Suudi Arabistan hakkındaki herşey

Suudi Arabistan’ı birde bizden dinleyin…

Kültür ve Sanat

İslamî mirası, eski ticaret merkezi olarak tarihsel rolü ve Bedevî gelenekleri ile Suudi Arabistan kültürü, zengin bir kültürdür.

Suudi Arabistan toplumu geçtiğimiz birkaç on yıl içinde çok büyük bir ilerleme gösterdi. Suudi Arabistan halkı değerlerini, geleneklerini, göreneklerini, misafirperverliklerini, hatta giyim tarzlarını aldı ve bunları moden dünyaya uyarladı.

Dünyanın Kavşak Noktası

Kadim ve önemli ticaret yollarının merkezinde bulunan Arap halkı, pek çok farklı uygarlık sayesinde zenginleşmiştir. M.Ö. 3 binli yıllara kadar uzanan dönemden beri Arap tacirler güney Asya’ya, Akdeniz’e ve Mısır’a kadar ulaşan ticaret ağının bir parçası oldular. Bir yanda Hindistan ve Uzakdoğu diğer tarafta Bizans ve Akdeniz ülkelerinin olduğu bir hat üzerinde çalıştılar.

M.S 7. yüzyılda İslâm’ın başlangıcı ile bölgenin kültürü yeniden belirlendi. Arap yarımadasında, doğuşunun birinci yüzyılında, İslâm, batıda Atlas Okyanusu’na ve doğuda Hindistan ve Çin’e kadar yayılmıştı. İslam’ın “Altın Çağı” olarak bilinen, kültür, bilim, felsefe ve sanatın öğrenildiği dinamik ve büyük bir dönemi başlattı.

Son 14 yüzyıldır, tüm dünyadan Müslüman hacılar Mekke ve Medine’deki kutsal yerleri ziyaret etmek için geliyor ve bölgenin kültürünü  zenginleştiriyorlar. Hacılar Afrika’dan fildişi, Doğu’dan halı getirir ve bölgedeki yerli ürünleri de memleketlerine götürürlerdi.

1932 yılında Suudi Arabistan Krallığı kurulduğunda Kral Abdülaziz Bin Abdülrahman kendisini Arap gelenek ve kültürünü korumaya adadı, oğulları ve ardından yerine geçenler de aynısını yapmaya devam ettiler.

Araplar ve İslâm Geleneği

Arapların küçük yaşta ailelerinden gördüğü ve okulda öğrendiği Arap geleneklerinin kökeni, İslam öğretisine ve Arap geleneklerine dayanmaktadır.

Yılın en önemli dönemleri kutsal Ramazan ayı ve Hac zamanıdır ve millî tatiller bunları takip eder. Müslümanların gün doğumundan gün batımına kadar oruç tuttukları kutsal Ramazan Ayı, çocuklara hediyeler ve yeni giysilerin alındığı, dost ve akrabaların ziyaret edildiği  Ramazan Bayramı ile zirvesine ulaşır.

Tüm dünyadan milyonlarca Müslüman hacının Mekke’ye geldiği hac dönemi ise yılın diğer önemli zamanıdır. Hac dönemi, Hz. İbrahim’in kendi oğlunu kurban etme isteğinin anısına her ailenin bir koyun kurban ettiği geleneksel  Kurban Bayramı ile sona erer.

Arap gelenekleri Suudi Arapların yaşamında da önemli bir rol oynar. Bu çok eski gelenekler bin yıldan uzun süredir şekillenmiştir ve son derece önemlidirler.  Her Suudi Arabistanlı ailenin yabancılara, dostlarına ve ailelerine gösterdiği cömertlik ve misafirperverlik bunun bir parçasıdır. Misafirperverliğin en sade ifadesi kahvedir ve sadece hazırlanış şekli bile karmaşık bir kültürel gelenektir ve çoğu zaman hurma ve tatlıyla birlikte küçük fincanlarda sunulur. Misafirleri karşılarken tütsü yakmak da misafirperverliği gösteren başka bir gelenek.

