Zekiye Sırp asıllı bir Alman vatandaşı

“Üç kez kaçmaya çalıştık ama başaramadık”

3 kadın, DEAŞ’lı eşlerini Şarku’l Avsat’a anlattı: ‘Üç kez kaçmaya çalıştık ama başaramadık’

2008’de avukat olarak çalışan Faslı Sara (34), evlendi ve iki oğlu oldu. Ancak daha sonra kocasının gizli dünyasına girdiğinde El Kaide destekçisi olduğunu farketti.

Suriye’ye gitmeden önce kocasının uzun saatler bilgisayar başında oturarak, internette gezindiğini, kadınların hesaplarına girdiğini çok değiştiğini fark etti. Aile 2015 yılının başında hava yoluyla Türkiye’ye gelerek Tel Abyad sınır kapısından giriş yaptılar.

O zaman DEAŞ’ın başkenti olan Rakka şehrine yöneldiler. Kocası Sara’nın kadın yurdunda kalması için bir kursa gönderdi. Kocasına gelince, örgütün kontrol noktalarına ve karargahlarına lojistik destek sağlamakla görevli olduğu askeri bir birlikteydi.

Ancak bir yıl sonra, 2016’da kocası örgütü, örgütün politikalarını ve saçma savaşlarını sorgulamaya başladı. Ardından iltica etmeye, kaçmaya karar verdi ve kaçmaya çalıştı. Ancak kaçmak güvenlik ile bağlantılıydı.

2017 yazında uluslararası koalisyonun başlattığı Rakka savaşının başlaması ve sivillerin kaçması için güvenli geçişlerin açıldığının duyurulmasıyla birlikte, “Bir kaçakçı aracılığıyla bu geçitlerden birine gittik ve ona 2 bin dolar ödedik. Kaçakçı, örgüt unsurları tarafından takip edilme korkusuyla kocamla benim ayrılmamızı istedi. Böylece kocası ve Sara farklı yöne giden arabalara bindiler. Sara “Bir süre kocamdan haber alamadan orada kaldım. Ta ki örgüt liderleri tarafından irtidat (dinden çıkma) ve firar suçlamasıyla tasfiye edildiği haberini alana kadar” diyor.

Sara, iki çocuğuyla birlikte Suriye’nin doğusundaki El Hol kampına nakledilmek üzere Suriye Demokratik Güçleri’ne ait bir kontrol noktasına teslim olduğunu ve orada birkaç ay kaldığını, ardından savaşın sonunda Roj kampına taşındığını söylüyor. 2017 yılından bu yana 4 yıldır da orada yaşıyor.

Tanınmış zengin bir ailede dünyaya gelen 37 yaşındaki Kahireli Suad ise üniversite mezunu. 2014 yazında DEAŞ saflarına katılmaya ve Suriye’ye gitmeye karar verdi. Suad, o dönemde ailesinin geleceğinden ve dağılmasından korktuğu için bu yolculuğu reddetme veya kabul etme gibi bir tercih hakkına sahip değildi. Böylelikle havayolu ile Mısır’dan Türkiye’ye giderek, Suriye’ye girdiler ve örgüte ait bölgelerde yaşamaya başladılar.

Örgütün daha önce kontrol edilen bölgelerinde tanık olduğu görüntüler ve sahneler Suad’ın hafızasına kazınmış. Her hatırladığında korku nöbetleri yaşıyor ve halen kabuslar ve korkunç rüyalar görüyor. Kaderin ve şansın onu meydanlardaki infazlara ve DEAŞ davalarına tanık olmaya mahkûm ettiğini söylüyor.

Suad, kocasının örgütteki pozisyonunun ne olduğunu söylemedi. Ancak her zaman en kısa sürede kaçmaları gerektiğini çünkü bu örgütün büyük bir yalan olduğunu söylediğini aktardı. Suad, “Üç kez kaçmaya çalıştık ama başaramadık. Dördüncü kez, yeterli para olmadığı için ben ve çocuklar kaçacağımız konusunda anlaştık. Kadın ve çocuklar kolayca kaçabilecekleri için o da bizi takip edecekti” dedi.

Gerçekten de şanslıydılar ve kaçmayı başardılar ve Suriye Demokratik Güçleri kontrol noktasına teslim oldular. Kocası ise kaçmaya çalışırken Doğu Deyrizor kırsalındaki Al-Susah kasabasındaki bir meydanda tutuklandı, mahkûm edildi ve idam edildi.

Sırp asıllı 30 yaşındaki Alman vatandaşı Zekiye ise, yedi yıl önce Bosna asıllı Alman vatandaşı olan kocasıyla Suriye’ye gittiğini söylüyor. Burada geçirdiği günler sonrasında genç yaşta olmasına rağmen yaşlanma belirtileri göstermiş. Kocasının kendisine Türkiye’de çalışacaklarına dair kendisine yalan söylediğini, ancak geldikten sonra Suriye’ye gitmek istediğini anlatıyor. 2014’ün sonunda Suriye’ye gittiği yılı zar zor hatırlıyor. Örgüt bölgelerindeki yaşamı yorucu ve çetin, günler ve gecelerce bombalamalar, patlama sesleri ve şiddetli çarpışmalar şeklinde tanımlıyor. Zekiye, “Eşim bana Suriye’ye gireceğini söylediğinde şiddetle reddettim ama onu takip ettim ve birçok Suriye şehir ve kasabasında yaşadık” diyor.

Kocası, cepheye varmalarından 5 ay sonra öldürüldü. 3 kızı olan kadın Halep şehrinden Suriyeli bir savaşçıyla evlendi. O adamdan da bir kızı ve bir oğlu oldu. Ancak o da evlendikten iki yıl sonra öldürüldü.

Zekiye şimde, Suriye ve Bosna uyruklu 5 kişilik bir aileye bakıyor ve bölgeden ayrılmayı umuyor.

Şarku’l Avsat