İkinci Suudi Arabistan mucizesiyle randevu

Yarım asır boyunca kalkınma yolunda dünyadaki bazı tecrübeleri örnek almak, muktedir bir devlet inşa etmek, anavatanın kalkınması ve büyümesi konusunda Japon çizgisini takip etmek, Arap ümmetinin evlatlarının anavatanlarına yönelik temennilerinin odak noktası oldu.

Her biri kendi rolü veya ilgisi kapsamında biz babalar ve dedeler nesli için Suudi Arabistan devletinin kuruluş dönemine ve tamamlanışına refakat etmek bir saadet ve huzur kaynağıydı. Bu dönemin yılları içinde kurucu Kral Abdulaziz’in miras bıraktığı ekolü sürdüren 5 çocuğu Kral Suud, Faysal, Halid, Fahd ve Abdullah’ın rehberliğinde kuruluş aşamasındaki devlet kristalleşti. Sonunda da Kral Selman bin Abdulaziz’in uluslararası kararlardaki varlığının dayanaklarını sağlamlaştırdığı mevcut Suudi Arabistan devleti dönemine ulaşıldı. Şimdi yaşayan çocuklar ve torunlar neslinin, ömürleri yeterse dedelerinin ve babalarını tanıdığı, onun güzel hatıralarıyla kuşatıldıkları Suudi Arabistan’dan farklı bir ülkenin tanık olacak ve yaşayacak olmaları yukarıda bahsettiğimiz huzur ve saadetin kaynaklarından biridir.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın başlattığı ve Hadimul Harameyn Şerifeyn Kral Selman’ın kendisi için harcanan çaba ve gayreti onayladığı girişim, uygulama aşamasındaki bir girişim formunda bir hayal, masallar gibi çizilmiş bir vizyon gibidir. Suudi Arabistan’ın 40 yıl sonra nasıl olacağına dair yüksek bir çıtadır. Her türlü ağaç dikilmiş, göz alabildiğine yeşil, milyonlarca metrekarelik bir vaha. Yeşil ovalarda kumlu noktalar istisna haline gelecek ya da şöyle diyelim, kumlu noktalar bugün çöldeki yeşil vahalar gibi yeşillik içinde kumlu vahalara dönüşecekler.  Bilimsel aklın ve yapay zekanın icat ettiği her şey turizm, yatırım ve üretim şeklinde artık Suudi Arabistan’ın tüm bölgelerine dağılmış olacak.

Biz babalar ve bizden önce dedeler neslinin gelecek nesillere gıpta etme sebeplerinden biri de Suudi Arabistan’ı bir çağdan diğerine, bir simgesel yapıdan diğerine taşıma sürecinde rol oynayacak ve bu görevin sorumluluğunu üstlenecek üçüncü neslin sembolü hakkında okuduklarımız veya duyduklarımızdır. İrade, çaba ve yeteneklerle birleşip eskilerin ilkelerine ve çabalarına başvurulduğunda rüya gerçek olur. Kuruluş döneminin kendisi bu şekildeydi. Kurucu Kral Abdulaziz’in yürüttüğü çaba ve emeğin, hayal irade ile birleşip bu ikisi de başarısızlık korkusunu silen bir maneviyatla birleştiklerinde bir devlet ortaya çıkaracağını kim tasavvur edebilirdi?

Çocuklar ve torunlar nesli, çok uzak olmayan bir süre içinde ülkelerinin, baba ve dedelerinin daha önce bildikleri, kuruluş ve birbirini takip eden krallar Suud, Faysal, Halid, Fahd ve Abdullah dönemlerinde tanık oldukları Suudi Arabistan’dan farklı olduğunu görecekler. Bahsettiğimiz krallardan her biri Suudi Arabistan devlet tecrübesini zenginleştirecek katkılarda bulundular ve böyle böyle Kral Abdullah’ın başlattığı aşamalı açılım dönemine ulaşıldı. Şimdi Kral Selman dönemi de kurallara ve geleneklere göre modernleşmeye daha fazla ihtişam ve yenilik katıyor. Böylece şimdi tanık olunan eylemler, başlamış olanın bir eki gibi görünüyor. Ancak küresel niteliksel patlamaya birden fazla düzeyde ayak uydurmanın önemini hesaba katan ritimlerle.

Bu amaçlı adımları takip ettiğimizde bizleri Prens (şimdiki kral) Selman bin Abdulaziz’in en heyecan verici uzay yolculuğunu başlattığı günlere götürüyor. Bu yolculuk Suudi Arabistan’ın uzay alanındaki öncülüğünün başlangıç noktasıydı. Heyecan vericiydi, çünkü bu öncülük henüz test aşamasındaydı ve bu da başarısız olma riskinin bulunduğu anlamına geliyordu. Buna rağmen bir yandan Prensin iradesi, diğer yanda babanın rızası üstün geldi ve yolculuk başarılı oldu. Böylece Araplar Suudi Arabistan aracılığıyla uzayın keşfinde kendilerine bir yer edindiler.