Arkeolojik Miras

Tarihi korumak Suudi Arabistan için son derece önemlidir. Suudi Krallığı’nda, tarihi binaları ve mahalleleri restore etmek de dahil olmak üzere mimari mirası korumak üzere pek çok restorasyon projesi uygulamaya konmuştur. Bu projeler, tarih öncesi ve tarihi bölgelerin kazılarını yapan, kataloglayan ve koruyan Suudi Arabistan Müzeler ve Eski Eserler Dairesi tarafından yürürlüğe konmuştur.  2003 yılında bu Daire Eğitim Bakanlığı bünyesinden, 2000 yılında kurulmuş olan Turizm Üst Komisyonu’na devredilmiştir.

Önemli arkeolojik çalışmalar Riyad’daki Kral Suud Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün de katılımları ile yürütülmektedir. Bu büyük restorasyon projelerinden biri de ilk Suudi Devleti’nin başkenti ve El Suud ailesinin ecdadının şehri olan Diriye’de yürütülmektedir. Fau, Medain Salih, Al-Ula, Teyma, Duma ve Darb Zübeyde ile Mekke Yolu da restorasyon projeleri içinde yer almaktadır.

İslâm’ın doğduğu yer olarak Suudi Arabistan, İslamî arkeolojik mirasın korunmasına özel bir önem vermektedir. Tüm Krallık’ta bulunan çok sayıda cami, titizlikle restore edilmiştir. Bunlar arasında Mekke’deki Ulu Cami ve Medine’deki Peygamber Cami ile Hz. Muhammed’in vefatından sonra ilk halifelerin inşa ettirdiği camiler yer almaktadır.

Suudi Arabistan hükümetinin, tarihi mahallelerin restorasyonu çalışması, kültürel mirası koruma konusunda kararlı olduğunun başka bir göstergesidir.  Restorasyon çalışmaları Riyad’daki eski Kasr Al-Hokm bölgesinde, ayrıca Cidde, Hail ve diğer Suudi şehirlerinin eski mahallelerinde gerçekleştirilmiştir. Bu restorasyon çalışması, 1902’de Masmak Kalesi’ni alınmasının Hicrî yüzüncü yılının kutlandığı  1999 kutlamaları sırasında sergilenmiştir.

Mimarî

Suudi Arabistan’ın yüzyıllar boyunca gelişmiş olan eşsiz bir mimarî mirası bulunmaktadır.

Tarihi bakımdan, Suudi Arabistan’da inşaat tasarımları ve malzemeleri, iklim, coğrafya ve kaynakların elverişliliği ile şekillenmiştir. Örneğin, merkeze yakın bölgelerde inşaatçılar, şekillendirilebilirliği, kolay bulunması ve yalıtım özelliği nedeniyle kerpiç kullanmayı tercih ederken, ülkenin batısındakiler taş ve kırmızı tuğlayı yaygın olarak seçmiş, Cidde’dekiler ise Kızıl Deniz’den buldukları mercanları kullanmıştır.

Çağdaş Suudi Arabistanlı mimarlar ilham almak için giderek daha çok geleneksel bina tasarımlarına ve İslamî konseptlere bakmaktadır. Ultra modern ile geleneksel olanın bu bileşimi geçmiş ile yenilikçi geleceğin birbirini beslediği bağı güçlendirmektedir.

Kral Suud Üniversitesi ve Kral Halid Uluslararası Havaalanı geleneksel İslamî tasarım ile modern yapıların kusursuz bileşimine çarpıcı örnekler olarak gösterilebilir.

Minarelerin Ruhanî Mimarisi

Minareler, Suudi Arabistan’da en çok görülen insan yapımı yapılardır. En küçük köyden en büyük şehre kadar her Suudi şehrinin siluetinde göğe yükselen bu minareler, Müslüman toplumun Allah ile ahdinin bir nişanesidir.

Tüm yapılardan daha yükseğe uzanan minareler, bulunduğu mahalledeki müminleri ezanla namaza çağırdığında, her evde yaşayan herkes, bu çağrıyı işitebilsin diye yüksek inşa edilmişlerdir. Geleneksel olarak, müezzin merdivenlerden minarenin tepesine tırmanır ve müminleri  günde beş kez namaza  çağırırdı. Müezzinlerin melodik çağrısı, tüm Müslüman şehirlerde yaşayanlar tarafından işitilebilir.

