Ana Maria Henao-Restrepo

​WHO yetkilisi: Henüz hiç bir ilacın etkili olduğu kanıtlanmadı

1918 yılında dünyayı saran ve o dönem dünya nüfusunun dörtte birinin yani 500 milyon insanın enfekte olduğu İspanyol gribinde kurban sayısı, dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı’nın kurbanlarından fazlaydı. Tıp, bu salgınla ilaç veya aşı ile mücadele edemedi. Salgının geçmesi için insanlar arasında kitle bağışıklık sisteminin sağlanması beklendi.

Ancak o dönemden bu yana meydana gelen muazzam bilimsel gelişmelere rağmen, büyük uluslararası araştırma merkezleri yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önünde karışıklık ve tereddüt halindeler. Dünyayı yakın tarihin en büyük sağlık krizi ve en ciddi ekonomik felaketinden kurtaracak bir aşı veya tedavi için henüz zaman belirlenmedi.

Geçtiğimiz yıl Çin’de patlak veren koronavirüs üzerinde doktorlar çalışmalarını sürdürürken, vaat edilen aşı ve tedavi çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

Şarku’l Avsat, Dünya Sağlık Örgütü ( WHO) Sağlık Acil Durum Programı görevlisi Ana Maria Henao-Restrepo ile iletişime geçerek, Kovid-19’a karşı tedavi ve aşı geliştirme konusunda uluslararası çabalardaki en son gelişmeler hakkında bilgi aldı.

Henao-Restrepo açıklamasında, “Uluslararası işbirliği, bu salgını tedavi etmek, yayılmasını ve yok edilmesini durdurmak için etkili çözümler bulmanın tek yoludur. Birçok belirsizliğin halen mevcut araştırmayı çevrelediği doğrudur, ancak birçok alanda istikrarlı bir şekilde ilerliyoruz. Örneğin, antivirallerin enfeksiyonun erken aşamalarında yararlı olduğu kesindir. Ancak, hangisinin en etkili olduğunu, özellikle inflamatuar evrenin yüksekliğinde henüz bilmiyoruz. Bazı durumlarda, birkaç ülkeden bağışıklık sistemini zayıflatan ilaçların bu aşamada en etkili olduğu konusunda bilgi aldığımızı fark ettik, ancak bunların hepsi zaman gerektirir çünkü klinik kanıtlar henüz yeterli değil” ifadelerini kullandı.

Restrepo, koronavirüs salgınının hızla yayılmasının, birçok merkezde uzun yıllardır devam eden temel laboratuvar araştırmalarına yeni bir hız kazandırdığını ve hastanalerde kritik araştırmaların yapıldığını aktardı. Görevli açıklamasında, “Doktorların yoğun bakım odalarında yaşadıkları stresin, onları daha önce denenmiş ilaçlarla tedavileri başka durumlarda uygulamalarına yönlendirdiğinin farkındayız. Ancak bu durumda yeterli kanıta sahip değil. Virüsün vücuda ve hücrelere nasıl girdiğini bilmek istiyoruz. Mesela niçin herhangi bir belirti göstermeyen vakalar var?” şeklinde konuştu.

Aşı geliştirme aşamasında ilerleme kaydedildiğini söyleyen görevli, “Solunum sisteminde hayati bir rol oynayan bazı enzimatik proteinlerin de virüs için vücuda girmek ve hücreleri yok etmek için bir mızrak ucu oluşturduğu ortaya çıkıyor. Nazal ve pulmoner hücrelerin, koronavirüs taşıyan kişilerde ortaya çıkan semptomları açıklayan proteinlerle zengin olduğu bilinmektedir. Virüs dokulardaki çok az sayıda hücreyi etkiler, bu da bazı hastaların ciddi semptomları olmadığını ve enfeksiyonu başkalarına aktarmaya devam ettiğini açıklar” dedi.

Hem bilimsel hem de politik çevrelerde yaygın tartışmalara yol açan ‘klorokin’ tedavisi ile ilgili sorulara ise Restrepo, “Bu ilaç sıtma tedavisinde yıllarca denendi. Dünya çapında ucuz ve bol miktarda mevcuttur ve onunla yapılan tedavinin olumlu sonuçlara yol açtığı çok az vaka var. Aldığımız raporlara göre, bu ilaç her durumda iyileşebilecek hastalar içindir. Bu nedenle, WHO yeterli klinik çalışmalara girmeden önce kullanımını öneremez, ancak kullanılmamasını savunamayız. Geçtiğimiz hafta Dünya Sağlık Örgütü, klorokin ve türevleri dahil olmak üzere koronavirüs tedavisi için klinik araştırmalar yapılması adına dayanışma programını başlattığını duyurdu” dedi.

Araştırmacıların bugün koronavirüs salgını için bilinen ilaçların tedavisinde karşılaştığı zorlukları açıklığa kavuşturan Restrepo, “Antiretroviral tedavinin, Ebola salgınının önemli yan etkileri olmadan kontrol edilmesinde etkili olduğunu biliyoruz, ancak bu durumda, faydaları hala çok sınırlı ve çoğu zaman belirsizdir. İnterferon proteinleri ile tedavinin, hepatit gibi viral enfeksiyonlara karşı bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde çok etkili olduğunu biliyoruz. Ancak bu yeni virüse karşı kullanımının tedaviye yardımcı olup olmadığı veya enfeksiyona katkıda bulunup bulunmadığı konusu net değildir. Yeni araştırmalar, bu tedavinin virüsün vücuda girmek için kullandığı proteinlerin üretimini hızlandırdığını, aynı zamanda doku hücrelerini güçlendirdiğini ve bağışıklıklarını arttırdığını göstermiştir” ifadelerini kullandı.

Şarkul Avsat