Gazze’de yanlış teşhis kurbanları adalet istiyor

Gazzeli İbrahim, eşi hamileyken kurdukları hayallerden bahsederken “Bebeğimizi sabırsızlıkla bekliyordum. Karımla beraber her gün bebeğimizin odasını düzenliyorduk. Marangozun bebeğimizin yatağına işlediği detayları inceliyor, doktoru her ziyaret ettiğimizde gelişimini dikkatle takip ediyorduk. Doğacağı gün geldiğinde ise, bebeğimizi eşimle beraber kucağımıza almak için dakikaları saydım. Ancak eşimi kefene sarılmış gördüğümde neye uğradığımı şaşırdım, herkesi ağlarken buldum” ifadelerini kullanıyor.

Hayalleri tıbbi ihmal dolayısıyla gerçekleşmeyen İbrahim, “Eşim bebeğimizi doğurduğu sırada şiddetli kanama geçirdi. Sorumlu doktorun durumunu takip etmemesi üzerine komaya giren eşim oracıkta hayatını kaybetti. Derhal Sağlık Bakanlığından konuyu soruşturmasını istedik; soruşturma komitesinin kurulduğu cevabı geldi” sözleriyle devam ediyor.

Takipte ihmal

Doğumda hayatını kaybeden kadının ardından, bir de şiddetli ateş nedeniyle çocuğunu hastaneye götürüp tıbbi bir hata nedeniyle hastaneden çocuğu kısmi felce uğramış bir şekilde çıkan adamın hikayesinin patlak vermesi, Gazze halkını endişelendirdi.

Tıbbi hataların tüm dünya ülkelerinde gerçekleşmesine rağmen, Gazze halkı bu hataların özel veya devlet hastanelerindeki doktorların ihmalkarlığından kaynaklandığını düşünüyor. Halbuki hastaya biraz olsun dikkat vermek ve sağlık durumunu ciddiye almak, onu hayatı boyunca mustarip olacağı hastalık ve sıkıntılardan kurtarabilir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Gazze Ofisi Direktörü Abdunnasır Subh, bu konuda “Kimsenin sağlık hizmeti aldığı sırada zarar görmemesi gerekirken, hastaların bu sırada yaralanması bile kabul edilemezken, Gazze’de bu konuda can kayıpları kaydediyoruz. Dolayısıyla, hastalarla ortaklığı, hataların bildirilmesi ve bunlardan ders alınmasını, nitekim sağlık çalışanlarının hataları azaltmasını sağlayan bir hasta güvenliği kültürü oluşturmamız gerekiyor” ifadelerine başvuruyor.

Gizlilik dolayısıyla istatistik yok

WHO’nun elindeki istatistiklere göre, dünyada her 10 hastadan 4’ü, ön ve acil sağlık hizmeti aldığı sırada yaralanıyor. Zarar verici hataların çoğunun teşhis, reçete ve ilaçların kullanımı ile ilişkili olduğu biliniyor.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı ise bu konudaki verilerin gizli olduğu, mesleki nedenler dolayısıyla açıklanmaması gerektiği bahanesiyle gerçek rakamı açıklamayı reddediyor.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre insan hakları kuruluşlarının istatistikleri, 2020 yılında Gazze’de en az 70 tıbbi hata yapıldığını gösteriyor. Bu sayı, 40 farklı tıbbi hatanın kaydedildiği, 10 kişinin bu nedenle öldüğü 2019 yılına göre oldukça yüksek.

İhmalkarlık

Yalnızca tıbbi hatanın varlığı ile sınırlı kalmayan bu mesele, Independent Arabia’ya konuşan şahitlerin ifade ettiğine göre, Sağlık Bakanlığının vakaların takibindeki ihmalkarlığına kadar uzanıyor. Tıbbi hataların mağdur ettiği aileler, sağlık alanındaki ve yasal makamlara şikayette bulunduklarını, yalnızca Sağlık Bakanlığının bu konuda soruşturma komitesi kurduğu yanıtı aldıklarını söylüyor.

Tazminat davalarında uzman avukat Samir el-Medeni, bu nedenle, “Bir davanın ölümünü istiyorsanız bir komite kurun” diyor. Aynı zamanda, söz konusu komitelerin soruşturmanın seyri ve sonuçları için zaten Sağlık Bakanlığından talimat aldığını, soruşturma komitelerinin muamele biçiminin değiştirilmesi ve sağlık sisteminde reform yapılması gerektiğini ekliyor.

WHO tarafından kullanılmasına rağmen ‘tıbbi hata’ terimine karşı çıkan Gazze Sağlık Bakanlığı Hukuk Danışmanı Said el-Batta, “Açıkça kınama içeren bu kelime, sağlık hizmeti çalışanlarına atıfta bulunmak için kullanılmaz” ifadelerine başvurdu. Aynı zamanda, sağlık çalışanlarının ihmalkarlığından kaynaklanan tıbbi hatalar ile hastanın hastaneye geldiği sırada mustarip olduğu hastalıktan kaynaklanan tıbbi komplikasyonlar veya bazı tedavi yöntemlerinin kullanılmasından doğanlar arasında ayrım yapılması gerektiğini ifade etti. Bakanlığın bir şikayetin kaydedilmesinin ardından dosyayı ciddiyetle ele aldığını da ekledi.

Bu konuda bir yasa yok

Batta, “Sağlık Bakanlığı’na, Savcılığa, Yasama Meclisi’ne veya sektörde faaliyet gösteren insan hakları kuruluşlarına şikayette bulunulduğu taktirde dosyayla derhal ilgileniliyor. Tıbbi hata bildirisi alındığı anda, tıbbi bir ihmal olup olmadığını anlamak için şikayetin içeriğini araştırmak üzere özel bir teknik komite kurulur” diyor.

Batta’nın ifade ettiğine göre, soruşturmanın tamamlanması ve uzman komite raporunun tüm yetkili makamlar tarafından onaylanmasıyla, dosyayı takip edecek yasal makamlara başvuruluyor. Nitekim 1936 tarihli Filistin Ceza Kanunu’nda yer alan, iş sırasında yapılan ihmalkarlıkla ilgili cezaların yer aldığı 74. maddesine uygun ceza veriliyor. Batta, tıbbi hata konusunda Gazze’deki mahkemelerde 15’ten fazla davanın kaydedildiğini de ekliyor.

Ancak Gazze’deki mahkemelerin şuanda kullandığı yasa çok eski olması nedeniyle günümüze uygun değil. el-Mizan İnsan Hakları Merkezi’nden araştırmacı Samir el-Mename ise “Filistin hukuku, tıbbi hatalar konusunda özel ve modern bir kanundan yoksun. Bu da Başsavcılığı, genel hukuk kurallarına ve tıbbi hatalar konusunda uzman olmayan diğer ceza mevzuatına başvurmaya itiyor” ifadelerini kullanıyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı Hukuk Danışmanı Said el-Batta de bunu kabul ederek tıbbi hata ve ihmalleri kapsayan bir kanun olmadığını söylüyor. Ancak, Filistin Otoritesi Başkanı, tıbbi hata vakalarının artmasının ardından 2018’de, tıbbi hatalar konusunda uzman bir kanun hakkında karar çıkarmış, ardından çalışmalar başlamıştı. Bu konuda Batta ise “Batı Şeria’da kabul edilen yasayı Gazze’deki Yasama Meclisi’ne sunduk. Yasa ilk okumada onaylandı. Ancak geçerli kanunlara dahil edilmedi” diyor.

Şarkul Avsat