Seviye 4 Vuhan laboratuvarının havadan görüntüsü

Şarku’l Avsat, Kovid-19’u yaymakla suçlanan laboratuvarın hikayesini araştırdı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen perşembe günü İngiltere merkezli ‘Financial Times’ gazetesine yaptığı açıklamada, Çin’e karşı eleştirilerde ve koronavirüs (Kovid-19) kriziyle mücadelesine dair belirsiz açıklamalarda bulundu. Macron’un ifadeleri, ABD’li ve İngiliz yetkililerin Çinli liderlere yönelik eleştirileri düzeyinde değildi. Ancak dolaylı olarak bazı eleştiriler dile getiren Fransa Cumhurbaşkanı, “Açıkçası Çin’de bilmediğimiz şeyler oldu” diyerek, Pekin’in Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve diğer ülkelerle olan ilişkilerinde şeffaf olmadığına dikkati çekti.

Açıklama, ‘salgının, Pekin’in aktardığına göre Vuhan’da bir canlı hayvan pazarından yayıldığı’ iddiasına dair şüphelerin oluşması ve salgının, virüsler konusunda uzmanlaşmış P4 kodlu bir biyolojik laboratuvardan ‘yayıldığı’ sızıntıları sonrasında geldi. Söz konusu laboratuvar, hayvan pazarından sadece birkaç yüz metre uzaklıkta ve aynı şehirde bulunuyor. Uzmanlar, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) bahsi geçen Çin laboratuvarında ‘üretildiğini’ belirten Nobel Tıp Ödüllü Fransız profesörün ifadelerine de şüpheyle yaklaşsa da iddiaya ilişkin araştırmalar devam ediyor. İddiaya göre Kovid-19’u inceleyen laboratuvar uzmanlarının istenmeyen bir kazaya yol açıp açmadığı incelenirken, sürece CIA de dahil oldu. Çin makamlarının WHO’nun bu olayı soruşturmasını engellemesi ve yürütülen çeşitli soruşturma sonuçlarını da yayınlamaması şüpheleri daha da artırdı.

Bunlar bilinen durumlar. Ancak birçok insanın bilmediği şey ise P4 laboratuvarının, bir Fransız endüstrisi olduğu ve Paris ile Pekin arasındaki işbirliğinin bir sonucu olarak kurulduğudur. Bu hikaye, anlatılmayı hak ediyor. 2004 yılında Jacques Chirac, Fransa Cumhurbaşkanı iken, Hu Cintao da Çin’de Devlet Başkanı olarak görev yapıyordu. Bir yıl önce Çin, solunum sistemini etkileyen SARS salgınına yakalanmış ve bu ülkeden bir salgın başlamıştı. Le Figaro gazetesinin geçen pazartesi günü yayınladığı habere göre kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Paris’te o dönemde ‘Çine yardım etme, ortaya çıkan virüsler üzerinde onunla birlikte çalışma, Çinli uzmanların bu virüslerle tek başlarına ve gözetimsiz bir şekilde uğraşmalarına izin vermeden gerekli ekipmanları kullanarak iyi ve güvenli koşullarda bu hususta araştırma ve testler yapılmasını sağlama’ çerçevesinde bir yaklaşımın mevcut olduğunu belirtti. Zira bu virüslerin, yeni olmaları dolayısıyla tıpkı bugünkü Kovid-19 gibi aşıları ve ilaçları bulunmuyordu.

Bu açıdan gözlemciler, sorumluluğun aynı zamanda Fransa’ya da ait olduğu görüşünde. Fransa merkezli ‘Radio France’ radyosu tarafından yürütülen bir soruşturma, Çin’e son derece hassas bir laboratuvar tedarik etme projesinin, Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Başbakan Jean-Pierre Raffarin ve dönemin Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de dahil, bir tıp birimi tarafından sağlanan desteğe rağmen Paris’te oy birliğine sahip olmadığını ortaya koydu. Bilimsel araştırma topluluğunun yanı sıra Savunma, Dışişleri Bakanlıkları ve Ulusal Güvenlik Genel Sekreterliği’nde biyolojik silahların yayılmasını önleme uzmanlarından muhalifler ortaya çıktı. Birincil endişe, dünyada çok az olan gelişmiş bir laboratuvarın biyolojik bir silah cephanesi geliştirmek için kullanılacağı yönündeydi. Nükleer veya kimyasal tesislerin aksine, bu tür silahlara karşı dünyada bir kontrol sistemi mevcut değil. Le Figaro’ya göre proje kapsamında çalışan bir personel, “Bu tür bir laboratuvarın, nükleer malzeme inceleme tesisine benzediğini unutmamalıyız. Adeta atomik-bakteriyolojik bir bomba gibi” ifadelerini kullandı. Kaynak, “Ebola virüsü, SARS ve diğerleri gibi en tehlikeli virüslerle, güvenlik tedbirleriyle, güvenliğin korunmasıyla uğraşır. Kesinlikle saygı duyulması gereken enfeksiyon veya sızıntılardan kaçınılması gerekli” dedi.

