Suudi Arabistan iklim krizini ele almada dünyaya örnek olabilir mi?

Adı petrolle eşanlamlı hale gelen Suudi Arabistan, bu hafta şaşırtıcı bir açıklama yaptı.

Muazzam zenginliği fosil yakıtlara dayanan krallık, karbon emisyonlarını azaltıp çölleşmeyi yavaşlatmaya yönelik taahhüdü kapsamında “Ortadoğu Yeşil Girişimi”nin yanı sıra “Suudi Arabistan Yeşil Girişimi”ni tanıttı.

Ülke 2030 yılına kadar 10 milyar ağaç dikip enerjisinin yüzde 50’sini yenilenebilir kaynaklardan üreterek emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Krallık ayrıca 40 milyar ağaç daha dikmek için bölgedeki komşularıyla birlikte çalışacağını söylüyor.

Tahtın varisi ve katı İslam devletinde yaşanan köklü değişikliklerin ardındaki acımasız güç Veliaht Prens Muhammed bin Selman, küresel mesele hakkında dobra bir değerlendirme sundu ve iklim değişikliğini bir “kriz” olarak adlandıracak kadar ileri gitti.

MBS olarak bilinen Veliaht Prens cumartesi günü yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Önde gelen bir küresel petrol üreticisi olarak iklim kriziyle mücadeleyi ilerletme konusundaki sorumluluğumuzun bilincindeyiz, dolayısıyla petrol ve gaz çağında enerji piyasalarının istikrar kazanmasında oynadığımız öncü rol gibi, bir sonraki yeşil çağa da öncülük etmek için harekete geçeceğiz.”

Ortadoğu’da temiz enerji üretiminin payı şu anda yüzde 7’yi geçmezken MBS, Suudi Arabistan’ın bölgedeki hidrokarbon üretimine bağlı emisyonları yüzde 60’tan fazla azaltmak için komşularıyla birlikte çalışacağını söyledi.

“Krallık’ın, bölgenin ve dünyanın iklim değişikliğiyle mücadelede çok daha ileri ve çok daha hızlı gitmesi gerekiyor” diye ekledi.

İktidardaki El Suud kraliyet ailesindeki en baskın gücün allayıp pullamadan böylesine açık sözlü konuşması krallığın mevzuyu ciddiye aldığına işaret ediyor, ki bu her zaman böyle olmamıştı.

Suudi Arabistan onlarca yıldır süren iklim görüşmeleri boyunca “engelleyici” olarak nitelendirilmiş ve 2015 Paris Anlaşması’nı engellemeye çalışmakla suçlanmıştı. Paris zirvesinde kürsüye çıkan Suudi Petrol Bakanı Ali el-Naimi “enerji kaynaklarının herhangi birine karşı ayrımcılık yapmayan emisyon azaltma politikaları” çağrısında bulunmuştu.

Belki de böylesi bir çekince ülkenin tarihi dikkate alındığında anlaşılabilir bir durum. 2019’da günde 1,8 milyon varille (bpd) küresel toplamın yüzde 12,4’ünü üreten Suudi Arabistan, ABD’den sonra en büyük ikinci petrol üreticisi.

Dünya genelinde petrol fiyatlarının kontrolündeki gücünü hala koruyan Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) başı olarak görülüyor. Devlet kontrolündeki petrol şirketi Saudi Aramco, pandemi etkisini gösterip unvanın bu ay Apple’a geçmesine neden olana kadar dünyanın en kârlı şirketiydi.

Krallık dünya genelinde doğrulanmış petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Petrol ve doğalgaz sektörü GSYİH’sinin yaklaşık yarısını, ihracat gelirlerininse yüzde 70’ini oluşturuyor.

Ne var ki küresel enerji üretiminde havalar değişiyor ve Suudi Arabistan bundan muaf değil.

Dünyanın sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,2 santigrat derece üzerine ısınmasıyla iklim krizinin sonuçları şimdiden aşırılığını gösteriyor: Öngörülemeyen ve şiddetli fırtınalar, yükselen deniz seviyeleri ve eriyen kutup buzları. Bilim insanları felaketi önlemek için dünyanın küresel ısınmayı kesinlikle 2 santigrat derecenin altında ve ideal olarak, gittikçe iddialı bir hedefe dönüşen 1,5 santigrat derecede tutması gerektiğini söylüyor.

