Umman heyeti dün Sana'ya geldiği sırada Husi medyası tarafından yayınlanan bir fotoğraf

Umman’dan bir heyet Husileri BM barış planına ikna etmek için Sana’da

Heyet, Washington’ın grubu ateşkes çabalarını engellemekle suçlamasının ardından bölgeye gitti.

İran destekli Husi grubuna ait resmi kaynaklar cumartesi günü, grubun sözcüsü Muhammed Abdusselam Felita’nın eşlik ettiği Umman Sultanı’nın ofisinden bir heyetin Sana’ya geldiğini bildirdi. Maskat’tan gelen heyetin bu adımı, Yemenli gözlemcilere göre Husi lideri Abdulmelik el-Husi’yi, Martin Griffiths’in grup ve meşru hükümet arasındaki barış istişarelerine dönmeden önce önerdiği ateşkes ve insani önlemlerin uygulanmasına ilişkin BM planına ikna etmek amacıyla son girişim olarak değerlendirildi.

Husi kaynakları Umman heyetinin ziyaretinin amacını belirtmezken, Yemen Dışişleri ve Göçmen İşleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek, Husi grubunu BM ve uluslararası ve bölgesel çevreler tarafından sunulan barış seçeneklerine zorlamak amacıyla hükümetin çabaları çerçevesinde Maskat’a bir ziyaret başlattı.

Yemen Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Körfez gezisi kapsamında Umman’a yaptığı ziyaretin iki kardeş ülke arasındaki ikili ilişkileri güçlendirmek için planlandığını, ancak aynı zamanda bunun barış çabalarını ilerletmek için tüm bölgesel ve uluslararası aktörlerle daha fazla çaba ve istişare kapsamında geldiğini vurguladı. Bakan ayrıca, “Umman’ın oynadığı olumlu rol için takdirlerimizi ifade etmek amacıyla da bölgeye geldik” dedi. Bakan Mübarek, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’den Umman hükümdarı Sultan Heysem bin Tarık’a yazılan bir mektubu taşıdığını da belirtti.

Yemenli çevrelerde grubun önerilen BM planına göre kapsamlı bir ateşkese varma konusundaki ciddiyetsizliği konusunda şüpheler gündeme gelirken, Yemenli politikacılar Umman’ın çabalarının, Griffiths ve son açıklamasında grubu ateşkese uymamaktan ve ülkedeki barış sürecini desteklemekten sorumlu tutan ABD Temsilcisi Tim Lenderking’in önceki çabaları gibi sona ereceğini bekliyor.

Umman heyetinin bölgeye ziyareti ABD yönetimi tarafından yapılan açıklamanın ardından geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Yemen’de birçok sorunlu aktör var. Husiler ateşkese gerçekçi bir şekilde katılmayı ve Yemen halkına hayal edilemez acılar yaşatan, yaklaşık yedi yıldır süren çatışmayı çözmek için adımlar atmayı kabul etmiyorlar. Bu konuda büyük bir sorumluluk taşıyorlar” ifadelerini kullanmıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Husilerin Marib’e yönelik yıkıcı saldırılarını sürdürdüğünü ve uluslararası toplumun bunu kınayarak milisleri giderek daha fazla izole ettiğini belirtti.

BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, Husi liderleriyle 14 aylık bir kesintinin ardından grubu barışa yönelik planına ikna etmek için geçen hafta işgal altındaki Sana’yı ziyaret etti. Husi milis lideri Abdulmelik el-Husi ile yaptığı görüşmenin ardından, Sana’dan meşru hükümet ile paylaşacağı bazı fikirler ile döndüğünü söyleyen Griffiths, Husilerin kapsamlı bir ateşkesten uzak bir şekilde Sana Havaalanı ve Hudeyde Limanı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasında ısrar ettiğini bildirdi.

Grubun lideri son vaazında yaptığı açıklamada, BM önerisine ve uluslararası çabalara, özellikle de ABD’nin çabalarına karşılık vermeyerek takipçilerini daha fazla savaşçı seferber etmeye ve savaşa devam etmek için daha fazla para toplamaya çağırdı. Ayrıca  kapsamlı bir ateşkesten uzak bir şekilde, herhangi bir barış anlaşmasına uymanın Sana Havaalanı ve Hudeyde Limanı üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması ve Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun uluslararası kabul görmüş hükümeti desteklemeyi bırakmasına bağlı olduğunu belirtti.

Yemenli politikacılar, Umman’ın çabalarının son bir çare olabileceğini düşünüyorlar. Çünkü gözlemcilere göre Maskat, geçmişte birçok anlaşmaya varmalarını kolaylaştırması ve kendisini bölgede tarafsız bir arabulucu olarak sunmanın yanı sıra, grubun müzakere heyetine ev sahipliği yaparak onlarca yaralısını tedavi ettiği için grubun liderleri tarafından takdir görüyor.

Yemenli resmi kaynaklar, Bakan Mübarek’in Umman ziyaretinin üç gün süreceğini, Ummanlı mevkidaşı Bedr bin Hamad el-Busaidi ve bazı yetkililerle görüşeceğini ve ziyaretin iki taraf arasındaki ikili ilişkileri güçlendirmeyi hedeflediğini belirtmişti. Ayrıca ziyaretin, iki taraf arasında bölgesel konularda ortak çabaları koordine etmeyi ve özellikle Husi milislerinin tüm bölgesel ve uluslararası barış girişimlerini reddetmesinin ardından siyasi süreci ilerletmeyi amaçladığı kaydedildi.

