Beklenen koronavirüs aşısı, mevsimsel grip aşısı gibi mi olacak?

Uzmanlar aşının geçici bir bağışıklık sağladığına ve virüsün mutasyona uğramasının ise zayıf bir ihtimal olduğuna işaret ediyor.

Yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı aşı üretmeye yönelik 120 projeden 10 tanesi klinik test aşamasına girdi. Zaman kazanmak amacıyla, Oxford Üniversitesi’nin üzerinde çalıştığı aşı gibi bazı aşıların üretimine, klinik testler tamamlanmadan başlandı.

Ancak, klinik testlerin sona ermesiyle birlikte, yakında kullanılması beklenen aşıları etkisiz hale getirecek Kovid-19 virüsünün yeni bir tipinin ortaya çıkma olasılığı var mı?

Bu soruyu dile getirenler, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO)” tarafından yönetilen karmaşık bir süreçle yıldan yıla değiştirilen “grip aşısında” her yıl yapılan değişikliğe dayanıyorlar.

Dünya Sağlık Örgütü’nün web sitesinde açıklandığı üzere, “Grip” için mevsimsel aşı üretme süreci bazı işlem basamaklarından meydana geliyor. Buna göre, dünyanın dört bir yanındaki ulusal laboratuvarların yönettikleri uluslararası bir ağa katılımla başlayan süreç, laboratuvarın bulundukları ülkedeki “grip” virüslerine ait örnekleri izlemesi, numuneler toplaması, örneklerin tahlil edilmesi için WHO ile işbirliği halindeki merkezlere göndermesi ve mevcut virüslerin genetik dizisinden farklı yeni bir virüsün keşfedilmesi şeklinde devam ediyor.

Daha sonra, söz konusu virüsün laboratuvarlarda kullanılan standart virüs suşuyla (genetik farklılıkları bulunan bir alt türle) karıştırılması, karıştırılmış virüs numunelerinin bir tavuk yumurtasının içinde birlikte plantasyonu, üç haftaya kadar varan bir sürenin sonunda laboratuvardaki suşlar ve salgına sebep olan virüs suşlarını içeren hibrit virüsün oluşması, ardından oluşan hibrit virüsün yumurtadan ayrılması ve sonra mevsimlik aşı üretimi için aşı üreticilerine dağıtımıyla süreç tamamlanıyor.

Pennsylvania Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Biyomedikal Bilimler Bölümü’nden Doç. Dr. Andrew E. Vaughan, Dünya Sağlık Örgütü’nün, üretilmesi halinde, Kovid-19 aşısı için de aynı şeyi yapmak zorunda olmadığını düşünüyor.

Dr. Vaughan, Şarku’l Avsat’a özel açıklamasında, “Bunun gerçekleşmesi ihtimal dışı, çünkü Kovid-19’a yol açan koronavirüs de dahil olmak üzere koronavirüsler grip gibi her yıl görünmüyor” ifadelerine yer verdi.

Dr. Vaughan, koronavirüsler mevcut salgından önce en son, Ortadoğu Solunum Sendromu’na (MERS) neden olan virüsün tespit edildiği 2012 yılında görülmüştü. Bundan on yıl önce ise akut solunum sendromuna yol açan SARS virüsü ortaya çıkmıştı.

Dr. Vaughan, “Bu açıdan bakıldığında, aşının yıldan yıla değiştirilmesini gerektiren yeni bir Koronavirüsün ortaya çıkması beklenmiyor. Ancak 10 veya 12 yıllık bir sürenin ardından koronavirüsle birlikte insanlık tarihini etkileyecek yeni bir virüsün ortaya çıkması bekleniyor” şeklide eklemede bulundu.

Öte yandan, Kopenhag Üniversitesi, Niels Bohr Enstitüsü’nden Doç. Dr. Heloisa Nunes Bordallo, virüsün farklı suşlarını (alt türlerini) ayırt eden genetik farklılıklarla yeni türlerin ortaya çıkışı arasında ayrım yapmıyor. Dr. Bordallo, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “şimdiye kadar birden fazla suş arasında gözlemlenen genetik değişikliklerin, yeni virüs türlerinin ortaya çıkmasına yol açmadığını ve bu virüsün çok hızlı bir şekilde değişmediğini gösteriyor” ifadelerine yer verdi.

