son araştırmalar oruç tutmanın sağlıklı ve uzun yaşamın sırrı olduğunu gösteriyor. İngiltere’de bulunan Ulusal Yaşlanma Enstitüsü insanlarda ve hayvanlarda on yıllarca sürdürülen araştırmaların, aralıklı orucun yararını gösterdiğini açıklamıştır.
Enstitü tarafından yürütülen ve hayvanlarla yapılan yüzlerce çalışma ve insanlarla yapılan klinik deneylerin sonuçlarının yer aldığı, New England Tıp Dergisi’nde yayınlanan araştırmada, aralıklı orucun sağlık durumunda iyileşmeye götürdüğü, obezite, diyabet, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve nörolojik rahatsızlıkların iyileşmesinde önemli bir etkisi olduğu gösterilmiştir.
İncelemede, aralıklı orucun sağladığı yararın uzun dönemde örneğin yıllarca uygulandığında da faydalı olup olmayacağı ya da sürdürülür olup olmadığı konusunda daha fazla araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Bir Horizon Belgeseli olan “Ye, Oruç Tut ve Uzun Yaşa” adlı yapımda Dr. Michael Mosley kendisine gerçekten iddialı bir hedef koyarak daha uzun yaşamak, daha genç kalmak ve kilo vermek için pazarlık yapıyor ve kadim oruç tutma fikrinin arkasındaki güçlü yeni bilimi keşfediyor. Mosley oruç tutmanın yaşam değiştiren sonuçlarını kendi üstünde deniyor. Mosley, bu yolculuğunda iyi bir sağlık ve uzun yaşamın sırlarını keşfediyor. Ayrıca “aralıklı oruç” denen şeyi keşfediyor. Çok ilginç olan başka bir şey de oruç tutmanın beyin yaşlanması üzerindeki etkisi. Fareler üzerinde yapılan deneylerde de aralıklı oruç ile insanların beyin hastalıklarını azaltma yönünde bir şansları olabileceği ileri sürülüyor.
İSLAM DİNİ NE DİYOR?
Dubai İslami İlişkiler ve Hayır İşleri Baş Müftüsü Dr. Ali Ahmad Masha’el “Oruç, İslam’ın dördüncü kaidesidir. İlaç kullanmak ve sağlık durumundaki sorunlar dışında hiçbir mazeret oruç tutmamak için bir mazeret oluşturamaz” diyor.
Kur’an-ı Kerim’de belirtilen hastalık ve yolculuk durumları gibi yasal gerekçeler oruç tutmamak için bir özür oluşturmaktadır.
‘’Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı” (Bakara Suresi, 183).
“İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız -bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır” (Bakara Suresi, 184).
Dr. Masha’el “Her Müslüman’ın görevi olan İslam’ın kaideleri, oruç da dahil olmak üzere hiç bir nedenle başka bir şeye tercih edilemez. Hasta olma korkusu bir Müslüman’ın oruç tutmaması için mazeret değildir. İslam sağlık durumları oruç tutmalarına imkan vermeyen hasta insanlara izin verir ve oruç tutmanın yararlarını bilen, hayatlarını tehlikeye atabileceği için oruç tutmama izni verebilecek olan Müslüman doktorları tarafından onlara tavsiye verilir’’ açıklamasını yapıyor.
İslam, oruç tutmak hayatlarını tehlikeye atacak ya da sağlıklarına zarar verecekse hastaların oruç tutmamasına izin verir. Müftü, “Hasta kişi doktorun görüşleri doğrultusunda, hastalığı kötüye gidecek ya da vücudunun belli bir bölümü zarar görecek ya da iyileşmesi yavaşlayacak diye korkuyorsa oruç tutmama seçeneği vardır”. Hasta kişi çok hastaysa, oruç tutmamasına izin verilebilir. Fakat sağlıklı bir kişi hasta olma korkusu çekiyor ya da yorgunluk ve zorluklardan korkuyorsa orucunu bozmasına izin verilmez” diyor.
Masha’el, orucun beden ve vücut için bir düşünme ve arınma olduğunu belirtiyor. Oruç, aynı zamanda insan sağlığı için yararlıdır ve modern tıp ve bilimsel çalışmalar bunu kanıtlıyor. Masha’el, “Yeni yapılan bilimsel araştırmalara göre oruç tutmanın sağlık üzerinde yararlı etkileri bulunmuştur” dedi.
KOVID-19 bulaşmış olan hastalar için Dr. Masha’el “Koronaviüs bulaşmış kişilerin sağlık durumu kötü ise doktor tarafından, su içmesi ve ilaç alması için oruç tutmaması tavsiye edildiyse bu kişilere oruç tutmamaları için izin verilebilir” diyor.
EL EZHER, DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NE SORDU VE FETVAYI VERDİ
Müslüman dünyasının en üstün Sünnî İslam Kuruluşu olan El Ezher Üniversitesi, Müslümanların bu yıl oruç tutması gerektiği ve oruç tutmanın koronavirüse yakalanma riskini artırma olasılığı olmadığını belirten bir açıklama yayımladı.
El Ezher bildirisinde “Koronavirüs salgınına dayanarak Ramazan’da oruç tutmamaya izin verilemez ve oruç tutmak bir görevdir ve Müslümanlar için bir zorunluluktur” denildi.
El Ezher’in Fetvası Dünya Sağlık Örgütü’nden aldığı, su içmek ve suyla gargara yapmanın KOVID-19 virüsüne yakalanmaktan kişiyi korumadığını bildiren açıklamasına dayanarak yapıldı.
El Ezher’in açıklamasında ayrıca “Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, su içmenin ya da su ile gargara yapmanın koronavirüs ile enfekte olmaktan insanları koruyup korumayacağını sormuştuk. Cevap: İnsan vücudunu nemli tutmak için su önemli olsa da virüse karşı korumamaktadır ve su ile gargaranın da bir kişiyi virüse yakalanmaktan koruyabileceği kanıtlanmış değildir” ifadesi yer alıyor.
Gulf News