Kasım ayında Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Kamışlı şehrinin sanayi bölgesindeki fırının önünde kuyrukta bekleyen Suriyeliler

Suriye’nin tahıl ambarı bölgelerini somun ekmek krizi vurdu

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Ekonomi Heyeti’nin, bir somun ekmeğinin fiyatının 3 katına çıkarılması ve ekmek üretiminin yüzde 20 oranında mısır unu ile karıştırılmasına yönelik açıklamaları ciddi bir krize yol açtı. Suriye’de tahıl üretiminin merkezi olan bölgelerde, insanlar kamu ve özel sektöre ait fırınların veya taş fırınların önünde günlük ekmek ihtiyaçlarını satın almak için uzun kuyruklar oluşturdu.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne bağlı Ekonomi Heyeti Eşbaşkanı Emel Huzeym, ekmek üretiminde buğday ununa sarı mısır unu eklenerek ekmeğin kalitesinin yeniden sağladığını söylüyor. Bunun nedenini kuraklık dalgası nedeniyle buğday miktarının yeterli olmamasına bağlayan Huzeym, ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde yaşayan insanların tahminen 700 bin ton buğdaya ihtiyaç duyduğunu, Kurul’un yaklaşık 200 bin ton satın aldığını ve 200 bin ton stoku olduğunu dolayısı ile yetkili makamların buğday ununu, yüzde 20’yi aşmayan bir oranda mısır unu ile karıştırmaya ittiğini belirtti. Huzeym “Halka ekmek sağlayamama veya miktarında azalma olmasından kaçınmak için ekmek üretiminde buğday ununa yüzde 20 mısır unu karıştırma kararı aldık” dedi.

Suriye’nin Cezire bölgesindeki şehir ve beldede, buğday stokunun yüzde 80’ini içeren bir bölge olsa da kamu ve özel fırınların kapılarında kuyrukta bekleyen insanların görüntüsü sıradan bir görüntü haline geldi. 700 gramlık bir poşet ekmek fiyatı iki katı artarak 2 bin Suriye lirasına (6 ABD senti) yükseldi ve bir ekmek poşeti daha önce 700 liraya satılıyordu. 2011’den önce Suriye kendi ihtiyacına yetecek kadar yaklaşık 4 milyon ton buğday üretiyordu ancak bu sayı savaşla geçen yılların ardından azaldı. Geçen yılki buğday üretimi bir milyon tonun altındaydı. Ülkenin ihtiyacının ise 2,5 milyon ton kadar olduğu tahmin ediliyor.

Huzeym, Özerk Yönetim’in birçok bölgesinde bulunan kamplar için buğday unu açığının 300 ila 400 bin ton arasında olduğunun tahmin edildiğini belirtti. Ayrıca, Özerk Yöneti’min her 1 ton buğday için yüzde 90’lık bir kayıp yaşadığını zira bir ton buğdayın ortalama fiyatının 350 ABD doları olduğunu, bundan 750 kg un, 230 kg kepek ve 20 kg eleme kalıntısı çıkarıldığını ve bir kilogram unun fırınlara 60 Suriye lirasına sayıldığını belirtti. Huzeym Ekonomi Heyeti’nin mısır değirmenlerinin standartlarını doğrudan denetlemek, temizliklerini ve mısır ununu buğday unu ile karıştırma oranını kontrol etmesi için yetkili bir uzmanlar oluşan bir denetim kurulu oluşturduğunu açıklarken “Ekmeğin kalitesinin iyileştirilmesine yardımcı olan buğday ve mısır unun karıştırma işleminin bırakılması için, Özerk Yönetim ile çeşitli taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince, 100 bin ton buğday satın almak için acil durum planı belirledik” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Özerk Yönetim’e bağlı Ekonomi ve Tarım Kurumu’nun önceki buğday sezonuna ilişkin rakamlarına göre, bölge halkının ihtiyacını karşılamak için yaklaşık yarım milyon ton buğday satın alındı. Gözlemciler ve ekonomi uzmanlarının belirttiğine göre ise, yönetim üretiminin bir kısmını sattı. Suriye hükümetiyle bağlantılı şahsiyetlere ve ticari şirketlere satılan miktarın yaklaşık 300 bin kg olduğu tahmin ediliyor.

Özerk Yönetim’e bağlı bölgeler ülke çapında en önemli tarımsal kaynaklar arasında yer almasına ve Suriye’nin gıda başkenti olmasına rağmen, iki yıl üst üste yağış olmaması sonucunda yaşanan kuraklık, kamu ve özel kuruluşlara ait değirmenlerdeki un sıkıntısını daha da kötü bir hale gelmesine neden oldu. Ekonomist Dr. Şevki Muhammed, Özerk Yönetim yetkililerine piyasayı ve un fiyatlarını kontrol altına almak için Türkiye ve İran’dan yapılan un ithalatlarından kaçınılması çağrısında bulunurken, bölgedeki buğday ve mazot fiyatlarına göre un üretimine yönelik gerçek maliyet hesaplarının düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Şevki Muhammed ayrıca ekonomik kaynaklar sağlamanın önemli olmadığını, bunun yerine en önemli olanın, söz konusu kaynakların sağlam bilimsel temellere ve entegrasyonu sağlanmış bir ekonomik kurallar sistemine göre yönetilmesi olduğunu vurguladı.

Şarkul Avsat