İsrailli çevreler, İran’ın yeni cumhurbaşkanı İbrahim Reisi döneminde nükleer anlaşmayı imzalamaya hevesli olmadığını ve yaptırımların ve saldırıların artması da dahil olmak üzere Tahran’la doğrudan bir savaşa hazırlanılması gerektiğini düşünürken, dün İsrail Başbakanı Naftali Bennett ve büyük bir güvenlik heyeti, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns ile Tel Aviv’deki Savunma Bakanlığı merkezinde bir araya geldi.
Bennett’in ofisinden yapılan açıklamaya göre, iki heyet İsrail ile ABD arasındaki istihbarat ve güvenlik işbirliğinin sıkılaştırılmasını, başta İran olmak üzere Ortadoğu’nun durumunu ve bölgesel işbirliğini genişletme ve derinleştirme olasılıklarını görüştü.
Söz konusu toplantıya İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad Başkanı David Barnea, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Eyal Hulata, Bennett’ın Askeri Sekreteri Tümgeneral Avi Gil ve Dış Politika Danışmanı Shimrit Meir katıldı. Bu toplantıdan önce Burns ve Mossad Başkanı Barnea arasında uzun bir toplantı yapıldı. Toplantıda, İran nükleer dosyası ve iki istihbarat servisinin üzerlerinde işbirliği yapmayı planladığı diğer bölgesel meselelere odaklanıldı.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Burns ile görüşmesi öncesinde açıklamalarda bulunmuştu. Gantz iki gün önce Lübnan sınırına yaptığı bir ziyaret esnasında “İran, dünyanın ve bölgenin istikrarı için en büyük tehdit. Dünyadaki tüm oyuncuları ve ülkeleri İran’ın saldırganlığını engellemeye çağırıyorum. Şu an, ticari ve ortak operasyonlar yapma zamanı. İran nükleer silahlar geliştirme konusunda ilerleme kaydederken biz geri adım atmamalıyız” şeklinde konuştu.
Dün, Tel Aviv’de yeni İran cumhurbaşkanının göreve başlamasının akabinde İran’ın yeni bir nükleer anlaşma imzalama olasılığının önemli ölçüde azaldığına ilişkin tahminler yapıldı. İsrail güvenlik servislerinde, İran’ın uluslararası müzakerelere katılmayı aylarca erteleyeceği ve böylece kazandığı zamandan istifade ederek nükleer programını geliştirip kendisine karşı yapılacak uluslararası bir hareketi engelleyeceğine yönelik bir kanaat var.
İsrail’in Haaretz gazetesine göre bazı yetkililer yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“İsrail, ABD yönetiminin anlaşmanın imzalanmaması durumunda İran’ı yakın gelecekte nükleer hedeflerinden vazgeçmeye zorlamak amacıyla uluslararası toplumu bir baskı kampanyasına karşı harekete geçirmeye hazır olduğundan emin olmaya çalıştı. Geçtiğimiz haftalarda İsrail ABD’yi, nükleer anlaşmayı imzalamayacağını açıklaması halinde İran’a karşı sert adımlar atmaya davet etti.”
Gazetenin haberinin devamında yetkililer son zamanlarda, ABD’nin daha katı bir anlaşma belirleyerek ve İran’ı bunu imzalamaya zorlayarak planını uygulayabileceğinden emin olmak için bir girişimde bulunulduğunu kaydettiler. Yetkililer “İran’ı caydıracak ve nükleer planlarından vazgeçmeye zorlayacak uluslararası bir baskı yapılması için etkili bir plan oluşturma hususunda Washington’la uzlaşmak mümkün. Böyle bir plan ABD’nin açık ve somut askeri bir tehdit savurmasını ve İran’ı yalnızlaştıracak ve Suriye de dahil olmak üzere bölge ülkelerinde mevzilenme girişimlerini hedef alacak daha sert ekonomik ve diplomatik yaptırımları dayatmasını gerektiriyor” şeklinde konuştular.
Güvenilir bir kaynağa göre İsrailli yetkililer Burns’e, son dönemde İran nükleer programında önemli ölçüde ilerleme kaydedildiğini gösteren verileri içeren istihbarat raporları hakkında bilgi verdiler. Bu verilere göre İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmada yer alan taahhütlerini aştı. Anlaşmaya göre İran’ın yüzde 3,67 oranında uranyum zenginleştirmesine ve bu uranyumdan ancak 300 kilogram kadar stok yapmasına izin veriliyor. İsrail’in tahminlerine göre ise İran’ın elinde yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş 10 kilogram uranyum, yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş 140 kilogram uranyum ve yüzde 4 oranında zenginleştirilmiş 2 bin 500 kilogram uranyum bulunuyor.
Kaynak İsrail’in elindeki bilgilerin, nükleer anlaşma maddelerinde yasaklamasına rağmen İran’ın yüzlerce gelişmiş santrifüj kullandığını ve anlaşmayı delerek Fordo Nükleer Tesisi’nde yüzde 20 oranında uranyum zenginleştirdiğini gösterdiğini sözlerine ekledi. İsrail’in tahminlerine göre, İran iki ay içinde bir nükleer eşik ülkesi (elinde altyapı, yeterli zenginleştirilmiş uranyum stoku, bilgi ve teknoloji olup da bomba üretmeyen ülke) haline gelebilir. Ancak İran’ın nükleer anlaşmaya dönmesi İran’ın nükleer eşik ülkesine dönüşmesini dört yıl ertelemiş olacak.
Haaretz gazetesinin aktardığına göre İsrailli bir kaynak konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:
“İsrail’in yaklaşımı ile ABD yönetiminin yaklaşımı arasında stratejik bir farklılık var. İsrail, İran’ın nükleer silah edinmesinden çok önce nükleer eşik ülkesi statüsünü kazanmasını önlemek için her şeyi yapacak. Buna karşılık ABD’lilerin başka bir hedefi var. Onlar İran’ın nükleer silaha sahip olacağı bir durumun önüne geçmek için çalışacaklar. İsrail bunu resmi olarak açıklamasa da hedefimiz İran’ın askeri nükleer güçler kazanmasının önünü tıkayacak veya engelleyecek bir anlaşmaya varmak. İsrail makul bir anlaşmayı destekliyor ve kötü bir anlaşmayı kabul etmiyor.”