Mülteci işçi: Suriye’de çıkan savaştan en çok patronumuz mutludur

Kayıtlı Suriyelilerin sayısı 3 milyonu geçerken, çok sayıda  mülteci işçi kayıtsız ve ağır koşullarda çalışmaya zorlanıyor. Kocaeli’nde yaşayan mülteci işçi, Evrensel’e bir mektup yazarak çalışma koşullarını anlattı.

‘Sanıldığı gibi devlet bize maaş bağlamadı’ diyen mülteci işçi, “Hayatta kalabilmek için çalışmak zorundayız, Suriye’de bıraktığımız ailelerimize yaşlılara para göndermek zorundayız. Hayat orada hiç ucuz değil, iş yok, fabrikalar yok.” ifadelerini kullandı.

Mektupta şu ifadeler yer aldı;

“Merhaba Evrensel okurları;

Ben de bu ülkeye sığınmış milyonlarca mülteciden biriyim. Suriye’de savaş başladığında üniversitede öğrenciydim, şimdi burada bir fabrika işçisiyim. Çalıştığım fabrika Türkiye’nin belki de dünyanın en büyük otomotiv devlerine parça üretiyor. Ford, Hyundai, Renault bunlar sadece benim bildiklerim.

Bu fabrikada onlarca Suriyeli işçi çalışıyor. En düşük aylık 2 bin 300 TL, en yüksek 3 bin 200 TL. Çok az işçinin çalışma izni ve dolayısıyla sigortası var. Diğerleri kaçak ve en kötü koşullara mahkum çünkü yaşamak için çalışmak zorundayız, bazı sitelerde bahsedildiği gibi ev kiramızı devlet karşılamıyor, faturalarımız ödenmiyor ya da devlet bize aylık bağlamış değil. Öyle olsaydı bu kadar ucuza ve bu kadar aşağılanmaya hiç kimse çalışmazdı.

Suriye’de çıkan savaştan belki de en çok bizim patronumuz mutludur çünkü savaştan bu yana 3. fabrikasını açtı ve kendine çok lüks bir otomobil aldı. Kimler sayesinde? Ucuza çalıştırdığı biz işçiler sayesinde, Türk ve Suriyeli işçiler olarak hep birlikte onun kasasını doldurdukça dolduruyoruz. Bu bahsettiğim otomobil fabrikalarında çalışan işçilere seslenmek istiyorum; sosyal medyada, haberlerde bizlerle ilgili iyi kötü bir sürü şey anlatılıyor biliyorum, okuyorum. Belki sizlerin çalıştığı fabrikalarda bizimki gibi mülteciler sigortasız çalıştırılmıyor ama kullandığınız parçalar, ürettiğiniz otomobillerin her birinde biz mülteci işçilerin de alın teri var.

Ben şanslı azınlıktanım, bazı işleri yapmayı kabul etmeyebiliyorum ama diğerleri en kötü koşullarda çalışmaya, itiraz etmeden her işi yapmaya mahkumlar. Şimdi Ankara’da yaşananlardan sonra mültecileri kaydoldukları illere göndermeye başlayacaklar. Peki ya iş bulamayanlar? Çalışmak zorunda olduğu için şehir dışına çıkmak zorunda kalanlar ne olacak? Bu kadar aşağılanma fazla değil mi? Tabii ki aramızda suça karışanlar ve iyi olmayanlar var ama neden herkesi cezalandırıyorlar?

Hayatta kalabilmek için çalışmak zorundayız, Suriye’de bıraktığımız ailelerimize yaşlılara para göndermek zorundayız. Hayat orada hiç ucuz değil, iş yok, fabrikalar yok. Ülkeye geri dönenleri bekleyen tek şey ölüm. Bizler ise yaşamak istiyoruz ama insani koşullarda. Türkiye’de de hayat giderek pahalılaşıyor ve göçmenlerin ücreti düşük olduğu için daha da zor. Uğradığımız haksızlıklar pahalılık bizi Avrupa’ya gitmeye zorluyor. Fotoğrafta gördüğünüz bir arkadaşımın maaş hesabı Arapça yazıların yanında kaç saat mesai yaptığı yazıyor. 20 saat çalıştığı gün bile olmuş ama maaş zamanı eline geçen para 2 bin 840 lira. Fabrikada uyuyan, her fırsatta mesaiye kalan arkadaşlarımızın tamamının durumu bu.

Aslında söylenecek çok şey var ama ben şunu anlatmak istiyorum dillerimiz farklı olsa da bizler de insanız ve koşullar bizim için kötüleştikçe sizler için iyi olmayacak. Hepimizin insan gibi çalışması, birlikte kazanması bu kadar zor olmamalı.”