Koronavirüs laboratuvardan mı kaçtı?

Çin’in Wuhan kentinde bulunan ve Fransa işbirliği ile kurulan epidemiyoloji laboratuvarı, ABD Başkanı Donald Trump’ın salgını Çin’in çıkarttığı iddia etmesinin ardından gündemin odak noktası haline geldi. Trump yönetimi, aynı şehirde patlak veren Kovid-19 salgınının kaynağının Wuhan Epidemiyoloji Enstitüsü BSL-4 Laboratuvarı olduğunu ileri sürüyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, çoğu bilim insanı yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) bir hayvandan insana bulaşma olasılığının yüksek olduğu düşüncesinde; nitekim tüm veriler şehirde vahşi hayvanların canlı satıldığı bir pazara işaret ediyor.

Ancak bu pazardan yalnızca birkaç metre uzakta Epidemiyoloji Enstitüsünün bulunması, bu hassas tesislerden SARS-CoV-2 (Kovid-19) virüsünün sızdığı şüphelerini uyandırıyor. Bu konuda yayınlanan birkaç haberin ardından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bu hafta, henüz somut hiçbir şeye dayanmayan bu varsayımı incelemek üzere bir ‘soruşturma’ yapılacağından bahsetti.

Wuhan’daki Epidemiyoloji Enstitüsü hakkındaki bazı sorular şu şekilde:

The Washington Post’a göre, enstitüyü birkaç kez ziyaret eden ABD’nin Pekin Büyükelçiliği, 2018 yılında ABD yetkililerini buradaki yetersiz güvenlik önlemleri konusunda uyarmıştı. Laboratuvarda yarasaların neden olduğu koronavirüs üzerinde çalışmalar yapıldığı da görülüyordu.

ABD merkezli Fox News’in atıfta bulunduğu isimsiz kaynaklar, 2019’un Aralık ayında ilk defa Wuhan’da görüldüğü açıklanan yeni tip koronavirüsün bizzat bu laboratuvar çıkışlı olduğunu iddia etti. Şayet virüs Çinliler tarafından üretilmemişse ve doğal çıkışlıysa ‘sızıntının’ istemsiz bir şekilde, güvenilir olmayan önleyici tedbirler nedeniyle gerçekleşmiş olabileceğine değinildi.

Yüksek derece güvenliğe sahip bu enstitüdeki BSL-4 tipi (biyogüvenlik 4. seviye) üst düzey güvenlikli laboratuvarda Ebola gibi çok daha tehlikeli virüs aileleri bulunuyor.

Fransa’nın yardımıyla oluşturulan bu ultra hassas tesis, bulaşıcı hastalık durumunda hızlıca yanıt verilmesi için doğru araştırmaların yapılmasına olanak sağlıyor.

Yaklaşık 40 milyon Euro’ya mal olan ve Çin tarafından finanse edilen bu tesiste, araştırmacılar tam korumalı bir şekilde çalışıyor. Diğer yandan, dünyada yarısı ABD’de olmak üzere en az 30 adet BSL-4 tipi laboratuvar bulunuyor.

Web sitesi içeriğine göre bu Epidemiyoloji Enstitüsü, bin 500 farklı örnekle Asya’daki en büyük virüs ailesi koleksiyonuna sahip.

ABD basını BSL-4’ten bahsetse de, yeni tip koronavirüs ile ilgili olanlar gibi daha az tehlikeli çalışmalar, genellikle enstitünün de sahip olduğu bir laboratuvar türü olan BSL-3 laboratuvarlarında yapılıyor.

Söz konusu enstitünün yetkilileri, AFP’nin sorularını cevaplamayı reddediyor. Dolayısıyla, salgın öncesinde bu laboratuvarda korona tipi virüsler üzerine çalışıldığına dair resmi bir onay ya da bunu kesin kılan herhangi bir husus bulunmuyor.

Washington Post ve Fox News’in kimliği açıklanmayan kaynakları, virüsün kazara sızdığı olasılığından şüpheleniyor. Fox News’te salgının arkasındaki ilk vakanın, enstitü çalışanı olduğu, burada kaptığı virüsü daha sonra Wuhan’daki başka noktalarda aktarmış olabileceğine değiniliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, “bu varsayımın giderek daha fazla yayıldığını” şuanda Washington tarafından “çok derinlemesine bir çalışmanın” yürütüldüğünü açıkladı.

Pompeo ise Cuma günü yayınlanan bir röportajda, salgın Çin’de yayılmaya başladığı vakit “yerel yetkililerin salgının kaynağının Epidemiyoloji Enstitüsünün olup olmadığını sorguladığını” belirtti. Aynı zamanda “Dünyanın dört bir yanından bilim insanlarının orada neler olduğunu öğrenmek için bu laboratuvara gitmelerine izin vermediklerini biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Son aylarda internette de bu laboratuvarı suçlayıcı birkaç komplo teorisi dolaşıyor.

Şubat ayında bu ilk söylentileri yalanlayan bir açıklama yayınlayan enstitü, 30 Aralık itibariyle Wuhan’da yayılan ve bilinmeyen bir virüsün örneklerini aldığını açıkladı. Daha sonra bu virüsün SARS-CoV-2 olarak tanımlandığı, 2 Ocak’ta gen diziliminin parçalandığı, bu bilgilerin Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) iletildiği bildirildi. WHO da gen dizilimini Çin’den 11 Ocak’ta aldığını doğruladı.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, Cuma günü yaptığı açıklamada, ABD’nin enstitüyü hedef alan suçlamalarını reddetti.

Birçok araştırmacı, yeni tip koronavirüsün hiç şüphesiz yarasa kaynaklı olduğuna, ancak insana başka bir konakçı yoluyla ulaştığına inanıyor.

Çinli bilim insanları, bu konakçı hayvanın bir pangolin olduğunu düşünüyor. Memeli küçük bir hayvan olan pangolinlerin nesli, vücutlarındaki pulların sömürülmesi nedeniyle tükenmek üzere.

Bazı Çinli araştırmacıların yüksek tirajlı dergilerde yayınlanan çalışmaları ise ilk koronavirüs hastasının Wuhan’daki vahşi hayvan pazarını ziyaret etmediğine değiniyor.

King’s College London’da biyogüvenlik araştırmacısı Filippa Lentzos, AFP’ye yaptığı açıklamada “Salgının kaynağı soru işareti olarak kalmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. Hiçbir şeyin virüsün laboratuvardan sızdığını desteklemediğini söyleyen Lentzos, kaynağın vahşi hayvan pazarı olduğuna dair de gerçek hiçbir kanıtın olmadığını belirtti.

Şarkul Avsat