Lübnan ve Suudi Arabistan arasında köklü bir ilişki vardır ve böyle de kalacaktır

Lübnan savaşını durduran anlaşmanın yapıldığı gün Taif müzakerelerine katıldım. Savaşların yıktığı ve her eve acıların girdiği bir ülkede top seslerini susturmak ve ölüm aletini durdurmak için o dönem Suudi Arabistan’ın kararlılığını ve ısrarını gözlemledim.

Suudi Arabistan’da uzun bir süre geçirdim ve hala da geçiriyorum. Fakat gurbetteyken Lübnan’ı unutmadım ve unutmayacağım da. Zira Lübnan’ın her karış toprağına önem vererek bu ülkenin Suudi yetkililerin gönlünde taht kurduğunu gördüm. Onlara göre nazlı olan bir ülkeye aşırı sevgilerini fark ettim. Bunun için Beyrut, Aley, Bhamdoun, Sofar, Brummana, Beit Mery ve bütün yazlık köy ve kasabaları Suudilerin daima hafızasındaydı.

Siyaset ve destekten bahset. Hiç sorun değil… 1970’lerin ortasında iki yıllık savaştan 1982 yılındaki İsrail işgaline ve Lübnan’ın yaşadığı üzücü savaşlara kadar… Suudi Arabistan’da bulunan Lübnanlılara sınırsız destek vererek, en zor ve sıkıntılı şartlarda Lübnan toplumunun yaralarını sararak muamele, cömertlik ve mertlik konusunda yakın ve mükemmel bir ilgiye şahit oldum. Lübnan ekonomisinin omurgası ve esas destekçisi olan ekonomik, yaşam ve sosyal ihtiyaçları sağlama konusunda Suudi yetkililerin eğilimlerini yakından duyduğumu söylersem abartmış olmam… Evet tarihi olarak Suudi Arabistan, Lübnan’ın akciğeridir. Savaş ve barış zamanında Lübnanlıların çıkış yoludur.

Lübnan savaşını durduran anlaşmanın yapıldığı gün Taif müzakerelerine katıldım. Savaşların yıktığı ve her eve acıların girdiği bir ülkede top seslerini susturmak ve ölüm aletini durdurmak için o dönem Suudi Arabistan’ın kararlılığını ve ısrarını gözlemledim. İsrail saldırılarının yıktığı yerleri yeniden imar etme noktasında Riyad’ın rolünü unutacak mıyız?… Kısacası Suudi Arabistan’ın Lübnan’a sunduğu şeyler, sözcüklerle anlatılamaz.

Bu kısa yazıyla Lübnan ve Suudi Arabistan arasındaki yavaşlayan ilişkilere değinmek istedim… Birçoklarının ülkemizi yalnız bıraktığı günde Lübnanlılara vermiş olduğu desteğe vefa göstermek için bu iyilik diyarını hedef alan saldırıları daima kınadığımı ve uyardığımı hatırlatırım. Son saldırılar bizi şaşırttı… Öyle ki iyi ve zor günde yanımızda olanlara misliyle karşılık vermeliyiz.

Bu zor zamanda Suudi Arabistan ve Körfez’le ilişkilerimizi her zamankinden daha fazla pekiştirmek, bizim için daha uygundur. Tabi bu da ikili ilişkileri düzeltmeye çalışan akil şahsiyetler ve doğru politikalar aracılığıyla ve sorumlu bir tavırla gerçekleşecektir. Politik hesaplardan ve geçici menfaatlerden uzak bir şekilde şartlar bunu gerektiriyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde yaşayan halkımız, ikinci ülkelerinde… Halkımızın yaşananlardan ne kadar rahatsız olduğunu ve olanlara ne kadar üzüldüğünü biliyor ve anlıyorum… Bu anlaşmazlıkları çözmek için zor zamanlarda yanımızda duranlara zarar vermeden cesur ve kararlı bir şekilde hareket edelim. Zira yiğitlik ve mertlik bunu gerektiriyor.

Yaşananların geçici olmasını ümit ediyorum… İstisnasız tüm Lübnanlılara cömert olanlara karşı yapılan saldırıların durmasını umuyorum. Ekonomi, tıp ve eğitim alanında büyük bir gerileme yaşadığımız ve artan işsizlik yetmiyor mu? Bu ülkenin güzel halkının başına gelen yoksulluk halleri yeterli değil mi?  İbret alalım ve Allah’tan korkalım… Zira Körfez ülkeleri, bize kapılarını açtı ve bizi bağrına bastı. Suudi Arabistan ve Lübnan arasında dostluk, tarih, hatıralar ve köklü bir ilişki vardır… Böyleydi ve böyle kalacak.

*Nehme Tohme-Lübnan Temsilciler Meclisi Üyesi