Günümüzde minarelerin çoğunda ses tesisatı bulunmaktadır, bu yüzden müezzinlerin artık minareye çıkması gerekmez. Her camide en az bir minare bulunur hatta genellikle iki minare vardır ancak daha büyük camilerde daha çok minare bulunmaktadır. Mekke’deki Ulu Cami’de 12 büyük minare vardır Küçük camilerin 6 metrelik minarelerinin yanı sıra Medine’deki Peygamber Camisinin minaresi yaklaşık 110 metredir. Bazısı sade iken bazıları taşlar ve çinilerle ve ince işlemelerle süslenmiştir.

Hat Sanatı

1400 yıldan bu yana, İslâm’ın birinci yüzyılından bugüne hat sanatı Suudi Arabistan’da son derece hürmet edilen bir sanattır. Hat sanatının tarihî olarak konusu Kur’an-ı Kerim olduğu için, İslamî sanatın en özlü biçimi olarak kabul edilmektedir.

Suudi Arabistan müzeleri nadir bulunan el yazmalarını toplayıp sergilemektedir. Diğer kuruluşlar da bu sanat türünün eğitimini vererek ve yeni nesil sanatçıların çıkmasını teşvik edecek yarışmalar düzenleyerek bu çalışmalar katkıda bulunmaktadırlar.

Günümüzde hat sanatı, Suudi Arabistan ve Müslüman dünyasında metal işleri, seramik, cam tekstili, resim ve heykel alanlarında baskın bir temadır. Yazıtlar genellikle camilerin iç duvarlarının yanı sıra kamu ve özel ofisleri ve evleri süslemektedir.

Kültürel Kurumlar

Suudi Arabistan’ın kültürel mirasını korumak üzere tüm Krallık’ta çeşitli kuruluşlar faaliyet göstermektedir.

Bunlardan en büyüğü, edebiyat ve drama kulüpleri, folklor dersleri, kütüphane etkinlikleri, sanat ve el sanatları ile bilim projeleri de dahil olmak üzere çok çeşitli kültürel programlara sponsorluk yapan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı Kültür Birimi’dir.

Bu kulüpler bir dizi kültürel etkinliği içine almaktadır. Örneğin drama kulüplerinde katılımcılar bir takımın bir parçası olarak yazma yarışmaları ve performanslarına kalmaktadır. Diğer kulüpler ise Suudilere çeşitli sanatsal yetenekler geliştirme fırsatı sunmaktadır.

Kültür Bakanlığı, bölge ofislerinde ve Riyad merkezinde düzenli olarak sergilere, edebi okumalara ve sempozyumlara sponsorluk yapmaktadır. Ayrıca şiir ve deneme yarışmalarının yanı sıra hat ve sanat sergileri de dahil olmak üzere uluslararası sanat ve kültürel etkinliklere katılmaları için Suudilere sponsorluk yapmaktadır.

1972’de kurulan Suudi Arabistan Kültür ve Sanat Derneği, Suudi Arabistanlı sanatçılara sponsorluk yaparak yeni yeteneklerin sanatlarını geliştirmesi ve sergilemesi için yollar sunmaktadır. Dernek bir kütüphane ve bilgi merkezinin yanı sıra Riyad’da bulunan Krallığın ilk kültür merkezini de kurmuştur.

Kültürü teşvik eden diğer kurumlar arasında, Arap ve İslam edebiyatına ait nadir el yazmaları koleksiyonlarının en büyüklerinden birini sunan ve Orta Doğu’da önde gelen bir araştırma tesisi olan Riyad’daki Kral Fahd Kütüphanesi ile her yıl Arap edebiyatı için de bir ödül bulunan ve yılda bir kez verilen  Kral Faysal Uluslararası Ödüllerini düzenleyen  Kral Faysal Vakfı yer almaktadır. Kral Faysal ödülü alan yazarlardan çoğu Nobel ödülü de dahil olmak üzere uluslar arası alanda başka ödüller de kazanmışlardır.

Müzeler ve Eski Eserler Dairesi 1974 yılında kurulmuştur. Bugün, Krallığın 13 vilayetinin her birinde büyük müzeler ve ülke genelinde küçük özel müzeler bulunmaktadır.

Suudi Arabistan’ın en büyük müzesi, modern Suudi devletinin kurulmasına yol açan bir olay olan genç Abdulaziz tarafından Masmak Kalesi’nin alınmasının yüzüncü yılını kutlamak için 1999 yılında açılan Riyad’daki Ulusal Müze’dir. Cidde’deki İnsanlık Mirası Müzesi  gibi özel müzeler de vardır.

