Irak, Beyaz Saray yarışının sonuçlarını yakından takip ediyor

Şiiler, Trump’ın kaybetmesini isterken, Kürt ve Sünni bileşenler İran üzerinde baskı oluşturması ve DEAŞ ile mücadeleyi desteklemesinden hareketle Trump’ın göreve devam etmesini istiyor

Bağdat dün gerçekleşen ABD seçimlerinin sonuçlarını beklerken henüz resmi bir açıklama yapmadı. Resmi düzeyde bir sessizlik hakim olsa da parlamento ve genel olarak siyasi çevrelerde durum böyle olmadı. Seçimlerden çıkacak sonuç Irak’taki gelişmeleri büyük ölçüde etkileyecek. Zira Donald Trump’ın kaybetmesi, Irak’ı ABD’nin varlığını destekleyenler ile karşı çıkanlar arasında şeklinde ikiye bölen politikasının sona ereceği anlamına geliyor. ABD’nin Irak’taki varlığına muhalefet edenler, özellikle İranlı General Kasım Süleymani’nin bu yılın başlarında Bağdat Havalimanı’nda öldürülmesinin ardından İran’ın nüfuzundan faydalananların yaptığı hesaplar doğrultusunda ABD’nin Irak’a askeri danışmanlık vermesine bile karşı çıkıyorlar. Karşı tarafta ise İran’ın ülke içindeki etkisinin artmasından ve DEAŞ’ın yeniden canlanmasından endişe ettiği için ABD’nin Irak’taki varlığını destekleyen bir grup var. Netice itibariyle Iraklılar etnik ve mezhep açısından ABD’nin varlığına karşı ikiye bölündüler. ABD’nin kalmasına karşı çıkan Şiilerin tamamı (180 vekil) Meclis çatısı altında ABD’nin ülkeden çıkarılması yönünde oy kullanırken, Kürt ve Sünniler oy kullanmayı reddettiler. Bu nedenle Kürt ve Sünniler ABD’nin kalmasını destekleyen grup kategorisine dahil edildiler. Nitekim yaptıkları açıklamalarda da bunu inkar etmiyorlar. Ancak tüm taraflar ABD başkanlık seçiminin muhtemel sonuçlarıyla ilgili endişe ediyorlar. Zira Trump’ın kazanması halinde İran’a karşı izlenen Amerikan politikasının devam etmesi beklenirken, Trump’ın rakibi Joe Biden’ın kazanması durumunda ise eski planlar tekrar hayata geçebilir. O planlardan biri de Irak’ın etnik ve mezhep temelinde 3 eyalete bölünmesidir.

Eski Irak Başbakan Yardımcısı ve Sadr Hareketi yöneticilerinden Baha el-Araci, seçim sonrası tahminlerle ilgili en farklı yorumu dile getirdi. Araci, paylaştığı video mesajında, “Anbar’ın devlete dönüştürülmesine dair tehlikeli bir uluslararası proje bulunuyor. Bu devletten Irak’a düşman olması istenecek” dedi. Bu planın uygulanıp uygulanmamasının önümüzdeki 4 yıllık süreçte Beyaz Saray’da kimin oturacağına bağlı olduğunu kaydeden Araci, söz konusu plan ile Yahudilerin Irak’la ilgili eski emelleri ve ABD seçimleri arasında ilişki kurdu. Araci, “Irak, ABD başkanlık seçimlerinden sonra sürprizlere gebe olacak. Biden kazanırsa Irak’ı bölme projesini imzalayacak.

