Kovid-19’a karşı koruma sağlayan gen varyantı belirlendi

Çalışma, uluslararası bir araştırma ekibi tarafından takip edildi

İsveç Karolinska Enstitüsü’ndeki araştırmacılar önderliğinde yürütülen uluslararası bir çalışmada, yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) şiddetli geçirenlere koruma sağlayabilecek bir gen varyantı tespit edildi.

Araştırmacılar, farklı soylardan gelen insanları inceleyerek varyantı tam olarak belirlemeyi başardı. Çalışmaya katılan isimler, bu başarının, farklı kökenlerden insanları içeren klinik deneyler yürütmenin önemini gösterdiğini ifade etti.

Çalışmanın bulguları, 13 Ocak’ta Nature Communications dergisinde yayınlandı.

Yaşlılık ve altta yatan bazı hastalıklara ek olarak genler, Kovid-19’dan ciddi şekilde etkilenip etkilenmediğimizi veya yalnızca hafif bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığımızı belirliyor.

Çoğunlukla Avrupa kökenli insanlar üzerinde daha önce yapılan araştırmalar, belirli bir DNA dizilimini taşıyan bireylerin kritik bir Kovid-19 enfeksiyonuna yakalanma riskinin yüzde 20 daha düşük olduğunu buldu.

Neandertallerden miras alınan ve Afrika dışındaki tüm insanların yaklaşık yarısında bulunan DNA’nın bu kısmı bağışıklık sistemindeki genleri kodlama vazifesi görüyor.

Bununla birlikte, DNA’nın söz konusu bölgesinin birçok genetik varyant barındırması, şiddetli Kovid-19 enfeksiyonuna karşı tıbbi tedavi için tam koruyucu varyantı tespit etmeyi zorlaştırıyor.

Bahsi geçen çalışmayı yürüten araştırmacılar, bu spesifik genetik varyantı belirlemek için ilgili DNA parçasının sadece bir kısmını taşıyan bireyleri tespit etmeye çalıştılar.

Antik dönemde Afrika’dan göçle birlikte ilkel insan genetiği meydana geldiği için, araştırmacılar Neandertal mirasından yoksun Afrika kökenli bireylere odaklanma ihtimalini değerlendirdiler. Ancak bu bireyler DNA’nın bu kısımlarının çoğuna sahip değiller. Bu da hem Afrika hem de Avrupa kökenli insanların aynı fakat sadece küçük bir DNA bölgesine sahip olabilecekleri anlamına geliyor.

Araştırmacılar, ağırlıklı olarak Afrika kökenli bireylerin, belirli bir ilgi çekici gen varyantını belirlemelerine izin veren Avrupa kökenlilerle aynı korumaya sahip olduğunu buldular.

Araştırmayla eş zamanlı olarak çalışmanın yazarlarından Jennifer Huffman, Karolinska Enstitüsü internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, “Afrika kökenli bireylerin aynı korumaya sahip olması, DNA’daki Kovid-19 enfeksiyonuna karşı gerçekten koruyucu olan bu benzersiz varyantı tanımlamamızı sağladı” dedi.

Daha önce yapılan 6 çalışmadan toplam Afrika kökenli 130 bin 997 bireyin genetik verilerinin yanı sıra 2 bin 787 Kovid-19 vakayı içeren analizde, Afrika kökenli bireylerin yüzde 80’inin koruyucu varyant taşıdığı vurgulandı. Sonuç, Avrupa mirasına sahip bireyler üzerinde daha önce yapılan daha büyük bir çalışma ile karşılaştırıldı.

Araştırmacılara göre, koruyucu gen varyantı (rs10774671-G), OAS1 geni tarafından kodlanan proteinin uzunluğunu belirliyor ve daha önceki çalışmalar, proteinin daha uzun varyantının Kovid-19’a neden olan SARS-CoV-2’yi parçalamada daha etkili olduğunu gösterdi.

Kanada’daki McGill Üniversitesinde Profesör ve genetikçi Brent Richards, “Genetik risk faktörlerini ayrıntılı olarak anlamaya başlamamız, Kovid-19’a karşı yeni ilaçlar geliştirmenin anahtarıdır” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını, dünyanın farklı bölgelerindeki araştırmacılar arasında büyük bir işbirliğini teşvik ederek daha önceki birçok çalışmaya göre daha çeşitli bireylerde genetik risk faktörlerinin incelenmesini mümkün kıldı.

Bununla birlikte, klinik araştırmaların çoğunluğu Avrupa kökenli bireyler üzerinde yapılmaya devam ediyor.

Çalışmanın yazarlarından bir olan Karolinska Enstitüsünden kıdemli araştırmacı Hugo Zeberg, bu çalışmaya farklı atalara sahip bireyleri dahil etmenin önemli olduğuna değinerek, “Sadece bir grup üzerinde çalışmış olsaydık, bu durumda gen varyantını belirlemede başarılı olmazdık” ifadesini kullandı.