1 Mayıs İşçi Bayramı, yine balkonlarda kutlanacak

“1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü” bu yıl da sokağa çıkma yasağı koşulları altında kutlanıyor.

Pandemi nedeniyle 1 Mayıs’ta alışık olunan mitingler iki yıldır yapılamıyor.

Küresel salgın sadece işçilerin meydanları doldurmasını engellemekle kalmadı. Aynı zamanda sorunlarını daha da artırdı.

Kendi bayramlarında ve tam kapanmada bile işçilerin çoğu iş başında

Her şeyden önce tam kapanma sürecinde bile çoğunluğun evde olduğu koşullarda işçilerin çoğu yine iş başında.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun verdiği bilgilere göre işçilerin yüzde 61’i tam kapanmadan tamamen muaf iken, yüzde 22’si yarı muaf olarak çalışmaya devam ediyor.

DİSK Başkanı Çerkezoğlu ve sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, 1 Mayıs’ta Türkiye’deki emekçi, çalışanlar açısında nasıl bir tablonun olduğunu anlattı

Çerkezoğlu, işçi sınıfının 1 Mayıs’a bir taraftan temel sorunları diğer taraftan pandemi sürecinin ağırlaştırdığı işsizlik, yoksulluk, Kod 29 ve ücretsiz izin dayatması, işsize, emekçiye kaynak ayrılmamasının yarattığı sıkıntılarla gittiğini belirtti.

Çalışanların yarısı açlık sınırının altındaki asgari ücret seviyesinde

Sözlerinin detaylandıran Çerkezoğlu, Türkiye’deki çalışanların sorunlarıyla alakalı şu sorunları sıraladı:

– Her 100 işçiden ancak 10’sendikalı.

– Her 100 işçiden ancak 7’sinin toplu sözleşme hakkı var.

– Asgari ücret açlık sınırının altında ve çalışanların yarısına yakını asgari ücret seviyesinde ücret alıyor. Asgari ücret ortalama ücrete dönüşmüş durumda.

– Ciddi gelir dağılımı adaletsizliği var, ücretli kesim de ağır bir vergi yükü altında.

– Geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyonu aştı.

– Genç ve kadın işsizliği yükselişte. Kadınlar arasında geniş işsizlik oranı yüzde 40’lara ulaştı. Neredeyse her iki kadından biri işsiz.

– 2,5 milyon kişi zorunlu ücretsiz izne çıkarıldı.

– Ücretsiz izne çıkarılan 2,5 milyon işçi günde 50 lirayla kendisini ve ailesini geçindirmeye çalışıyor.

Çerkezoğlu, 1 Mayıs’ta bu konulardaki taleplerini haykıracaklarını belirterek bu kapsamda “1 Mayıs Emek ve Dayanışa Günü”nde Taksim Meydanı’na çelenk konulmasının ardından gün boyu işyerlerine ziyaretler gerçekleştireceklerini söyledi.

DİSK Başkanı, işçilerin çoğunluğunun çalıştığını hatırlatarak bu nedenle örgütlü oldukları işyerlerinde 1 Mayıs’ı kutlamaya devam edeceklerini kaydetti.

1 Mayıs akşamı saat 21.00’de balkonlara ve pencerelere davet

Ancak asıl etkinlik geçen yıl da olduğu gibi akşam saatlerinde yaşanacak ve kutlama alanı tüm Türkiye olacak.

Çerkezoğlu, bu etkinliği şöyle anlattı:

Akşam 9’da herkesi 1 Mayıs’ı kutlamak, herkese gelir desteği ve aşı hakkında destek vermek için bulunduğu yerde, evinin balkonunda penceresinde ses çıkarmaya davet ediyoruz. 1 Mayıs marşları söyleyerek balkonlarımızdan pencerelerimizden taleplerimizi dile getireceğiz.