Tesadüfe bakın ki, uluslararası sahnede yeni bir sayfanın yazılışına tanık oluyoruz ve bir başka oğul, kral babasının heybetinin, çetrefil Arap ve uluslararası meselelerin derinliklerinde elde ettiği 60 yıllık soylu deneyime dayanan öğüt ve uyarı biçiminde sürekli teşvik ve desteğinin ışığında başka bir mucizeyi başarmanın eşiğinde. Kral Selman, bu deneyim ile elde ettiği politikaları ve tutumları değerlendirme, neyin olumlu neyin olumsuz olduğunu ayırt etme yeteneği sayesinde günümüzün yıldız referans kaynaklarından biri haline geldi.

Yarım asır boyunca kalkınma yolunda dünyadaki bazı tecrübeleri örnek almak, muktedir bir devlet inşa etmek, anavatanın kalkınması ve büyümesi konusunda Japon çizgisini takip etmek, Arap ümmetinin evlatlarının anavatanlarına yönelik temennilerinin odak noktası oldu. Birçokları gibi biz de dünyevi mucizeler denen bir şeyin karşısındaydık. Örneğin, enkaza dönüşmüş Japonya nasıl oldu da elektronik ve otomobil endüstrisi ile Sanayi Devrimi haritasında parlayan bir sembol haline geldi diye sorguluyorduk. Nitekim Japonya şu anda Suudi Arabistan ve diğer 18 ülke gibi, dünyanın en önemli, başkalarının kaderinin, yıllık zirvelerinin vizyonlarına bağlı olduğu bir ekonomi grubunun üyelerinden biri. Bu zirvelerin sonuncusu 30 Ekim 2021’de Roma’nın ev sahipliği yaptığı zirveydi. Almanya’nın yanı sıra Asya’nın dört bir yanına dağılan Malezya, Singapur ve Güney Kore gibi başka dünyevi mucizeler de bizim için bir rol modeldi. Politikalarının planlayıcısı liderlerine, sadık, hırslı ve kalkınma hayali kuran vatandaşlarına, ülkeyi yerinde saymaktan ön sıralara taşımanın nasip olduğu ülkeler bizim için bir örnekti. Prens Muhammed bin Selman gibi hayaller kuran bu liderler ve halkları başarılı oldular. Ne var ki Prens’i onlardan ayıran bir özelliği daha var, o da genç yaşında, atılan her yapıcı adımı kollayan birisi ve başarıyı hızlandırmasıdır. Dahası bahsettiğimiz ülkelerin mucizelerini gerçekleştirmeden önceki şartlarının aksine Suudi Arabistan’da ciddi mali imkanlar mevcut. Bu da, bu hayali gerçekleştirecek mekanizmanın daha dinamik olduğu anlamına geliyor. Bunun anlamı da uygulama takvimindeki tarihten önce tamamlanabileceği.

Arap ulusunun Suudi Arabistan’ın yıllar sonra buluşacağı dünyevi mucizesinden umut ve iyimserlikle bahsederken dikkate alınması gereken bazı hususlar var. Örneğin, İran, kardeşlerinin veya kollarının tacizleri olmasaydı bu adımları planlama, başlatma ve uygulama süreci daha hızlı ilerlerdi. Keza, dünya düzeyinde gelişme ve modernleşme sürecine ayak uydurmanın yolu olan kültür ve eğlencede atmosferin yumuşatılması, kurallara göre ılımlaşma ile bağlantılı bu kalkınmacı coşkuyu felç etmek amacını taşıyan mücadelesi olmasaydı süreç yavaşlamazdı. Ancak hayalin sahibi, ilk dünyevi mucizeyi yani krallığın kuruluşunu gerçekleştiren bir dedenin, son anlarına kadar Suudi Arabistan’a verebilecekleri her şeyi veren amcaların mirasıyla taçlandırılmış bir iradenin sahibi ve Kral Selman bin Abdulaziz’in kanatları altında olan biri olduğundan, ikinci dünyevi mucize, yani zamanı ve mesafeleri kısaltan bir tren ağı ile birbirine bağlı yeşil Suudi Arabistan vaadi hayal olmaktan çıkacaktır. Topraklarını gözleri okşayan her türlü ağaç ve çiçeğin göz alabildiğine kapladığı bir Suudi Arabistan mucizesi sadece bir hayalden ibaret kalmayacaktır. Bizden sonra çocuklarımız ve torunlarımız bundan bahsedecekler ve bu nedenle onlara imreniyoruz.

Belgeleyenlere,  tarih düşenlere ve yazanlara gelince, bir gün saydığımız diğer mucizelerin yanında yerini alan Suudi Arabistan dünyevi mucizesini yazacaklar. Baba kurdu, oğullar korudu ve torun da Suudi Arabistan’ın dünyevi mucizeler haritasında yerini almasını sağladı diyecekler. Allah en büyük yardımcıdır.

*Fuad Matar- Lübnanlı gazeteci, araştırmacı yazar.