Suriye, Rusya ve ABD rekabeti arasında “sıkışmış” durumda

Suriye sorunu konusunda son günlerde bir yandan Rusya, diğer yandan ABD ve Fransa arasında diplomatik trafik yoğunlaştı.

Basına kapalı iki görüşme, Rus tarafının da Batı tarafının da buluşma noktalarının farklı, paralel yollarda giden iki yaklaşımın varlığını ortaya çıkardı.

Moskova, “Batı’nın yanlış politikalarından geri adım atması gerektiğini belirterek uzlaşma noktasının gelecek yılın ortasında yapılacak Suriye Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğuna inanıyor. Washington ve Batılı ülkeler ise  ekonomik krizin giderek kötüleşmesinin ve normalleşme, Suriye’nin yeniden inşa edilme umutlarının azalmasının Rusya’nın politikalarının yanlışlığının ilanı olarak görüyor.

Moskova ve iddiaları ne anlama geliyor?

Rusya tarafının, ABD’nin “Ceaser (Sezar) Yasası” yaptırımları ile Arap ve Batı ülkelerinin Suriye’nin yeniden inşasına ve Şam’la siyasi normalleşmeyi sağlayacak diplomatik ilişkileri engelleme çabalarına kızdığı açık. Yine Moskova’nın, Batılı ülkelerle Suriye konusunda ciddi müzakerelere girmemeye karar verdiği, “bir adım yaklaşana adım atma” politikasını reddettiği de bilinmekte. Rusya her türlü diyalog ve işbirliğini -ABD’nin siyaseti felç olup Suriye sahasından çekilme beklentisiyle- seçim sonrasına ertelemek istiyor.

Rus tarafına göre İdlib ateşkesi sürüyor ve İdlib’de Şam’ın yapacağı kapsamlı bir askeri operasyona gerek yok. Moskova, Ankara ile işbirliğine de güveniyor. Ancak kısıtlı bazı konularda ihtilaf yaşanabilir. Mesela, Rusya’nın  Cisr eş-Şuğur  yakınlarındaki Hmeymim üssünün “koruma çemberini” genişletmek için, hükümet güçlerini Halep-Lazkiye yolunun güneyindeki İdlib ile Hama arasındaki bölgelere yeniden göndererek Ankara yanlısı grupların Halep’in kuzeyindeki Menbiç ve Tel Rifat bölgelerine girişleri karşılığında bu yolu ticari olarak yeniden kullanmak gibi. Pratikte bu, Halep-Lazkiye yolunun kuzeyinde insan gücü ve teçhizatıyla Türkiye’nin bulunmasının da kabulü anlamına gelir.

Bazıları bu durumu Şam’da Fransa’nın Suriye’den çekip aldığı bölgesel tavizler karşılığında Türkiye’ye verdiği İskenderun bölgesinin yeni bir versiyonu olarak yorumlayabilir. Rusya Türkiye ile işbirliği yaparak ABD’nin Fırat’ın doğusundaki varlığını daraltmaya çalışıyor. Rusya, daha önce buradaki ABD varlığının meşru olmadığını söylemiş ve burada ABD ile iş tutan PYD-ENKS siyasi birliğini bozması konusunda uyarıda bulunmuştu. Bu nedenle Rusya, ABD’den uzaklaştırmak için PYD’ye yakınlaşıyor.

Siyasi gelişmelere gelince, Batılı yetkililer Rusya’nın “bir adım yaklaşana adım atma” yaklaşımını reddettiğini Suriye Anayasa Komitesi’nin çalışmalarıyla ilgili bir zaman çizelgesi olmayıp bu çalışmaların yıllarca sürebileceğini söylüyor. Yine önümüzdeki yılın ortasında yapılacak Suriye seçimlerinin de Batılı ülkeler için seçim sonuçlarını ve “Suriye hükümetinin meşruiyetini” tanıması bir fırsat olduğu söyleniyor

Batının yaklaşımı nasıl?

Batılı ülkeler öncelikle, siyasi yolda nasıl bir tutum takınacakları konusunda beyin fırtınası yapmaya başladılar. BM Elçisi Geir Pedersen’in önerisi, önümüzdeki beş hafta içinde çalışmalarına yeniden başlayacak olan Anayasa Komisyonu çalışmaları olsun ya da olmasın siyasi sürecin yeni girdilerinin test edilmesi.

Yaklaşan Suriye seçimleriyle ilgili başka öneriler de ortaya çıktı. Bunlardan biri de BM’ye göre “adil, şeffaf ve kapsamlı” bir seçim için standartların belirlenmesi. Buna göre siyasi sonuçları konuşulmadan önce seçime katılım kriterleri gibi konuların halledilmesi gerekiyor.

Batı, İdlib’de sağlanan ateşkese destek veriyor ve bu ateşkesin tüm ülkeyi kapsamasını istiyor. Ülkenin kuzeybatısında ateşkesi sürdürmek için Rus tarafıyla müzakere ederek Türk pozisyonuna da destek var. Ancak buradaki Batılı araçlar, Suriye’nin kuzeydoğusunda sahip olduklarından farklı olarak sınırlıdır.

Washington bu bölgede bir dizi operasyonel önlem aldı: Rusya ve İran’ı caydırmak için Fırat’ın doğusunda askeri varlığını güçlendirdi ve Kürtlerin kendi içlerinde ve Arap aşiretlerle olan ilişkilerini düzenlemeye girişti. Burada Şam’ı petrol ve doğal kaynaklardan mahrum etme için Kürtlerin “özerk yönetim”ine bir takım teknik, mali ve tıbbi destek verdi. ABD aynı zamanda askeri, siyasi ve hizmet alanlarında “özerk yönetimi”in Şam ve Moskova ile müzakere pozisyonuna destek oldu.

Batılıların bu konudaki öngörüleri şöyle: Fırat’ın doğusundaki ABD varlığı, ABD seçim sonuçlarından etkilenmeyecek. DEAŞ ile mücadele etmek üzere kurulmuş uluslararası koalisyon ise en az yatırımla büyük faydalar elde etmek üzere Fırat’ın doğusunda kalıcı. Sezar yasası kapsamında yeni yaptırım listeleri tecrit ve krizi artması.  Şam’ın siyasi normalleşme ve Suriye’nin yeniden imarının önündeki engeller. Tüm bunlar Suriye’deki ekonomik krizi daha da şiddetlendirecek. Ve Batı’nın inancına göre, bu durum, askeri müdahalesinin beşinci yılını dolduran Rusya’yı, önümüzdeki yılın ortasında Suriye seçimleri öncesinde müzakere masasına getirecek.

Rusya ve ABD rekabeti arasında kalan Suriye’de ekonomik kriz daha da derinleşecek. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD/Batı tarafı da Rus tarafı da üç nüfuz bölgesinde Suriyelilerin acı tecrübelerinden sonra masaya oturmayı bekliyor.

Şarkul Avsat