İran, nükleer yükümlülükleri ihlal yoluyla gözdağına devam ediyor

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliği düzeyini düşürerek ve nükleer tesislerinin denetimlerini durdurarak, nükleer yükümlülüklere yönelik yeni ihlaller yoluyla ABD yaptırımlarını önlemeyi hedefliyor. Bu kapsamda İran, taraflar arasında yükümlülükler 21 Şubat’a kadar yerine getirilmezse Ek Protokol’ün gönüllü olarak uygulanmasını askıya almak zorunda kalacaklarını bildirdi. Bu durumla eş zamanlı olarak Moskova, Washington’un nükleer anlaşmaya dönüşünü ele almayı amaçlayan çok taraflı bir toplantı düzenlemeye yönelik Pekin girişimini memnuniyetle karşıladığını açıkladı.

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Daimi Temsilcisi Büyükelçi Kazım Garib Abadi, 15 Şubat’ta Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Tahran’ın, 2015 nükleer anlaşması kapsamında ajansa verilen kapsamlı denetim yetkilerini sona erdirme planını UAEA’ya bildirdiğini duyurdu.

İran’da ‘nükleer faaliyetleri hızlandıracak yasanın’ 23 Şubat’tan itibaren uygulanacağını belirten Abadi, ‘Yeni sürece zamanında, sorunsuz bir geçiş sağlamak için bugün UAEA bilgilendirildi. Her şeyin sonunda, iyi niyet iyi niyet getirir” ifadesini kullandı.

“21 Şubat’a kadar yerine getirmezse…”

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade ise yaptığı bir basın açıklamasında, “Diğerleri yükümlülüklerini 21 Şubat’a kadar yerine getirmezse hükümet, Ek Protokol’ün gönüllü olarak uygulanmasını askıya almak zorunda kalacak” dedi. Reuters’ın aktardığına göre Hatibzade, “Bu, UAEA tarafından yürütülen tüm denetimlerin sona erdirilmesi anlamına gelmez. Karşı tarafın rotasını değiştirmesi ve yükümlülüklerine uyması durumunda tüm bu adımlar iptal edilebilir” ifadelerini kullandı.

Sözcü, bölgesel faaliyetler ve balistik füze geliştirme konusundaki her türlü müzakereyi dolaylı olarak reddederken, “İran, ulusal güvenlik ve ulusal çıkarları konusunda kimseye taviz göstermeyen, etkili ve rasyonel bir devlet olarak biliniyor” dedi. Said Hatibzade, “Füze programı, savunma araçlarımızdan biridir ve İran’ın askeri faaliyetleri hem savunma amaçlı hem de doğası gereği caydırıcıdır” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, ABD’yi, 2015 yılında imzalanan ve ‘füze programlarının geliştirilmesinin yanı sıra Devrim Muhafızları tarafından yürütülen İran bölgesel faaliyetlerini ve bölgedeki çokuluslu milislerini kontrol etmek üzere kapsamlı bir anlaşmaya varmak amacıyla’ eski Başkan Donald Trump’ın 2018 yılında geri çekildiği nükleer anlaşmaya geri döndürmeye çalışıyor. Anlaşma uyarınca İran yaptırımların kaldırılması karşılığında nükleer faaliyetlerini durdurmayı kabul etti.

Anlaşmadan geri çekilmenin ardından Trump, yaptırımları yeniden uygulamaya koyarken İran da anlaşmanın bazı kısımlarını ihlal etmeye başladı. Washington ve Tahran, şu anda anlaşmayı en iyi nasıl canlandıracakları konusunda hemfikir değiller ve her iki taraf da anlaşmaya uymak için öncelikle diğerinin anlaşma şartlarına uymasını talep ediyor.

Nükleer anlaşma, UAEA’ya geniş denetim yetkisi veriyor. Ancak İran parlamentosu, Biden’in zaferi onaylandıktan sonra Aralık ayında, diğer tarafların nükleer anlaşmaya uymaması durumunda İran hükümetinin 21 Şubat’ta anlaşmayı feshetmesini gerektiren bir yasa çıkardı. Yasa, iki aylık bir mühlet vermesine rağmen İran Atom Enerjisi Kurumu, uranyum zenginleştirme oranını yüzde 20’ye çıkardı.

Tahran, geçen hafta UAEA’ya nükleer programa sahip olmasından bu yana ilk defa uranyum ürettiğini ilan etti. Bunun, bir araştırma reaktörüne yakıt sağlamak için kullanılacağını, ancak nükleer silahların çekirdeklerini üretmek için de kullanılabileceğini söyledi.