Pandemiye karşın 1 Mayıs kutlamalarına katılım geniş oldu

Çerkezoğlu, geçen yılda bir benzeri yapılan eylemin büyük destek aldığın, 1 Mayıs’ın bu yolla her yerde kutlanmasının sağlandığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

Halkın 3-4’ünün ücretli olduğu bir toplumda herkesi bulunduğu yerden işçilerin 1 Mayıs’ına destek olmaya çağırıyoruz. Bu yıl ki sloganımız: ‘Herkese aşı, herkese gelir desteği, çarklar dursun, ölümler dursun.’

“Ülkemizde işçilerin bir kısmı, 1 Mayıs’ın önemini kavramadı”

Sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, yıllardır 1 Mayıs’ı meydanlarda kutlayan bir kişi olarak işçilere yönelik dost eleştirileri olduğunu söyleyerek sözlerine başladı.

1 Mayısların yıllardan beri Türkiye’de işçilerin olmadığı, daha çok işçi dostu esnafın, işverenlerin ve siyasi partilerin yer aldığı bir etkinlik gibi kutlandığını öne sürerek su iddiada bulundu:

Oysa 1 Mayıs’ta işçilerin olması gerek. Ben yıllardır 1 Mayıs meydanlarında şunu görüyorum ki işçiler, sokaklarda meydanlarda olmadılar. Hatta işçilerin bir kısmı 1 Mayıs’ta işçilerin haklarını koruyan insanlara terörist, vatanını sevmeyen insanlar gözüyle baktı. Maalesef ülkemizde işçilerin bir kısmı, 1 Mayıs’ın önemini tam olarak kavrayamadılar.

“Sendikasız işçiler birlikte hareket etmedikleri gibi edenlere de karşılar”

Türkiye’deki sendikalı işçi oranının yüzde 10 olduğunu ve geri kalanının sendikasız olduğunu hatırlatan Erdursun, “Sendikalı işçiler birlikte hareket edip haklarını korumaya çalışıyorlar. Ama sendikasız olanlar birlikte mücadele etmedikleri gibi mücadele edenlere de karşılar. Kendi ayaklarına sıkıyorlar” iddiasında bulundu.

“Çalışanlar, haklarını kaybetmeye devam ediyorlar”

Erdursun, sonuç olarak günümüzde çalışanların İş Kanunu’ndan haklarını kaybetmeye devam ettiklerini öne sürerek, şöyle konuştu:

Bunu son olarak kısa çalışma ödeneğinde ve zorunlu ücretsiz izin süreçlerinde gördük. İşverenler keyfi olarak işçilere sormadan onları kısa çalışma ödeneğine ya da zorunlu ücretsiz izne çıkardı. Bu süreçte sigorta primleri ödenmedi. Hatta kimi işyerleri hem işçiler çalıştırdı hem ücretsiz izinde göstererek bu süreçte sigorta primlerini ödemedi. İşçiler, çalıştıkları günlerin parasını işverenden değil ancak İşkur’un verdiği parayı alabildi.

“İşsizlik daha da artacak”

Nüfusun artmasına karşın her yıl aktif çalışan sayısının azaldığını söyleyen Erdursun’un yakın zaman için tahminleri karamsar.

Kısa çalışma ödeneğinin ve işten çıkarma yasağının bitmesiyle işsizliğin daha da artacağını öne süren Erdursun, “En önemli sorunumuz işsizlik. İşsizliğin azalması için istihdamın ve üretimin artması gerekiyor. Ancak bunun için gereken ekonomik modeller tartışılmıyor bile. Genç nüfusla birlikte işsizlik de artıyor” dedi.

“İşçi sınıfının kendine çeki düzen vermesi daha talepkâr olması lazım”

“İşçi sınıfının ve emekçilerin kendilerine çeki düzen vermesi ve hakları için mücadele etmesi gerekiyor” diyen Erdursun,  sözlerini şöyle tamamladı:

“Son yıllarda işçilere doğru dürüst bir hak verilmedi ve işçiler hiç seslerini çıkarmıyorlar ne verilirse Allah razı olsun diye kenara çekiliyorlar. İşçilerin biraz daha talepkâr olması lazım.”

Independent Türkçe