Halk Müziği ve Dansları

Ülke tarihinin yaşayan bir parçası olan Suudi halk müziği göçebe Bedeviler ve tüm dünyadan gelen hacıların getirdiği müzikal etkilerle şekillenmiştir.

Müzik bölgeden bölgeye değişir – örneğin, Hicaz’da al-sihba müziği, Arap Endülüsünün şiirini ve şarkılarını birleştirirken, Mekke ve Medine’deki halk müziği bu iki şehrin İslam dünyasından aldığı etkileri yansıtır.

Suudiler arasında dans da popülerdir. Ulusal dans erkeklerin Ardha olarak bilinen kılıç dansıdır. Ülkenin Necd olarak bilinen merkezi bölgesinde eski bir gelenekten köklerini alan Ardha; şarkıcıların, kılıç taşıyan dansçıların ve bir şairin ya da anlatıcının bir arada olduğu bir danstır.  Kılıç taşıyan erkekler iki hat ya da bir çember üzerinde dizilir ve onların ortasında şair şarkısını okurken, onlar da geleneksel danslarını yaparlar.

Şiir

Şiir, Arap kültür hayatı için özellikle önemlidir ve uzun zamandır edebi sanatın en yüksek ifadelerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Bedevilerin sürekli seyahat ettiği günlerde şiir; öncelikle sözlü bir gelenekti. İnsanlar aşk, cesaret, şövalyelik, savaş ve tarihi olayları anlatan bir hikâye anlatıcısının etrafında toplanırlardı. Bu hem eğlence hem de tarihin, geleneklerin ve toplumsal değerlerin sözlü korunmasıydı.

Kur’an-ı Kerim, Arapların dil ve şiire duyduğu sevgiyi yeni seviyelere taşımıştır. Kur’an-ı Kerim Arapça dilinin mükemmel kullanımına bir örnektir ve üst seviyede bir edebi örnek olarak kabul edilir.

Şiir bugün Suudiler arasında popülerliğini korumaktadır.  Kültürel etkinliklerde, özellikle de Cenedriye Ulusal Kültür ve Miras Festivali’nde yapılan toplantılarda her yıl Suudi Arabistan’da basılan yerli şairlerin eserleri heyecanla okunur. Ayrıca televizyonda popüler bir şiir yarışması da bulunmaktadır.

Cenedriye Mirası ve Kültürü

Suudi Arabistan’daki en ünlü kültürel etkinlik, Ulusal Muhafızlar tarafından her yıl düzenlenen Cenedriye Miras ve Kültür Festivali’dir. Her yıl düzenlenen ve iki hafta süren festivale katılan bir milyondan fazla Suudi, bu festivade geçmişe bakma fırsatı bulmaktadır.

İlk olarak 1985’te düzenlenen festival, Krallığın Suudi Arabistan’ın geleneksel kültürünü ve el sanatlarını canlı tutma konusundaki kararlılığını vurgulamaktadır.

Geleneksel bir deve yarışıyla açılan festivalde Suudi kültürünün hemen hemen her yönü yer alır. Çömlekçiler, ahşap işi yapan marangozlar ve dokumacılar gibi zanaatkârlar, geleneksel el sanatlarını tipik palmiye yapraklarıyla örtülü çatısı olan avlularıyla küçük dükkanlarında sergilerler. Ziyaretçiler Jenadriyah’da kalıcı olarak bulunan bir miras köyünde geçmişe gidebilirler.

Bu dükkanlarda metal ustasının geleneksel yollarla pirinci ve bakırı dövüp cezveye şekil vermesini izlemek mümkündür. Bir ahşap işlemeci tahta parçasını alır ve bir eğer çerçevesi haline getiriverir. Sepet örenler palmiye dallarını ve samanları örerek renkli şapkalar, sepetler ve kap kacak yaparlar. Çömlekçi, ayağıyla çevirdiği çarkını döndürür ve tezgahında kili kaselere ve testiler dönüştürür. Deri kesilir sandalet, heybe ve çantaya dönüşür. Büyük tahta parçaları kesilir, karmaşık oyma ve nakışlarla işlenmiş kapı ve pencereler haline gelir.