ABD’ye yanıt

İran, nükleer silahlara sahip olduğunu her zaman reddetti. Ancak İran İstihbarat Bakanı Mahmud Alevi, geçen hafta İran nükleer programının gidişatını değiştirmekle tehdit etti. Alevi, Batı baskısının, Tahran’ı ‘köşeye sıkışmış bir kediye’ dönüştürdüğünü ve bunun, İran’ı özgürce dolaşan bir kediden daha farklı davranmaya itebileceğini vurguladı. Hatibzade ise İran Dini Lider Ali Hamaney tarafından 2000’li yılların başlarında yayınlanan bir fetvayı yineledi.

Hatibzade, geçtiğimiz Cumartesi günü ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in İran meselesiyle ilgili Twitter üzerinden yaptığı açıklamasına değinmeden önce, ‘İran’ın asla ve asla nükleer silah elde etme arayışında olmadığını’ vurguladı. Blinken, İran’ın nükleer silah elde etmesini önlemek için diplomasinin önemine dikkati çekmişti.

İran sözcüsü, Blinken’in açıklaması hakkında ise “Mevcut ABD hükümeti, önceki hükümetin yoluna devam ediyor. Şu anda yaşananlarla 20 Ocak’tan önce yaşananlar arasında hiçbir fark yoktur” dedi. ABD Başkanı Joe Biden, İran’a bölgesel davranışını değiştirmesi ve balistik füze geliştirme programını durdurması için ‘azami baskı’ politikası uygulayan eski Başkan Donald Trump’ın yerine geçerek, 20 Ocak’ta resmen göreve başladı.

Biden’ın görevi devralmasından sonra İran petrol satışlarının artıp artmadığı sorusuna yanıt olarak Said Hatibzade, “ABD’nin, taahhütlerine geri dönmesi alanında herhangi bir değişiklik olmadı. Ancak bu, İran’ın çıkarlarını ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak için tüm kanalları kullanmadığı anlamına gelmez” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Yeni yönetimin seçilmesinden aylar önce bölge ülkelerine çeşitli ihracatlarımız oldu” dedi.

İran’dan Avrupa’ya çağrı

Avrupa ülkelerini ‘gerginliği sona erdirmeye ve yükümlülüklerini yerine getirmeye” çağıran Hatibzade, “Avrupa üçlüsü (Fransa, Almanya ve İngiltere), gerginliği sona erdirmek için daha basit bir yola sahip; Nükleer anlaşmadaki taahhütlerine geri dönüş” değerlendirmesinde bulundu. Said Hatibzade, “Nükleer anlaşma hassas koşullardan geçiyor. Bu nedenle gerginlik ona yardımcı olmaz” dedi.

İran’ın, ilk adımı Washington’un atması gerektiği yönündeki sert tavrına rağmen bazı İranlı yetkililer, geçen hafta Reuters’a ABD yaptırımlarının bir sonucu olarak artan ekonomik baskıların Tahran’ı esnekliğe itebileceğini dile getirdi.

Geçtiğimiz Cuma günü Fransa, Almanya ve İngiltere, İran’ın metalik uranyum üretme kararını kınadı. Üç ülke, İran’ın uluslararası topluma karşı yükümlülüklerini ihlal ettiğini söyledi.

Diğer taraftan Moskova’da, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, ülkesinin ‘Çin’in, Washington’u nükleer anlaşmaya geri döndürme girişimini’ memnuniyetle karşıladığını açıkladı.

Rus medya organlarına göre Ryabkov, 15 Şubat’ta yaptığı açıklamada, Moskova’nın ‘Pekin’in, Washington’u Tahran ile nükleer anlaşmaya geri döndürme girişimini desteklediğini belirtti. Ryabkov, “Ancak sonuçlara ulaşma yeteneklerinin kapsamını anlamaya ihtiyaç var” dedi.

Pekin’in Washington’un nükleer anlaşmaya geri dönmesi konusunu tartışmak için önerdiği toplantının, tüm tarafların istediği takdirde hızlıca yapılabileceğine inandığını dile getiren yetkili, Washington’un İran nükleer anlaşmasına dönüşü hususunda ülkesinin, çok taraflı bir toplantı düzenlemek için ABD ve Çin ile istişarelerde bulunduğunu vurguladı.

İsrail tarafı

Öte yandan İsrail Yayın Kurumu, 15 Şubat’ta Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, ‘nükleer anlaşma konusunda ABD- İran müzakerelerine yeniden başlama ve Washington’un anlaşmaya geri dönme olasılığını ele almak’ amacıyla gelecek Perşembe günü bir oturum düzenleyeceğini söyledi.

İsrail Yayın Kurumu, Savunma Bakanı Benny Gantz ve Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi’nin yanı sıra, güvenlik dairesi başkanlarının da bu toplantıya katılacağına dikkati çekti. İsrail’de yayın yapan 11. Kanal’a göre Netanyahu, İran meselesi hususunda Biden yönetimiyle karşı karşıya gelmeye hazırlanıyor ve Gantz ile anlaşmazlıklara rağmen bu hususta, birleşik bir İsrail tavrı sergilemek istiyor.

Şarkul Avsat