Ukrayna krizindeki ‘görünmez aktör’ Çin, müttefiki Rusya’yı nasıl destekliyor?

ABD ile Rusya arasında Ukrayna konusundaki ‘söylem savaşının’ tırmanmasıyla birlikte uluslararası sahnenin önemli oyuncularından Çin, öne çıkma fırsatını kaçırmadı.

Son günlerde Pekin, her iki tarafa da sükuneti koruma ve Soğuk Savaş zihniyetine son verme çağrısında bulunurken, Moskova’nın endişelerini desteklediğini açıkça belirtti.

Şarku’l Avsat’ın BBC’den aktardığı habere göre, Çin’in uzun zamandır müttefiki ve eski komünist yoldaşı Rusya’nın yanında yer alacağı açık görünüyor.

Ancak bunu nasıl ve neden yaptığı konusuna daha yakından bakmak gerekiyor.

Çin ve Rusya dünyayı koruyor

Çin’in müttefiki Rusya’ya desteği, geçen hafta Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin, Rusya’nın güvenlik endişelerinin ‘meşru’ olarak nitelendirilerek ciddiye alınması gerektiğini söylemesiyle başladı.

Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Zhang Jun daha da ileri gitti ve Çin’in ABD’nin Rusya’nın uluslararası barışı tehdit ettiği yönündeki iddialarına katılmadığını açıkça söyledi.

Ayrıca ABD’yi BM Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) toplantıya çağırdığı için eleştirdi ve bunu müzakereler için elverişli olmayan ‘megafon diplomasisine’ benzetti.

Diplomatik söylemde Çin’in krizle ilgili resmi çizgisi temkinli ve nüanslı oldu. Rusya’nın eski Sovyet komşusu Ukrayna’ya karşı askeri güç kullanmasına fiili destek vermedi.

Resmi açıklamalara ek olarak Çin, medya aracılığıyla, Washington’un askeri gücündeki düşüş karşısında yeni dünya düzenini korumada Moskova ile oynadığı rolü destekleyen ifadelerde bulundu.

Çin Komünist Partisi’nin İngilizce yayın organı Global Times, ‘Çin ve Rusya arasındaki yakın ilişkinin dünya düzenini korumak için son savunma hattı’ olduğunu öne sürdü.

Çin resmi haber ajansı Xinhua’da yer alan bir haberde ise, ABD’nin ülkedeki dikkati dağıtmaya ve Avrupa üzerindeki nüfuzunu canlandırmaya çalıştığı iddia edildi.

Brookings Enstitüsü Politika Direktörü Jessica Brandt, BBC’ye verdiği demeçte, “Pekin’in amacı, ABD’nin yumuşak gücünü baltalamak, liberal kurumların güvenilirliğini ve çekiciliğini gözden düşürmek ve açık medyayı itibarsızlaştırmak” dedi.

Ortak hedefler, ortak düşman

Uluslararası ilişkiler uzmanları, Çin ve Rusya’nın ortak çıkarlarla güçlendirilmiş yakın ilişkileri paylaştığına, Stalin ve Mao günlerinden beri hiç olmadığı kadar yakın olduğuna inanıyor.

2014 yılında Ukrayna’da yaşanan Kırım krizinin, Rusya’yı, uluslararası izolasyon ortamında kendisine ekonomik ve diplomatik destek sunan Çin’in kollarına daha da ittiği görüldü.

O zamandan beri, Çin’in yıllardır Rusya’nın en büyük ticaret ortağı olması ve ikili ticaretin geçen yıl 147 milyar dolarlık yeni bir zirveye ulaşmasıyla ilişki daha da gelişti.

İki ülke, geçen yıl ortak askeri tatbikatları hızlandırırken, daha yakın askeri ilişkiler için bir yol haritası da imzaladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Çinli mevkidaşı Şi Cinping’in davetlisi olarak 2022 Kış Olimpiyatları’nın açılış törenine katılmak üzere bugün Pekin’e gitmesi, iki taraf arasındaki sıcak ilişkiyi gösteriyor.

En önemlisi, her iki ülkenin de şu anda Batı ile gergin ilişkileri var.

ABD’deki Tufts Üniversitesi’nde uluslararası tarih alanında yardımcı doçent olan Chris Miller, “Pekin ve Moskova, ABD ve Avrupa’ya karşı direnme ve uluslararası politikada kendilerine daha büyük bir rol kazanma konusunda ortak bir çıkar algılıyor” dedi.

Uluslararası uzmanlar, Ukrayna konusundaki ihtilafın tırmanması ve Batı yaptırımları uygulanması durumunda Çin’in daha önce olduğu gibi Rusya’ya ekonomik yardım sağlayabileceğine inanıyor.

Ancak bu destek, Pekin’in bu adımın ikinci en büyük ticaret ortağı olan Avrupa Birliği’ni (AB) düşmanlaştırmaya yönelik sonuçlarını nedeniyle Çin’e askeri destek verme anlamına gelmeyecek.

Almanya merkezli Marshall Fonu’nun Asya Programı Direktörü Bonnie Glaser, Çin’in şu anda ABD ile ilişkileri istikrara kavuşturmak istediğine vurgu yaptı.

Glaser, “Pekin Moskova’ya daha güçlü bir destek verirse, bu Avrupa ve ABD ile daha fazla gerilim yaratabilir” dedi.

Şarku’l Avsat