İç muhalefete göre yürütme makamları, projeye devam etme kararı verdi. Projeyi denetlemekle de Fransa’da ilaç üretiminde en önemli oyunculardan biri olan iş adamı Alain Mérieux ve Çinli meslektaşı Dr. Chen Zhou görevlendirildi. Bir yıl önce Fransa, yaklaşık 10 bin kişiyi öldüren SARS salgınının patlak vermesi sonrasında Çin’e doğrudan daha az gelişmiş bir P3 laboratuvarı sağlamıştı. Fransızlar Çin’in işbirliği düzeyinin zayıf olmasından şikayetçiydi. Zira birçok ilaç üretme şirketinden birçok ürünü aktaran Paris, tam bir ortaklık arıyordu. Çinli uzmanların P3 laboratuvarını kullanma, Fransa kontrolünün dışına çıkma ve şeffaflıktan uzaklaşma arzularını yansıtan belgeler ortaya koyuldu.

Laboratuvarın kurulmasına ilişkin onay, 2004 yılında verildi. Ancak uygulama süreci uzun bir süre devam ederek, işler ve ekipmanlar 2015 yılının başlarında tamamlandı. Laboratuvarın açılışı ve faaliyete başlatılması ise Cumhurbaşkanı Macron’un Çin’e ilk ziyaretini gerçekleştirdiği Ocak 2018’de oldu. Böylece Çin, daha önce bilinmeyen Kovid-19 salgını da dahil olmak üzere, yeni salgınlar ve virüsler konusunda uzmanlaşmış çok gelişmiş bir laboratuvara sahip olmuş oldu. Ancak Fransızların şikayeti, son bulmamıştı. Çin tarafı, iki taraf arasındaki anlaşmayı ihlal ederek faaliyetleri kendi yetkisinde toplamakta ısrar etti. Le Figaro’ya göre projede yer alan bir uzman, Paris’in, son onayı vermeden önce ayak sürçtüğüne, Çin ile görüşülmekte olan nükleer atık arıtma tesisinin kurulma ve Airbus uçakları satma projeleri de dahil olmak üzere başka büyük projelere yoğunlaştığına dikkati çekti. Uzman ayrıca, “Fransa’nın orta düzeyde bir güç olduğunu, ABD’nin aksine Çin’in ekonomik baskılarını veya yaptırımlarını gerektirecek bir projenin çalışmasını durduramayacağını bilmemiz gerekiyor” dedi.

Söz konusu uzmana göre Çinliler, Fransa’nın teknolojilerine sahip olmayı ve şantaja başvurmayı amaçlıyor. Bir diplomat ise, Fransa’nın ‘naif’ davrandığını ifade ederek, “Onlar kağıda güvenirken bu, Çinliler açısından safça bir güven sayılabilir” dedi.

Aynı şekilde son günlerde gerçekleştirilen çok sayıda soruşturmaya göre Çin tarafının temel anlaşma şartlarına uymadığı ortaya çıktı. Sonuç olarak Çinli meslektaşlarıyla birlikte 5 yıl boyunca Vuhan laboratuvarında çalışmış olması gereken 50 Fransız uzmanın hiçbiri, Çin’e gitmedi. Nihayetinde Çinliler, kontrol veya hesap verebilirlik olmadan dünyanın en yeni laboratuvarına sahip oldular. The Washington Post tarafından yakın zamanda ifşa edilen verilere göre ABD’li diplomatlar, 2018 yılından bu yana laboratuvarda gerekli güvenlik önlemlerinin bulunmadığını belirtiyor ve ABD’li yetkilileri bu konuya dair uyarıyor.

O halde bu bilgiler, salgının kaynağını da ortaya çıkarabilir mi? Salgın, modern laboratuvardan mı yoksa hayvan pazarından mı yayıldı? İleri sürülen komplo teorilerine girmeden, virüsün ‘sızıntısı’ hususundaki mevcut şüpheler, ihmal ve hataların varlığı üzerine yoğunlaştı. Bu şüpheler ise ancak tarafsız ve şeffaf bir soruşturma ile yok edilebilir. Bu durum da Çin işbirliği yapmadığı sürece ve laboratuvarını WHO uzmanlarına ve tarafsız bir kuruma açmayı kabul etmediği sürece gerçekleşmeyecek.

Şarkul Avsat