İnsanların çoğu koronavirüsü yaymazken bazıları neden süper bulaştırıcı oluyor?

Dünyanın pek çok yerinde artan koronavirüs tanıları göz korkutucu görünse de durumun aslında göründüğü kadar endişe verici olmayabileceği belirtiliyor. Artan kanıtlar, enfekte kişilerin çoğunun virüsü yaymadığını gösteriyor.

Örneğin İtalya’da bilim insanları virüsün ilk örneklerine ulaşabilmek için depolanmış atık su örneklerini inceledi. Araştırmacılar geçen hafta virüsün 18 Aralık’ta Torino ve Milano’da olduğunu belirtti. İki ay sonra İtalya’nın kuzeyindeki hastaneler Kovid-19 hastalarıyla dolup taşmaya başlayacaktı. Aralık’ta görülen virüsler yavaş yavaş kayboldu.

Her ne kadar garip olsa da bu bilgilerin birbiriyle çelişmediği belirtildi. Enfekte olan kişilerin pek çoğu virüsü bir başkasına bulaştırmıyor. Virüsün pek çok kişiye yayılmasına az sayıda kişi neden oluyor.

Washington’ın Bellevue kentinde Hastalık Modelleme Enstitüsü’nde araştırma yapan Ben Althouse, “Bunu çırayla ateş yakmak gibi düşünebiliriz. İlkinde denersiniz tutuşmaz, ikincisinde de tutuşmaz, fakat üçüncü sefer hedefe ulaşarak bir anda ateşi alevlendirir” dedi.

Bilim insanları bazı kişiler virüsü yayarken bazılarınınsa yaymamasının pandeminin kontrol altına alınması konusunda çok önemli olduğunu belirtiyor.

Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’nda epidemiyolog Adam Kucharski, “Diğer türlü virüsün hep bir adım gerisinde olursunuz” ifadelerini kullandı.

Virüs Çin’de ilk ortaya çıktığında, epidemiyologlar virüsün insandan insana nasıl bulaştığı anlamak için uzun süre uğraştı. Bilim insanları ilk olarak her hastanın virüsü bulaştırdığı ortalama insan sayısını hesaplamadı.

Bu sayının ikiyle üç arasında olduğu tahmin ediliyordu. İnsanların hareketinin virüsün yayılmasıyla doğrudan bağlantısının olması nedeniyle kesin sayının tespit edilmesinin neredeyse imkansız olduğu ifade edildi. Örneğin Massachusetts, Mart’ın başında 2,2 olduğu düşünülen sayıyı Mart’ın sonunda 1’e düşürdü.

Uzmanlar bu ortalama sayının da yanıltıcı olabileceğini çünkü kişiden kişiye değişme ihtimalinin de bulunduğunu söylüyor. Örneğin, 10 kişiden 9’u virüsü yaymıyorsa ve 10. kişi 20 kişiye bulaştırıyorsa ortalama sayı yine 2 oluyor.

Grip ve çiçek hastalığı gibi bazı hastalıklarda insanların çoğu belli düzeyde kişiye patojeni bulaştırıyor. Bu hastalıklar düzenli ve yavaş biçimde yayılma eğilimi gösteriyor.

Emory Üniversitesi’nde doktor araştırma görevlisi Kristin Nelson, “Grip gerçekten çok ağır adımlarla ilerleyebilir” dedi.

Fakat SARS ve kızamık gibi diğer hastalıklar, az sayıda kişinin hastalığı yaymasıyla bir anda patlamaya daha yatkındır.

Bilim insanları yeni enfeksiyonların yüzde 80’inin hastalığa yakalanan kişilerin yüzde 10’undan kaynaklandığı düşünüyor.

Geçen hafta yayımlanan bir araştırmada yalnızca yüzde 2’lik bir kesimin enfeksiyonların yüzde 20’sinden sorumlu olduğu belirtilmişti.

Dr. Nelson, biyolojik farklılıkların çok önemli olduğunu ifade ediyor. Ancak Nelson’a göre koşullar biyolojik farklardan çok daha önemli.

Japonya’da yapılan bir çalışmada virüsün bakım evlerinde, restoranlarda, barlarda, iş yerlerinde, konserlerde yayıldığını ortaya kondu.

Uzmanlar daha önce de çok fazla sayıda insana virüs bulaştıran kişilerin genetik durumlar, toplumsal alışkanlıklar ya da basit şekilde yanlış zamanda yanlış yerde bulunmasıyla “süper bulaştırıcı” olabileceğini söylemişti.

Şarkul Avsat