Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Filistin Özel Raportörü Michael Lynk

Suudi Arabistan, Filistin insan haklarının 70 yıldan beri kötüye gittiğini vurguladı

Suudi Arabistan hükümeti, uluslararası tavsiyelere uyulması ve Filistin halkının İsrail tarafından maruz kaldığı sistematik ve devamlı ihlallerin önüne geçilmesi için ciddi bir şekilde çalışılması çağrısında bulundu.

Riyad yönetimi ayrıca, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına yönelik olumlu yönde bir teşvik sağlanması için uluslararası topluma destek vermenin önemine vurgu yaptı.

Suudi Arabistan, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 44. oturumunda BM İnsan Hakları Filistin Özel Raportörü Michael Lynk ile yapılan interaktif toplantı sırasında 70 yıldan fazla bir süredir devam eden Filistin insan haklarına yönelik ihlallerin her geçen gün kötüye gitmesi karşısında üzüntüsünü dile getirdi. Suudi Arabistan, işgal güçlerine yaptıklarının hesabının sorulmaması ve abluka altına aldığı Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki sürekli ihlalleri nedeniyle Filistin halkının büyük acılara maruz kaldığını belirtti.

Suudi Arabistan’ın BM Cenevre Ofisi Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Abdulaziz el-Vasıl, konseyde yaptığı konuşmada, Filistin sorununun çözüme kavuşturulmasının ve Filistin halkının acılarının dindirilmesinin Krallığın politikasının ana kaidelerinden biri olduğunu vurguladı. Vasıl, Suudi Arabistan’ın Filistin davasını tüm siyasi ve ekonomik yönlerden desteklemeye ve yardımcı olmaya devam edeceğine işaret ederek, Krallığın, Filistin davası için gösterdiği bu çabaların, inancından ve vicdanından hareketle Arap ve İslam ümmetinin bir görevi olduğuna gönülden inandığı için geldiğini belirtti.

Büyükelçi Vasıl, kitlesel cezalandırma politikasının, İsrail yerleşim yerlerinin genişletilmeye devam edilmesinin, yerleşimcilerin Filistinlilere karşı şiddet içerikli eylemlerini artırmasının, İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölümlerini ilhak etme planının, bu planın Filistin halkı üzerindeki etkilerinin ve buna ek olarak koronavirüs (Kovid-19) salgınının yansımalarının neden olduğu yıkımın ve insani acıların boyutuna vurgu yaptı. Vasıl, tüm bunların dünya çapındaki en çirkin ırkçı rejimin politikasının bir yansıması olduğunu dile getirerek bu rejimin eylemlerinin, dört Cenevre Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası anlaşmalara itibar etmediğini gösteren raporları teyit eder nitelikte olduğunu belirtti. Vasıl, İsrail’in Güvenlik Konseyi, Genel Kurul ve İnsan Hakları Konseyi kararları da dahil olmak üzere önceki tüm BM kararlarını bozma politikasını sürdürdüğüne dikkati çekerek Tel Aviv’in ne insani ne ahlaki ne kanuni ne de uluslararası haklara saygı duyduğunu söyledi.

Diğer taraftan Suudi Arabistan ırkçılığın, ayrımcılığın ve hoşgörüsüzlüğün modern bir biçimi sayılan İslamofobi olgusunun ortadan kaldırılması için çaba gösterilmesi talebinde bulundu ve BM Irkçılık, Irk Ayrımcılığı, Yabancı Düşmanlığı Özel Raportörü Tendayi Achiume’ye bu olgunun tamamen kökünü kurutmak için bir yol haritası çizen önerilerin ve tavsiyelerin sonuçlandırılmasını sağlamak için yetkileri çerçevesinde bu duruma odaklanmaya devam etmesi çağrısında bulundu.

Suudi Arabistan BM Daimi Heyeti İnsan Hakları Bölümü Başkanı Meş’al el-Belevi konsey önünde yaptığı konuşmada “internetin” ırkçılık, ırk ayrımcılığı ve yabancı korkusu/düşmanlığı (Zenofobi) yapılmasına elverişli bir yer olduğunu, bu yüzden de internetin, düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı duyulması ile ırkçılık ve ırk ayrımcılığı ile mücadele kavramları arasında tam bir denge kuran güvenli bir yer haline getirilmesine yönelik çözümler bulunması için çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Belevi bilişim teknolojisini, “interneti” ve sosyal medya sitelerini kullanarak ırk ayrımcılığına dayanan ve ırkçılık ile nefret duygularını besleyen fikirleri yayan kişilerin, 2007’de yürürlüğe giren Siber Suçlar ile Mücadele Yasası başta olmak üzere Krallığın kanunları uyarınca cezai işleme tabi tutulduğu bilgisini paylaştı. Söz konusu yasa çeşitli bilişim araçlarını kullanarak başkalarına zarar veren kimselerin bir seneyi geçmeyecek şekilde hapis cezasına ve 500 bin riyali (133 bin dolar) aşmayacak şekilde para cezasına çarptırılmasını ya da bu iki cezadan biri ile cezalandırılmasını öngörüyor.

Şarkul Avsat