Eğer durum bu şekildeyse, Bordallo virüse karşı geliştirilecek aşının uzun süre işe yarayabileceğini, ancak aşıyla kazanılacak bağışıklığın geçici olacağına, bu sebeple bir sonraki aşamada takviye bir doz veya yeni bir aşının elde edilmesine ihtiyaç olacağı görüşünde.

Zewail Bilim ve Teknoloji Şehri’nden virüs uzmanı Prof. Dr. Muhammed Ali, Dr. Bordallo tarafından atıfta bulunulan genetik farklılıkları, virüsün çok tehlikeli ve daha az tehlikeli suşları şeklinde yorumluyor.

Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte Dr. Ali, “Daha az tehlikeli suşlar, insanlıkla birlikte varlığını sürdürecektir. Çünkü bunlar insanların ölümüne yol açmıyor. Ancak ölümcül suşlar, ölümüne sebep olduğu insanlarla birlikte yok olana kadar devam edecek.” ifadelerine yer verdi.

Dr. Ali, “Ebola gibi virüsler sivrisinekler aracılığıyla bulaşır ve salgının devam etmesi bulaşa sebep olan taşıyıcının hayatta kalmasına bağlıdır. Ancak doğrudan temas yoluyla yayılan ve solunum yoluyla geçen yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) gibi virüslerin varlığı insanın hayatta kalmasına bağlıdır. Dolayısıyla insanın ölümüyle birlikte bu virüs de son bulacaktır. Bu yüzden Ebola ile karşılaştırıldığında ölüm oranları çok düşüktür” şeklinde eklemede bulundu.

Bu noktadan hareketle Dr. Ali, “virüsün ölümcül suşlarının gelecek senenin sonuna kadar devam edeceğine, bağışıklık sistemleri virüsü tolere edemeyen insanların ölümüyle birlikte virüsün de sona ereceğini, geriye sadece ölümcül olmayan suşların kalacağını, çünkü virüsün hayatta kalmasının insanın hayatta kalmasına bağlı olduğunu” ifade etti.

Dr. Ali, “1918 yılında başlayan ve iki yıl devam ettikten sonra hafifleyen İspanyol Gribi Salgını sebebiyle ölenler ve hayatta kalanların ardından, mevsimlik olmayan bu salgında da benzer şeylerin tekrar yaşanacağını, çünkü bu virüsün yaz ve kış yaşayabildiğini” ifade etti. Bu, aşıya ihtiyaç olmayacağı anlamına gelmiyor. Ancak Zewail Bilim ve Teknoloji Şehri’nden virüs profesörü, “Aşının ne kadar erken bulunursa, ölümcül suşlar nedeniyle yaşanan insan kayıplarının azaltılması ve sonraki süreç için faydalı olacağını, çünkü zayıflamış bir bağışıklığın, virüsün zayıflamış suçlarıyla başa çıkamayabileceğini” belirtti.

Hayvanlardan insanlara geçerek insana ait bir virüs haline gelmesi sebebiyle bu virüsün insandan hayvana geçmesinin mümkün olmadığını, çünkü insandan hayvana, hayvandan insana geçebilen ve yeni türlerinin ortaya çıkmasına neden olan “influenzanın” aksine, Koronavirüsün yeni türlerinin ortaya çıkma şansının son derece düşük olduğunu ifade etti.

Öte yandan, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Doğu Akdeniz Bölge Epidemiyoloji Danışmanı Dr. Emced el-Hûlî yaptığı açıklamada, “elde edilmesi durumunda, mevsimsel grip aşısı ile Kovid-19 aşısını mukayese etmenin oldukça zor olacağı” ifadelerine yer verdi.

Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte Dr. Hûlî, “Mevsimsel grip aşısının 3 ila 4 virüs arasında değişiklik gösteren virüslere karşı etki gösterdiğini, bu nedenle etki ettiği virüslerin değişmesiyle birlikte her yıl aşısının da değişmesinin doğal olduğuna, ancak elde edilmesi halinde Kovid-19 aşısının değişiklik göstermesi son derece zor olan tek bir virüse karşı etki göstereceğine, zira influenza ailesinden birçok virüste olduğu gibi koronavirüslerin genel olarak hızlı bir şekilde gelişme göstermediğine” işaret etti.

Dr. Hûlî, “Kovid-19 aşısı ile yapılan aşılama sonucunda insanların kazanacakları bağışıklık süresini tahmin etmek için oldukça erken olduğunu, ancak aşının kısa bir süre için bağışık sağlayabileceğini ve yeniden yapılmasının gerekebileceğini” sözlerine ekledi.

Şarkul Avsat