Tarihteki ilk biyolojik saldırı Anadolu’da Hititler döneminde oldu

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19), salgınların ülkelerde kimi zaman savaşlardan ve doğal afetlerden bile daha fazla zarara yol açabileceğini gösterdi.

Özellikle Çin ve ABD’de kimi çevreler yaşanan salgının nedeniyle ilgili birbirlerine suçlamalar yöneltiyor.

İki tarafta yaşanan salgının diğer tarafın biyolojik saldırısı olabileceğini iddia eden söylemlerde bulunsa da bunu kanıtlayabilecek delili ortaya koyabilmiş değil.

İran Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Sağlık Dairesi Başkanı Tuğgeneral Hasan Aragizade da aynı iddiada bulunarak ülkede Kovid-19’un yayılmasının biyolojik bir savaşın parçası olup olmadığının araştırıldığını söyledi.

Koronavirüsün biyolojik bir saldırı olabileceği iddiası şimdilik bir komplo teorisi olsa da biyolojik saldırıların kendisi gerçeğin kendisi.

Independent Türkçe’nin haberine göre, biyolojik saldırılar üzerine çalışan Adli Bilimciler Derneği Adli Veteriner Hekimlik Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Gültekin Yıldız, tarihte bilinen ilk biyolojik saldırının M.Ö.1500 yılında Anadolu’da düzenlendiğini belirterek, “Biyolojik silah kullanma niyetinin belgelenmiş en eski vakası, tularemi kurbanlarının düşman topraklarına sürülüp salgına yol açtığı M.Ö 1500-1200 Hitit metinlerinde kaydedilmiştir” dedi.

Peki tarihte biyolojik saldırıların kullanıldığı diğer olaylar hangileriydi? Yıldız’ın verdiği bilgiye tarihte bilinen biyolojik ve kimyasal saldırılardan bazıları şunlar:

“M.Ö 600: Solon Krissa kuşatması sırasında müshil bitki Karaca otu kullandı”

M.S 1155: İmparator Barbarossa İtalya’nın Tortona kentindeki su kuyularını zehirledi.

1346: Savaşta veba kurbanlarının Kırım Yarımadası Kefe şehir surları üzerinde mancınıkla şehre atılışı.

1495: İspanyol şarabı cüzzamlı hastaların kanıyla karıştırılarak Napoli, İtalya’daki Fransız düşmanlarına satılıyor.

1675: Alman ve Fransız kuvvetleri “zehir kurşunlarını” kullanmama konusunda anlaştılar.

1710: Rus birlikleri veba kurbanlarının insan bedenlerini İsveç şehirlerine fırlattı.

1763: İngilizler çiçek hastalarından battaniyeleri Yerli Amerikalılara dağıttı.

1797: Napolyon sıtmanın yayılmasını artırmak için İtalya’nın Mantua çevresindeki ovaları sular altında bıraktı.

1863: Konfederasyonu destekleme amacıyla ABD İç Savaşı sırasında Sarı humma ve çiçek bulaştırılmış elbiseler Birlik kuvvetlerine satıldı.

Birinci Dünya Savaşı: Alman ve Fransız ajanlar bez ve şarbon kullandı.

II Dünya Savaşı: Japonya veba, şarbon ve diğer hastalıkları kullanır; diğer bazı ülkeler biyolojik silah programları deniyor ve geliştiriyor.

1980-1988: Irak, İran Körfezi Savaşı sırasında İran ve Irak içindeki etnik gruplara karşı hardal gazı, sarin ve tabun kullandı.

1995 : Aum Shinrikyo Tokyo metro sisteminde sarin gazı kullanıyor.

“Türkiye acil eylem planı oluşturmalı”

Veteriner Hekim Prof. Dr. Gültekin Yıldız, tarih boyunca hastalıkların kullanılarak düzenlenen birçok biyolojik saldırının olduğunu söyleyerek,  Türkiye’nin de bu konuda hazırlıklı olmasını önerdi.

Yıldız, “Peki ne yapılmalı?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:

“Bu nedenle biyolojik ajanların silah olarak kullanılmasına yönelik Türkiye’nin acilen bir mücadele içine girmesi, bir eylem planı oluşturması ve bu alanda dünyanın kabul gösterdiği meslek grubu olan veteriner hekimlerin yetiştiği fakültelerin eğitim kalitelerini arttırıcı tedbirleri alarak bu meslek mensuplarına ikinci bir alan oluşturup savunma projelerinde görev vermesi şarttır. İHA ve SİHA ile silah savunma sanayimizin geliştirilmesi ve desteklenmesi ne kadar önemli ise yeni dünya düzeninde olası virüslerle savaşta görev alacak veteriner hekimlik eğitiminin süratle yeniden kurgulanması çok önemlidir.”

İlk bakışta biyolojik saldırıyla veterinerlik fakültelerinin ne alakası var denebilir.  Yıldız bu sorunun cevabını da şöyle verdi:

“Viroloji Ana Bilim Dalı kürsüsünün olduğu fakülteler sadece Veteriner Fakülteleri’dir. Viroloji virüs bilimidir. Korona virüsüyle mücadelede ve Biyo Milli Güvenlik/Biyo Milli Emniyette veteriner hekimlere yeni bir yol açmalıyız. Bu fakültelerin savunma sanayimizin bir parçası gibi düşünerek yeniden yapılandırılması ve daha da güçlendirilmesi gerekiyor.”

“Terör örgütleri elde edebilir”

Biyofizikçi Steven Block’in biyolojik silahlar için “fakir adamın atom bombası” dediğini hatırlatan Yıldız, “Biyolojik silahların, terörist gruplara ve ‘haydut devletlere’ karşı koymak için uygun bir yol sunduğunu savunuyor” diyerek sözlerini şöyle devam ettirdi:

“Block’un yazdığı çoğu biyolojik savaş programı için tercih edilen ajan şarbon. Şarbon bakterileri son derece ölümcül sporlar üretir ve inhalasyon şarbonuna yol açabilir, genellikle ölümcül bir hastalıktır. Şarbon sporlarının üretimi kolaydır ve kuru ve doğrudan güneş ışığından uzak tutulursa 100 yıldan fazla yaşayabilirler. Uzun raf ömrü, onları yaygın bir aerosol sağlayabilen bir cihazda silahlandırmaya çok uygun kılar.”

“Çiçek hastalığı virüsünün donmuş stokları ABD ve Rusya tarafından korunuyor “

Biyofizikçi Block’un çiçek hastalığı konusunda da endişeleri olduğunu söyleyen Yıldız, sözlerini şöyle bir iddia ile tamamladı:

“Bu bulaşıcı ve tedavi edilemez hastalık ortadan kaldırıldığından bu yana 20 yıldan fazla zaman geçti. Hastalığın vahşi ortamda ortadan kaldırılmasına rağmen, çiçek hastalığı virüsünün donmuş stoklarının hala ABD ve Rusya hükümetleri tarafından korunduğuna dikkat çekmiştir. Şarbon, Ebola ve tifüs de dahil olmak üzere iki düzine geleneksel biyolojik ajanın yanı sıra teröristlerin şüphesiz bir kamuoyunda serbest bırakabileceği bilinmeyen sayıda genetik olarak tasarlanmış organizmada olabilir.”

Şarkul Avsat