Demirciler bir ocakta ısıttığı demiri  pırıl pırıl kılıç ve hançere dönüştürmek için tezgahta çekiçle döver Terzi altın işleme ile bir erkeğin pelerininin yakasını işler. Mücevherci değerli metalleri alır, yarı değerli taşlarla birlikte şekillendirir, nefis bilezikler, kolyeler, küpeler yapar. Zanaatkarlar, eski günlerde bitkileri sulamak için kuyudan zahmetsizce su çekmeye yarayan çıkrıkları yapmak için ustaca kasnakları bir araya getirir.

Buna yanında halk oyunları ekipleri ardha ve diğer ulusal dansları yaparken, Krallığın dört bir yanından şarkıcılar geleneksel şarkılar ve ezgilerle ortamı şenlendirir. Ülkenin dört bir yanından gelen edebiyat adamları çağdaş şairlerin tarihi dizeleri okuduğu yarışmalara katılır.

Geleneksel Giysi ve Mücevherler

Suudiler, geleneksel kıyafetleri Batı tarzı kıyafetlere tercih eder ve genellikle eski tasarımların modern uyarlamalarını giyerler. Gevşek, dökümlü geleneksel giysiler, Suudi Krallığı’nın sıcak, rüzgârlı iklimi ve İslam’ın alçakgönüllülük ideali ile uyumludur.

Erkekler

Erkekler kandura denen ayak bileğine kadar inen uzun pamuklu ya da yün bir entari giyerler. Kareli geniş bir örtüyü verev katlayıp başlarına örter (poşu), bunu  bir kordon ile çember şeklinde bağlarlar. Dökümlü bileğe kadar inen genellikle deve tüyü ya da yünden yapılma bisht adı verilen bir aba giyerler. Bisht seyahatlerde battaniye olarak da kullanılır.

Kadınlar

Kadınlar genellikle kıyafetlerinin üzerine, modern bir tarzı da olabilen,  siyah bir dış pelerin (abaya / çarşaf) giyerler. Başlarında, Suudi kadınlar geleneksel olarak – başın etrafına sarılmış ve halkalar, şapkalar veya mücevherlerle sabitlenmiş siyah, tiril tiril bir eşarp olan shayla takarlar. Geleneksel kıyafet genellikle madeni pullar, payetler veya parlak renkli kumaş aplikleri ile zengin bir şekilde süslenmiştir.

Bazı Suudi kadınlar  tamamen kapalı  peçe takarlar. Bu peçe takma uygulaması, İslam’ın gelişinden en az iki bin yıl öncesine dayanan eski bir uygulamadır. Sert bir çöl ortamında, ince bir örtü, cilde ve gözlere zarar verebilecek olan güneşe sürekli maruz kalmaktan koruma sağlar. Günümüzde peçe tevazu ve erdemin bir işaretidir.

Mücevherler

Takı binlerce yıldır Arap giyim tarzının önemli bir parçası olagelmiştir. Sadece kişisel süslenmen ötesinde, takı sosyal ve ekonomik durumu da simgelemekteydi. Göçmen Bedeviler için, aynı zamanda kolayca ve güvenle servet taşıma yoluydu.

Altın da kullanılmasına rağmen, geleneksel takılar çoğunlukla gümüşten yapılmıştır. Kuyumcular, krallığın zengin madenlerinden turkuaz, lal taşı  ve kehribar gibi taşlar ile kıyı bölgelerinden inciler ve mercanlar kullanmışlardı. Süsleme için minik çanlar, madeni pullar ve zincirlerden de yararlanılmıştır. Tasarımlar öncelikle İslam hat ve motiflerinden esinlenirken, sonraları  karmaşık geometrik şekiller, yapraklar, hilaller ve çiçek desenleri  ile zenginleşmiştir.

Bugün Suudi kadınları evlendiklerinde veya çocuk sahibi olduklarında hala kocalarından hediye olarak  mücevher alıyorlar. Başlık parasının bir bölümü olarak çok miktarda bilezik, yüzük, küpe ve kolye alan atalarının aksine, modern Suudi kadınlar elmas ve çeşitli değerli metallerden yapılma çağdaş tasarım mücevherler takmayı tercih ediyor.  Yine sırf altın bileziklerde genç kızlar için geleneksel bir hediye olmaya devam ediyor.

Saudi Embassy