Rai: Lübnan’ı kilitleyip anahtarlarını almak isteyenler var

Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai, ismini açıklamadığı tarafları ülkedeki siyasi ve yaşamsal kriz için çözümlerin uygulanmasını ertelemek ve hükümetin kurulmasını engellemek ile suçladı. Rai, Lübnan hükümetinin kurulmasını engelleyen ciddi bir siyasi kriz ve 2019’dan bu yana Lübnan lirasının dolar karşısında on kat değer kaybetmesi ortasında her gün daha da kötüleşen yaşamsal kriz çerçevesinde ‘ülkeyi kilitleyip anahtarlarını almak isteyenlerin var olduğunu’ belirtti.

13 Haziran’daki pazar vaazı sırasında Maruni Patriği, hükümetin kurulmasını ve devletin ilerlemesini engelleyen yetkililere hitaben “Yanmış toprak politikasını biliyorduk. Ancak bu günlerde yanan halk politikasına tanık oluyoruz” dedi. Rai, “Devleti ayağa kaldırmamız için tüm dünya bizden yardım eli uzatmamızı bekliyor. Size gelinde, halkın arzuları karşısında siz cehennemsel bir oyuna, bencillik ve hatalara, yanlış hesap ve kötü yönetime, kota ve kazançlara dalmış durumdasınız” ifadelerini kullandı.

Devleti ‘kardeş ve dost ülkelere doğru hareket etmeye ve yarın olmadan bugün Lübnan’a yardım etmek için onlarla müzakere etmeye’ çağıran Rai, “Halk, daha fazla zulme ve aşağılanmaya tahammül edemez” dedi.

Beşara er-Rai, “Devletin bölgesel eksenler oyunundan çıkma zamanı geldi. Gelişmelerin ülkenin çıkarına, bağımsızlığına, istikrarına, birliğine ve refahına aykırı olduğunu ve Lübnan’ın Arap ve uluslararası ilişkilerini yok ettiği kanıtladığı seçeneklerini yeniden gözden geçirme vakti geldi” ifadelerini kullandı. “Bu siyasi grup, Lübnan’ın uluslararası itibarını sarstı. Lübnan’ın adı, Arap ülkelerinde ve dünyada icat, kalkınma ve refah sembolüydü” diyen Patrik, geçici hükümeti de ‘anayasaya, hukuka ve vicdana göre görevlerini yerine getirmeye ve çocuklara gıda, ilaç, yakıt ve süt sağlamak için inisiyatif almaya’ çağırdı. Beşara er-Rai, “Tekel depolarına baskın yapmak, organize ve kuluçkalanmış kaçakçılık ağlarını durdurmak, yasadışı geçişleri kapatmak ve yasal geçişleri kontrol etmek, dükkanları kapatmak ve yüksek fiyatları ve bezirganlığı önlemek en basiti değil mi?” diye sordu.

“Krizin ciddiyetine rağmen, çözümler ve kurtarma yolları mevcut. Ama çözümlerin uygulanmasına ve hükümetin kurulmasına engel olanlar var. Ülkeyi kilitleyip anahtarını almak isteyenler var” diyen Maruni Patriği Beşara er-Rai, sözlerinin devamında ise “Bunlar yanlış bahisler. Burası, dizginlerini kimseye teslim etmeyen ve kimseye teslim olmayan bir ülkedir. Yüreklerdeki mücadele ateşi diridir. Ülkemiz, çöküşe rağmen kurtuluşun tüm enerjilerine sahiptir. Ancak halkını seven bilge, cesur ve vatansever bir liderliğe ihtiyacı var. Eğer bu liderlik mevcut değilse, gerekli değişikliği sağlamak, Lübnan’ın kimliğini, aktif tarafsızlığını, Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki konumunu, dostlukları, küresel ekonomi, medeniyet döngüsü ve bunun yaratıcılık ve barıştaki rolü halkın sorumluluğundadır” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Beyrut Rum Ortodoks Başpiskoposu Elias Aude, 13 Haziran’daki pazar vaazında, “İnsanları ve ülkeyi kaybetmemek için insanlar üzerindeki adaletsizliği kaldıracak ve onlara iyimserlik ve umut aşılayacak birine ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. Aude, yetkililere ‘Lübnanlıların ulaştığı sefalet ve darlığı hissetmek için başkentin sokaklarında dolaşma’ çağrısı yaptı. Petrol istasyonlarının etrafında sıralanan araç kuyrukları, hastaların ilaç dilenmesi, doktorların yardım talepleri ve hastanelerin kapanmakla tehdit edilmesi gibi günlük hayattan kesitleri hatırlatan Aude, “Bir sağlık faciasının eşiğindeyiz. Öte yandan da arabası, bir çatısı ve sağlığının hiçbir değeri olmayanlar var. Onlar kıt kanaat geçinmek için çöpleri karıştırıyorlar” dedi.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a hitaben yaptığı açıklamada ise Elias Aude, “Gözlerinde hayatı gördüğünüz torunlarınızın üzerine yemin ederim ki, sokağa çıkıyorum, halkını dinliyorum ve yaşadıkları rezilliği görüyorum. Hükümdarlığınız sırasında bir kişinin açlıktan veya hastalıktan ölmesini kabul ediyor musunuz? Sizin döneminizde bir çocuğun acı çekmesini kabul ediyor musunuz? Sizin döneminizde bir vatandaşa hakaret edilmesini kabul ediyor musunuz? Lübnan’ın sizin döneminizde solmasını kabul ediyor musunuz?” ifadelerini kullandı. Geçici başbakan, hükümeti kurmakla yetkili başbakan, Temsilciler Meclisi başkanı ve milletvekilleri gibi diğer yetkililere de çağrıda bulundu.

Başpiskopos, “Tüm devleti ilgilendiren bir parti başkanının bireysel kararına dair devlet nerede? Her parti lideri kendi kararlarını tek tek belirlemeye karar verirse ve devletin prestijini ihlal ederse devlet ne yapsın? Devletin kararını vermesinin ve prestijini herkese dayatmasının zamanı gelmedi mi?” diye sordu.

Öte yandan siyasi koşullara ilişkin olarak Kalkınma ve Kurtuluş bloğu üyesi Milletvekili Ali Haris, 13 Haziran’da “Gece gündüz çalışan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin inisiyatifine rağmen, dinlemeyip aksine ülkenin ve halkının çıkarına olmayan tavırlar takınan insanlar var. Ülkeyi hançerle katlediyorlar. Sanki biz refah içinde yaşıyormuşuz ve her sektörde şartlar iyiymiş gibi katı tavırlar almaya çalışıyorlar” dedi. Milletvekili, “Başkan Berri, biraz beklemeyi istedi. Ancak sabrın sınırları var. Ve gerçeklerin netleşmesi gerektiği için ortaya çıkması gereken meseleler var” açıklamasında bulundu.

Şarkul Avsat