Iraklı bileşenlerin Trump veya Biden’ın kazanması ya da kaybetmesine yönelik ilginç bir paradoks içinde oldukları görülüyor. Şöyle ki, Şiiler, Trump’ın kaybetmesini isterken, Kürt ve Sünni bileşenler İran üzerinde baskı oluşturması ve DEAŞ ile mücadeleyi (DEAŞ en çok Kürt ve Sünni şehirlerde faaliyet gösteriyor) desteklemesinden hareketle Trump’ın göreve devam etmesini destekliyor. Şiiler, seçimi kazanması halinde Biden’ın Irak’ı bölme projesini imzalamasından endişe ediyor. Sünniler bundan 12 yıl önce bu projeye şiddetle karşı çıkarken bugün bölgesel yönetim kurma fikrini destekliyorlar. Ancak Şiiler bugün bu projeye tümüyle karşı çıkıyorlar.

Başkanlık yarışının sonucu nasıl değişiklik yaratacak

El-Irakiyye Üniversitesi Medya Profesörü Dr. Fadıl el-Bedrani Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “ABD’deki başkanlık yarışının sonucu -ister Biden başkan olsun ister Trump makamında devam etsin- köklü bir değişiklik yaratmayacak. Irak ekonomik, siyasi ve hatta güvenlik problemlerinden muzdarip olmaya devam edecek. Bunun sebebi, ABD’nin dış politikasının müesses nizama mahkum olmasından kaynaklanıyor. ABD’deki müesses nizam, başkana yetki vermez ve gündemdeki dosyalarla ilgili aldığı kararlarda eğilimleri doğrultusunda mutlak anlamda özgürdür. Bu ABD’nin Irak’a yönelik politika ve programlarında ilkeleri takip etmesi anlamına geliyor. Bununla birlikte, Biden’ın kazanması halinde Irak’ın federatif yönetime doğru gideceğine ve yıllar önce gündeme getirilenlerin uygulanacağına dair işaretler mevcut. Ancak Trump’ın Beyaz Saray’da kalması durumunda, ABD’nin Irak’taki askeri ve diplomatik varlığına muhalefet eden parti ve güçlerle mücadele noktasında sınırlı bir müdahaleye şahit olabiliriz. ABD, Irak’taki İran nüfuzuyla mücadele edebilir.”

Iraklı bağımsız siyasetçi ve Eski Meclis Başkan Yardımcısı Haydar Molla, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:

“Trump yönetimi bir ilke üzerinde sebat etti o da ABD’nin eskiden oynadığı polis rolüne son vererek, dış politikadan faydalanma yoludur. Çünkü ABD’nin gücünü kullanmak isteyen kişinin bu gücün bedelini ödemesi gerektiği çok açıktır. Trump veya Biden’ın kazanması fark etmez, hatta Demokratların bile Trump’ın izlediği politikadan geri dönmesi çok zor. Burada önemli bir mesele var: Trump’ın önceliği açık ve bu öncelik Irak değil bilakis bölgedeki diğer ülkelerdir. Bunların başında da tabi ki İsrail geliyor. Aynı şekilde Körfez de Trump’ın politikasında öncelikler arasında yer alıyor. Irak halihazırda Araplar için bir önceliğe dönüştü. Zira birçok Arap, Körfez ve diğer ülkeler İran’ın veya sözde ‘direniş ekseninin -bölgedeki krizlere sebep olduğu için bazıları tarafından engelleme ekseni olarak da isimlendirilir- Irak ve bölgedeki rolüne son vermeyi istiyor. Dolayısıyla Trump’ın kalması, bu başta Irak’ta olmak üzere bu eksenin ortadan kalkmasının başlangıcı anlamına gelir.”

Irak Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu, ABD seçim sonuçlarının Washington’ın Irak politikasını ne yakın gelecekte ne de uzun vadede değiştireceğini belirtti. Komisyon Başkanı En-Naib Şirko Miruvis, açıklamasında “ABD seçim sonuçlarından önce Irak’ın durumunu, bu krizler içinde ülkenin nasıl yönetileceğini, Irak ve Iraklıların çıkarını, Irak’ın istikrarını, ekonomiyi güçlendirmeyi, bölgesel ve uluslararası ilişkileri dengeli bir şekilde kurmayı düşünmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Şarkul Avsat