ABD’nin baskısı

Umman heyetinin Sana’ya ziyareti hakkında Şarku’l Avsat’a konuşan Yemenli siyaset araştırmacısı Dr. Faris el-Biil, ziyaretin arkasında ABD’nin baskısının olduğunu düşünüyor. Dr. Biil konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“Bu, Husilerin darbesinden bu yana bu düzeyde bir Arap ülkesi tarafından yapılan ilk ziyaret oldu. Umman, Husilere en yakın arabulucu rolünü oynuyor, Husi liderlerini kucaklıyor ve onlar için Yemen sorununun çözümüne ilişkin ilgili uluslararası taraflarla bir temas noktası oluşturuyor. Bu ziyaretin, BM ve ABD’nin ve diğer ülkelerin geçtiğimiz günlerde tüm yoğun çabaların sonuçsuz kalmasından sonra ateşkese yönelik barış için asgari şartları yerine getirmesi amacıyla Husilerin isyancı lideri Abdulmelik el-Husi ile görüşme amaçlı olduğu açık.”

Griffiths’in Husilerle görüştükten sonra Sana’dan eli boş ayrıldığına işaret eden Dr. Biil, “Husiler grup üzerindeki kısıtlamaların kaldırılmasını şart koştuğu için sunulan tüm önerileri reddetti. Muhtemelen bu ziyaretin arkasında ABD’nin baskısı var. Çünkü Husi’lerin uzlaşmazlığı devam ediyor ve Washington savaşın devam etmesinden ve barışın başarısızlığından grubu sorumlu tutuyor” dedi.

Siyaset araştırmacısı Faris el-Biil, ABD ve Umman dışişleri bakanları arasındaki son temasa dikkat çekerek açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Husi ile önemli ilişkileri olan Umman üzerinden isyancı lidere doğrudan baskı yapmak açık bir koordinasyon gibi görünüyor. Ancak Husi’nin Yemen’in siyasi geleceği ve hatta kendi geleceği ile ilgilenmediği için tüm çabaların buharlaşacağı açık. Husi’nin misyonu, savaşın ateşini ve İran’ın gündemini uygulamak için bölgedeki askeri tırmanışı sürdürmek. Taraftar ve ast arasındaki bu yakın çatışma sona ermedikçe Yemen’de Husi ile barış çabaları denizde toprak sürmeye benzer.”

Son bir girişim mi?

Yemenli siyasi analist Mahmud Tahir yaptığı açıklamada, “Umman heyetinin Husi milisleri tarafından kontrol edilen başkent Sana’yı ziyareti, dünya Husilere bakışını bir kez daha değiştirmeden önce Husileri Yemen’deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan uluslararası ortak sese yanıt vermenin önemine ikna etmek için son bir girişim olabilir” dedi. Tahir ayrıca, Husi müzakere heyeti başkanı Muhammed Abdusselam’ın eşlik ettiği Umman heyetinin ziyaretinin, Yemen’in BM Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in Sana’nın çıkmaza girmesinin bir sonucu olarak yaşadığı hayal kırıklığını açıklamasından günler sonra geldiğini belirtti. Aynı zamanda ziyaretin ABD Yemen Temsilcisi Timothy Lenderking’in Husileri ülkedeki savaşı bitirmemekten sorumlu tutmasından sonra geldiğini ifade eden Tahir, “Bu da Abdusselam’ın sadece bir cephe olduğunu ve uluslararası toplum tarafından ileri sürülen girişimleri kabul edip etmeme kararına sahip olmadığını gösteriyor” dedi.

Sana’daki asıl kararın İran Devrim Muhafızları Komutanı Hasan Erlo’nun elinde olduğunu belirten Tahir, ziyaretin Husiler arasında anlaşmazlıkların derinliğini ortaya koyduğunu ifade ederek, “Barış için çağrıda bulunan bir taraf varken, diğer tarafta askeri bir çözüme inanan sert bir taraf var. Husilerin Marib ve Hudeyde’ye ve ayrıca Suudi Arabistan’a saldırısı yoluyla tercüme edilen gerçeklik bu” dedi.

Tahir, heyetin ziyaretinin sonuçlarına ilişkin beklentileriyle ilgili yaptığı açıklamada, Umman heyetinin Yemenlileri herhangi bir siyasi diyalogdan dışlamak da dahil olmak üzere Husilerin yüksek talepleriyle geri döneceğine ve diyaloğun Suudi Arabistan ile grup arasında olacağını düşündüğünü ifade etti. Ayrıca açıklamasında, “Husi savaşı Yemen ve Suudi Arabistan arasındaki bir savaş olarak göstermeye çalışıyor. Ayrıca grubunun Yemen halkını temsil ettiğini, İran gündemini temsil etmediğini söylüyor” dedi.

Uluslararası toplumun Husileri ikna etmekte başarısız olduğunu belirten Tahir, uluslararası toplumun Husi milislerinin uzlaşmazlığına yönelik atacağı bir sonraki adımdan duyduğu endişeyi dile getirdi. “Uluslararası toplum, uluslararası kararları ve referansları uygulamak için milislere en sert baskıyı uygulamak yerine, terörist milisleri barışa ikna etmek için yalvararak Husi’yi memnun etmek amacıyla daha fazla taviz vermek üzere Arap Koalisyonuna ve Yemen hükümetine baskısını artıracak gibi görünüyor.”

Son olarak Tahir, “Bu noktada Yemen hükümeti, Arap Koalisyonunun yardımıyla barışı dayatmalı, dünyanın Husi milislerine yalvarmasını beklememeli” dedi.

Şarku’l Avsat