Avrupa, Kovid-19 vaka sayısının artmasının ardından alarm veriyor

Avrupa’da günlük yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarındaki istikrarlı artışın yanı sıra çoğu tehlikeli olmamakla birlikte yoğun bakımda tedavi görülmesi veya ölümle sonuçlanabilen vakaların oranının artması sonucunda salgının dördüncü dalgası yaşanırken, sağlık çevreleri uyarılarda bulunuyor.

Almanya, İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan ve Belçika, geçen haftanın başından bu yana günlük vaka sayısında devam eden bir artış kaydetti. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölge Ofisi, uzmanların bu yıl daha da şiddetli olmasını beklediği geleneksel grip mevsimi yaklaşırken, önleyici tedbirlerin hafifletilmesi kararlarının Avrupa’da şubat ayına kadar Kovid-19’a bağlı yarım milyon insan kaybına yol açabileceğine yönelik uyarıda bulundu. WHO, Rusya ve Romanya gibi salgındaki sıcak noktaların hala kontrol sağlamaktan uzak oldukları uyarısında bulunmuş ve komşu ülkelere yayılmasını önlemek için ihtiyati tedbirlerin sıkılaştırılması çağrısı yapmıştı.

Diğer yandan, Rus sağlık yetkilileri, son 24 saat içinde vaka sayılarında yeni bir rekor kırılması ise günlük vakaların yeniden rekor seviyeleri çıktığını açıkladı. 24 saatte doğrulanan vaka sayısı 41 bin 335 olarak kaydedilirken, pandeminin başlangıcından bu yana kaydedilen toplam vaka sayısının 8,8 milyona ulaştığı belirtildi. Ayrıca bin 188 kişinin daha Kovid-19’a bağlı olarak hayatını kaybetmesi ile toplam can kaybı ise 245 bine ulaştı. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ilk kez, epidemiyolojik sahnenin zor bir hal alıp her geçen gün kötüye giderken, hastanelerin kapasitesinin maksimuma yaklaştığını itiraf etti.

İngiltere yeni bir ilaç olan Molnupiravir’in Kovid-19 enfeksiyonuna karşı kullanımını onaylarken, Pfizer şirketinin virüs ile enfeksiyon belirtilerinin görülmesinden üç gün sonra uygulanmaya başlanan Baxlovid ilacının klinik denemelerinin sona erdiğini duyurdu. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) bunun ardından, söz konusu iki ilacın ve önümüzdeki aylarda geliştirilmesi beklenen diğer ilaçların yeterli miktarda temin edilmesi çağrısında bulundu. Mevsimsel grip aşısı ile birlikte Kovid-19 aşılarının takviye dozunun uygulanmasının hızlandırılması gerektiğini vurguladı.

Diğer yandan Çin, Kovid-19 salgınına karşı önleyici tedbirleri sıkılaştırmaya devam ederek, salgının ülke genelinde tam kontrolünün sağlanması ilkesine dayanan stratejisine sadık kalıyor. Pekin’deki sağlık yetkilileri daha önce kafelerin iki hafta süreyle kapatıldığını, halka açık eğlence mekanlarına girişlerde Kovid-19 testlerini zorunlu olduğunu duyurdu. Aynı zamanda 22 milyon nüfusa sahip başkentte, Delta varyantının yayılması için yeni sıcak noktalarda 40’dan fazla vaka gözlemlenmemiş olmasına rağmen yüzlerce uçak ve tren seferi iptal edildi.

Çin sağlık yetkilileri, Sağlık Bakanlığı sözcüsünün de belirttiği gibi, virüsün neden olduğu yerel vaka sayısının düşük olmasına rağmen, maliyeti ne olursa olsun virüsü kontrol altına alma konusunda herhangi bir riske yer bırakmayacaklarını açıklamıştı.

Çin Kovid-19’la Mücadele Ulusal Komitesi dün (cumartesi) yaptığı açıklamada 78 yeni vakanın kaydedildiğini böylece 19 ilde yayılan yeni dalganın başlangıcından bu yana kaydedilen vaka sayısının bin 129’a ulaştığını belirtti. Söz konusu salgın dalgası virüsün 2019 yılı sonlarında Wuhan’da ilk kez ortaya çıkmasından bu yana gözlemlenen en geniş kapsamlı olanı. Ayrıca 426 semptom göstermeyen vaka da kaydedildi ancak Çinli yetkililer bu vakaları ayrı bir kategoride hesaplıyor.

Avustralya ve Singapur gibi salgın kontrol stratejilerini, virüsün kapsamlı kontrolünü temel alarak yürüten diğer ülkelerin bu tutumu bırakarak, sıkı önleyici tedbirlerle kademeli olarak normal hayata dönüş ve Kovid-19 ile birlikte yaşama kararı aldığını hatırlatmak gerekiyor. Çin ise, 1,3 milyarlık nüfusunda kaydedilen vaka sayısının 100 bini aşmamış olmasına rağmen, ülke genelinde virüsü tamamen ortadan kaldırma stratejisine bağlı kalıyor ve tüm sınırları hala kapalı tutuyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping geçen yılın başlarından bu yana ülkeden ayrılmadı. Başkan, geçen hafta sonu İtalya’nın ev sahipliği yaptığı G-20 zirvesine katılmadığı ve Glasgow şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’na (COP26) katılmadığı için özürlerini iletti.

Pandeminin başlangıcından bu yana Çin hükümetinin Kovid-19 ile mücadele planının temelinde sert önleyici tedbirler yer alıyor. Çin’in bu tutumu, ülke ekonomisini Kovid-19’un yansımalarından toparlanmaya başlayan büyük ekonomiler arasında ilk sırada yer almasını sağlayan olumlu sonuçlar verdi. Çin’in ihracatı, salgının ortaya çıkmasından önceki seviyeleri aşan rekor seviyede oranlar kaydetti. Salgınla mücadele küresel ekonomileri tüketirken, Çin stratejisinin elde ettiği bu başarının ardından, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, geçtiğimiz onlarca yıl boyunca Çin siyasi geleneğinde bilinenin dışına çıkacağı ve gelecek yıldan itibaren Komünist Parti ve devlet liderliğinde üçüncü dönem için yarışacağı neredeyse kesinleşti.

Şarku’l Avsat