Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek (Arşiv)

Yemen Dışişleri Bakanı: İran’ın Yemen’deki projesi başarısız olursa bölgede de başarısız olur

Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek dün, Marib vilayetinin Husi milislerinin eline geçme tehlikesine ilişkin uyarısını yinelerken, İran’ın Yemen’deki projesinin başarısız olması halinde, bölgede de başarısız olacağını söyledi.

Yemenli Bakan, Bahreyn’in başkenti Manama’nın ev sahipliğinde üç gün sürecek olan Manama Diyaloğu Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “İran projesinin bölgedeki özellikleri netleşti ve desteklediği milisler Arap Yarımadası’nın güvenliğini tehdit ediyor. İran, projesini uygulamak için bölgeyi ve dünyayı istikrarsızlaştırıyor” dedi.

İran rejiminin Yemen’i Husi milisleri aracılığıyla kontrol edebileceği konusunda uyarıda bulunan Bakan, “İran’ın Yemen’deki başarısı, yeni bir çatışma evresini başlatacak ve başka bir şiddet döngüsüne yol açacak” ifadelerini kullandı.

Mübarek, ülkesindeki savaş tehlikesinin yalnızca Husi milislerin iktidar arayışında değil, daha ziyade Yemen toplumunun doğasını değiştirmek, çocukları silah altına alarak gençlerin kafasına şiddeti sokmak, çatışmayı sürdürmek ve halk arasında nefreti yaymak için yabancı fikirler ekerek bölgenin geleceğini tuzağa düşürmekle ilgili olduğunu bildirdi.

Bakan, Marib’in İran destekli Husi milislerin eline düşmesinin, ülkedeki siyasi ve barış sürecinin yanı sıra güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanması için gösterilen çabaların sonunu getireceği konusunda da uyarıda bulundu.

Marib sonrası bir senaryo hakkında konuşan bazı tarafların yanlış hesaplamaları olarak nitelendirdiği şeyi eleştiren Mübarek, “Gerçekçi bulmadığımız bu senaryoyu ele alırsak meseleye daha yakından bakmak bizi, Marib’in Husiler tarafından ele geçirilmesinin sonuçlarının, tarihi olarak ünlü barajının yıkılmasının etkisinden daha az kötü olmayacağı gerçeğine götürdü. Çünkü Marib, Yemen ve Arap ulusu için aşılmaz bir baraj olup İran rejiminin ve bölgedeki unsurlarının stratejik öncelikleri arasına girdi” dedi.

Marib’in düşüşünün, yalnızca korkunç bir insani durumu temsil etmekle kalmayacağını aynı zamanda Yemen’deki siyasi barış sürecinin yanı sıra güvenlik ve istikrarı yeniden tesis etme çabalarının da sonunu getireceğine atıfta bulunan Bakan, kaosun daha fazla şiddet, iç çekişme ve göçe yol açacağını belirtti.

Yemen hükümetinin barış vizyonuna atıfta bulunan Bakan, “Yemen hükümetindeki vizyonumuz ve çalışma yaklaşımımız, savaşı sona erdirmek ve Yemen kanını durdurmak için barış sağlanmasının ulusal bir gereklilik haline geldiği gerçeğine dayanmaktadır” diye konuştu.

Yemen’deki savaşın sona erdirilmesi gerektiğine dikkati çeken Mübarek, iç sorunlarını kapsamlı Ulusal Diyalog Konferansı’nın sonuçlarına, güç ve servetin adil dağılımına uygun olarak çözmeyi kabul etmeden ülkede herhangi bir barışçıl çözümün başarılı olamayacağını vurguladı.

Mübarek, Tahran’ın Husilere yaptığı yatırımın tahmin edilenden erken başladığına dikkati çekti.

Yemenli Bakan, Husilerin askeri olarak ilerledikleri zaman barışı reddettiklerini söyleyerek, bunun, barışı stratejik bir ilke olarak reddettiklerini açıkça gösterdiğini aktardı. Mübarek, bu görüşün doğru olduğuyla ilgili onlarca kanıtlarının olduğunu belirterek, bunlardan birinin milislerin Stockholm Anlaşması’na gösterdiği tutum olduğunu kaydetti.

Mübarek, Husi milislerini, Cenevre’den Stockholm ve Kuveyt’e kadar tüm barış girişimlerinde üzerinde anlaşmaya varılan maddeleri ihlal etmekle suçladı.

Dışişleri Bakanı, barış ve istikrarın sağlanması, Yemen’deki İran projesine karşı çıkan tüm siyasi güçlerin birleşmesi ve ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi için temel bir dayanak olarak Riyad Anlaşması’nın uygulamasının önemine dikkati çekti.

Şarku’l Avsat