Dünya Ticaret Örgütü: Salgının sonunun gecikmesi vahim sonuçlar doğurur

Dünya Ticaret Örgütü (WTO) geçtiğimiz günlerde, daha önce Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) de yaptığı gibi, gelişmekte olan ve yoksul ülkelerin yeni tip koronavirüse karşı yeterli aşılara erişiminin gecikmesinin sebep olacağı sonuçlara karşı uyarıda bulundu. Söz konusu gecikmeden kaynaklanabilecek ticari ve ekonomik kayıpların gelişmekte olan ülkelerden çok, zengin ülkeler için yıkıcı olacağını belirtti.

Bu uyarı, Amerika Birleşik Devletleri’nin 4 Temmuz Bağımsızlık gününde “Kovid-19’dan bağımsızlığı” yani normal hayata dönüşün sağlanmasını beklediğine yönelik açıklamanın ardından geldi. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu aşılama kapsamının, bu yıl sona ermeden AB nüfusunun tamamının kapsayacağını belirtti. WHO aşı dağıtımının şimdiki hızı ile devam etmesi halinde, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin nüfusun tamamını aşılama hedefine en iyi ihtimalle, 2023’ün sonuna doğru ulaşacakları tahmininde bulundu.

WHO virüsün, niteliklerinin tahmin edilmesi imkansız olan mutasyonlara uğraması ve yayılması ihtimali hatırlatarak, bunun tüm dünyanın virüse karşı korunmaması halinde virüsün ortadan kaldırılamayacağı anlamına geldiğini bir kez daha vurguladı. Aşı, ilaç ve kişisel koruyucu malzemelerin dağıtımında acilen değişiklik yapılması gerektiğine dikkat çekti. WHO Genel Direktörü ve yaklaşık 30 devlet ve hükümet başkanı bu ay başında, gelecek pandemilere hazırlık için, bilgi ve deneyimleri paylaşmayı, önlemleri koordine etmeyi ve yoksul ülkelerin sağlık ve korunma imkanlarını geliştirmelerine yardımcı olmayı taahhüt eden uluslararası bir anlaşmanın imzalanması çağrısında bulundu.

Cenevre Uluslararası Çalışmalar Yüksek Lisans Enstitüsü’nden Profesörü Olivier Blanchard, zengin ülkelerin daha fazla ek miktarı tekeline almaya, büyük ilaç şirketlerinin çıkarlarını korumaya, aşı patentlerinin askıya alınması taleplerine cevap vermeyi reddetmeye devam etmesi yada bu şirketleri aşı üretim kapasitesine sahip gelişmekte olan ülkelerde aşı üretimi için geçici anlaşmalar yönlendirmeye devam etmesi halinde ağır bir bedel ödemek zorunda kalacağını ifade etti.

Blanchard, başta ABD olmak üzere zengin ülkelerin, bu salgın ile yüzleşirken alınan önlemlerin korkunç sonuçlara neden olabileceğini anlayarak, ekonomilerini canlandırmak ve zor durumdaki ailelere ve şirketlere yardım etmek için güçlü bir şekilde hareket ettiklerini ancak gelişmekte olan ülkelerin, son 10 yılda zor elde ettikleri ekonomik ve sosyal kazanımların çoğu salgın tarafından yok edilirken finansal destek programları için fon bulamadıklarını belitti.

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) tahminlerine göre, ABD şu ana kadar, GSYİH’nın yüzde 25’ine eşit olan bir miktarı, salgının sonuçları ile başa çıkmasını desteklemek için ekonomisini destekleyecek önlemleri finanse etmeye harcadı. Dünya Ticaret Örgütü, 2023 yılı sonuna kadar Kovid-19 salgınının ortadan kaldırılmasının gecikmesi halinde zengin ülke ekonomilerinin uğrayacakları zararın, gelişmekte ve yoksul ülkelerin uğradıkları ekonomik zararın üç katına çıkabileceği uyarısında bulundu.

Dünya Ticaret Örgütü uzmanları, zengin ülkelerin ekonomilerinin pandeminin etkilerinden kurtulmasını sağlarken aynı zamanda gelişmekte olan ve yoksul ülkelerin krizden çıkma çabalarına katkıda bulunabilecekleri 3 önlem önerdi. Bunlardan ilki, IMF’nin ana yedek kolunu oluşturan ve 650 milyar dolara kadar yasal onay gerektirmeyen, büyük miktarda özel çekme birimlerinden (SDR) büyük bir miktar çıkarılması için IMF’ye başvurulmasına dayanıyor. Bu tedbir, zengin ülkeler, likiditeye ihtiyaç duyan ülkeleri zora sokacak bir şekilde çok yüksek para çekme haklarından vazgeçerse, küresel ekonomi için geniş çaplı olumlu sonuçları olabilir.

İkincisi de IMF’ye dayanıyor zira, ödemeler dengesi sorunlarını çözmek için başvuran ülkeler başta olmak üzere, IMF gelişmekte olan ülkelerin makroekonomik politikalarının belirlenmesinde aktif rol oynuyor. Ayrıca IMF alışkanlıklarının aksine, ABD ve AB’ye mali destek programları çağrısında bulundu ve gelişmekte olan ülkelerde olumsuz dış koşullara rağmen kamu harcamalarının arttırılması gerektiğini açıkça onayladı.

Ancak insani yardım örgütü Oxfam, IMF’nin krizle mücadele için geçen yılın Mart-Eylül ayları arasında 91 ülkeye kredi sağladığını, bunlardan 76’sının kamu harcamalarının azaltılmasını zorunlu tuttuğunu konusunda uyarıda bulundu. Bu durumun, söz konusu ülkelerin sağlık sistemleri, sosyal yardımları, kamu sektöründe maaşları ve işsizlik yardımlarını etkileyebileceğini belirtti. Oxfam, gelişmekte olan ülkelere, en azından pandemi sona erene kadar bu koşulların kaldırılması için zengin ülkelere baskı yapılması çağrısında bulundu.

Üçüncü ise, gelişmekte olan ülkelere dayanıyor. Bu ülkelerin geri ödemeleri gereken meblağların, salgınla mücadele ve ekonominin canlandırılması ile elde edilebileceği için borçlardan kaynaklanan sorunlara karşı mücadelede ortak bir yanıt verme imkanları bulunuyor. Ancak uzmanlar, bu önlemin zengin ülkelerin yardımına ve bu aşamada gelişmekte olan ülkelere yardım eli uzatmanın herkese yararını olacağının anlaşılmasına bağlı olduğunu düşünüyor.

Uzmanlar bilimsel sonuçların kesin olduğunu, eğer bir kişi virüsten uzakta değilse kimsenin uzakta olamayacağını ayrıca kanıtların aynı zamanda küresel ekonominin selametinin, tüm bölgelerin toparlanmasına ve yeniden canlanmasına bağlı olduğunu belirttiler.

Şarkul Avsat