Ülkelerin bu yıl Kasım’da, Glasgow’da düzenlenecek COP26 adıyla bilinen BM iklim zirvesinde emisyon hedeflerini artırması umuluyor. (Başkan Biden erken kriterler belirlemeye çalışmak için hem müttefiklerini hem de rakiplerini gelecek ay yapılacak Beyaz Saray iklim zirvesine davet etti).

Vakit dar. Geçen yıl küresel emisyonların 2030’a kadar 2010 seviyelerine göre yaklaşık yüzde 45 düşmesi, yüzyılın ortası itibarıyla “net sıfıra” ulaşması gerektiğini belirten BM, bunun toplumun tüm alanlarında ve en önemlisi enerji kaynaklarında benzeri görülmemiş bir geçiş gerektirdiğini söylemişti. Dünyanın programa ayak uydurabilmek için Suudi Arabistan’a, dünyanın en çok karbon salan 10 ülkesinden birine ihtiyacı var.

Şimdiye kadar emareler olumlu olmaktan uzaktı. İklim eylemini takip eden üç araştırma kuruluşunun yürüttüğü bağımsız bir bilimsel analiz olan Climate Action Tracker, Suudi Arabistan’ın petrole alternatif oluşturmak konusunda ağır davrandığını ve iklim taahhütlerinin belirsiz olduğunu söylüyor.

Kasım 2020’deki son güncellemede iklim konusundaki adımları aralarında ABD, Rusya, Arjantin, Türkiye, Ukrayna ve Vietnam’ın da yer aldığı diğer faillerle birlikte “kritik düzeyde yetersiz” kabul edilmişti.

Suudi Arabistan’ın iklim eylemini genişletmesi hem küresel çabalar hem de ülkenin üçte ikisinin 35 yaşın altında ve kötüleşen etkilerin asıl yükünü taşıyacak olan 34 milyonluk nüfusu için neredeyse geç kalınmış bir adım.

Ülke olabilecek en aşırı sıcaklar nedeniyle ciddi tehlikelerle karşı karşıya. Geçen temmuz dünyanın en büyük vahalarından birine ev sahipliği yapan El-Ahsa şehrinde sıcaklık 50 santigrat dereceyi bulmuştu. Arap yarımadası boyunca kurak alanların giderek kuraklaştığı ve biyolojik üretkenlikten mahrum kaldığı hızlı çölleşme yaşanıyor.

IqAir, Suudi Arabistan’daki hava kalitesinin Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre güvensiz olarak değerlendirildiğini bildirmişti. Bu, araç ve sanayi emisyonlarının yanı sıra doğal olarak meydana gelen toz fırtınalarına da bağlı.

Ayrıca Kovid-19 salgını ve azalan küresel petrol talebi Suudi ekonomisini yaralamış olsa da, MBS’nin “Suudi Vizyon 2030” planı kapsamında krallık ekonomisini petrolden uzaklaştırarak çeşitlendirebilmek için kullanılabilecek hatırı sayılır miktarda kaynak var.

Suudi Arabistan’a önümüzdeki onlarca yıl içinde 10 milyar ağaç dikmenin ağaç örtüsünü 12 kat artırabileceği ve 40 milyon hektarı rehabilite edebileceği bildiriliyor. Riyad ayrıca 40 milyar ağaç dikmek için Katar, Kuveyt, Bahreyn, Irak ve Sudan da dahil olmak üzere bölgedeki diğer ülkelerle işbirliği yapıyor.

Fakat yenilenebilir su kaynaklarının kısıtlı olduğu bir ülkede bu büyük dikim projesinin nasıl yürütüleceği şimdilik belirsizliğini koruyor. Benzer bir projede bulunan ve 1978’den bu yana 66 milyar ağaç diken Çin, bu ağaçlardan pek çoğunun planlama eksikliği nedeniyle öldüğünü görmüştü. Afrika’da yaklaşık 8 bin km boyunca uzanacak multi-milyar dolarlık başka bir proje olan “Büyük Yeşil Duvar” hala ilk aşamalarında.

Independent Türkçe / Louise Boyle