Irak’ta Ekim Protestoları’nın yıl dönümünde çatışmalar yaşandı

Irak’ın başkenti Bağdat ile ülkenin orta ve güney vilayetlerindeki binlerce kişi 25 Ekim’de, ülkenin siyasi sisteminin yolsuzluğuna ve kötü yönetimine karşı geçen yıl başlayan ve eski Başbakan Adil Abdulmehdi hükümetinin devrilmesine yol açan Ekim Protestosu’nun birinci yıl dönümünü kutladı. Yeni gösteri dalgası, başta başkent Bağdat olmak üzere sıkı güvenlik önlemleri ortasında başladı.

Irak güvenlik güçleri, Dicle Nehri üzerindeki ana köprüleri ve nehrin kıyısındaki Ebu Nuvas Caddesi’ni geçişlere kapattı. Eylemler düzenlenmesini ve orta ve güney vilayetlerden başkent Bağdat’a taşıyan otobüslerin girişini de yasakladı.

Vatandaşlar, 25 Ekim sabahı erken saatlerde protestoların merkezi Bağdat’taki Tahrir Meydanı’na akın etti. Ardından öğleden sonra Tahrir Tüneli’ni ve yakınlardaki sokakları doldurmaya çalışan eylemcilerin sayısı arttı. Protestocular ellerinde ‘Ekim şehitlerinin’ fotoğraflarını taşıdı, partilerin yolsuzluğunu ve eylemcilerin öldürülmesini kınayan sloganlar attı. Es-Sinek ve el-Ahrar köprüleri yakınlarındaki el-Hilani ve el-Vasba meydanlarında da çok sayıda eylemci toplandı. Hükümet ve parlamento binalarının ve yargı merkezinin bulunduğu el-Alavi Meydanı’nda, Yeşil Bölge’ye yakın Dicle Nehri’nin diğer kıyısında yüzlerce kişi bir araya geldi.

Güvenlik güçleri, eylemcilerin meydanlara girişini engellemeye çalışırken aktivistleri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz bombası, toma ve coplarla müdahalede bulundu. Kaynaklar, göstericilerden ve güvenlik güçlerinde en az 20 kişinin yaralandığını aktardı.

Başbakan Mustafa el-Kazimi geçen cumartesi günü düzenlenen Ulusal Güvenlik Konseyi’nin olağanüstü toplantısında, güvenlik güçlerinin eylemcilerin korunması görevlerine bağlılığının ve eylemcilerin anayasal özgürlükler uyarınca barışçıl şekilde toplanma haklarının önemine dikkat çekti.

25 Ekim’de Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Tümgeneral Yahya Resul, Bağdat’taki eylemleri yalnızca Tahrir Meydanı’na yönlendiren bir mesaj yayınladı. Resul, açıklamasında şunları söyledi:

“Protestocu çocuklarımızı, tamamen güvenli olduğu için Bağdat’taki Tahrir Meydanı’nın dışında gösteri yapmamaya çağırıyoruz. Aynı şekilde onlara güvenlik birimleriyle iş birliği yapmak, olumsuz veya şüpheli durumları bildirmek ve göstericilerden olduğunu iddia edenlerin kendilerini korumak gerekçesiyle güvenlik güçlerine saldırmasına izin vermemek çağrısında bulunuyoruz.  Güvenlik servislerine, kamu ve özel mülkiyete tecavüz etmeye çalışan veya emniyet birimlerine ve göstericilere saldıran kişilere karşı gerekli yasal önlemleri uygulamaları yönünde katı talimatlar verildi.”

Gruplar, Abdulmehdi’nin yerine geçen Kazimi’nin başbakanlık görevini devralmasından bu yana 5 ay geçmesine rağmen şu ana kadar başlıca taleplerini yerine getirmek, yani yüzlerce aktivist ve protestocunun öldürülmesi ve suikastının faaliyetlerine karışanların hesap verebilirliğini sağlamak için yeterince adım atılmadığından şikayetçi. Aynı şekilde eylemciler, Kazimi’nin suçluların hesap verebilirliğine dair taahhütlerini gerçekleştirmediğini, ekim ayında ölen ve yaralanan vatandaşlarla ilgili gerçekleri araştırmak için özel bir komite oluşturulmadığını vurguladılar.

Başbakanlık Sözcüsü Ahmed Molla Talal, Twitter üzerinden yaptığı açıklama sonrasında eylemcilerin sert eleştirilerine maruz kaldı. Talal, “temmuz ayı başında Bağdat’ta güvenlik uzmanı Hişam el-Haşimi’nin öldürülmesi ve katilleri hakkında bilgi aldık. Faillerin kaçmaması için şu an bu bilgileri açıklamayacağız” ifadelerini kullandı. Aktivistler, hükümetin ve sözcüsünün yetkililerin aktivistlerin ve protestocuların katillerinden hesap sormaması nedeniyle halkın öfkesini kontrol altına almaya çalıştıklarına dikkat çektiler.

Basra, Maysan, Necef, Kerbela ve Divaniye vilayetleri de anma törenleri kapsamında benzer kitlesel gösterilere tanık oldular. Protestoların kalelerinden olan Nasiriye şehrinin merkezi Zikar’da da öfkeli protestocular eylem yaptılar.

Eylemciler, başta ölen protestocuların katillerinin ortaya çıkarılması olmak üzere bir dizi talepte bulundular. Gösterilerin barışçıl doğasının ve kamu mülkiyetinin korunmasına dikkat çeken eylemciler yayınladıkları bir bildiride şu ifadelere yer verdiler:

“Taleplerimiz, Irak genelinde göstericilerin ve aktivistlerin katillerinin tespitinin hızlandırılması, kayıpların ve kaçırılanların serbest bırakılması, seçim sürecinin adil ve tarafsız bir şekilde yürütülmesini sağlamak için Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde bağımsız bir seçim komisyonunun oluşturulmasıdır.”

Talepler arasında ‘Federal Mahkeme’de yasa dosyasını çözümlemek, erken seçimleri onaylamak, bozulmuş parlamentoyu feshetmek, siyasi partiler yasasını etkinleştirmek, silahları devlet elinde sınırlamak ve barışçıl protestocuların öldürülmesinde parmağı olan silahlı milisleri dağıtmak için yasal yeter sayıya ulaşma’ da yer alıyor. Eylemciler ayrıca bugüne kadar gösterilerin barışçıl olduğunu savundukları açıklamada şunları bildirdiler:

“Her ne sebeple olursa olsun başka bir yol seçmeyeceğiz. Özel ve kamusal mülkiyeti koruyacağız. Yol ve köprüleri trafiğe kapatmadan, düzeni ve sivil barışı korumak için güvenlik birimleriyle tam iş birliğinin yanı sıra sabotajcıların ve casusların, yozlaşmış akımların ve diğerlerinin yaptığı her türlü sabotaj eylemlerine de karşı çıkıyoruz.”

Eylemcilerin, aylar önce Necef vilayetinde bazı protestocuları öldürmekle suçladıkları Sadr hareketiyle gerginlikler yaşıyorlar. Hareket lideri Mukteda es-Sadr, 25 Ekim’de ‘casuslar’ olarak nitelendirdiği kişileri ‘devrimi, barışçıl doğasından saptırmakla’ suçladı. Sadr, hükümete de ‘güvenliği sağlama, yolları açıp devletim imajını onarma’ çağrısında bulunarak aksi takdirde durumun yabancı gündemleri ve sapkın fikirleri olan unsurlarla bir uzlaşının mevcut olduğu’ anlamına geleceğine dikkat çekti.

Şarkul Avsat