SARS-CoV-2’ye karşı bağışıklığın güvenliğini artıran burun spreyi geliştirildi

Pfizer-BioNTech ve Moderna gibi mesajcı RNA (mRNA) teknolojisine sahip, kullanımına hazır aşılara, Çin’in Wuhan şehrinde, Kovid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün ortaya çıkmasının üzerinden bir yıldan az bir süre geçmişken ulaşıldı. Yapılan çalışmalarda, onlarca yıllık araştırmaya dayanan mRNA teknolojisinin, Kovid-19 sebebiyle ciddi semptomlu hastalık ve can kayıplarını önlemede son derece güvenli ve etkili olduğu kanıtlandı.

Bununla birlikte bilim insanları artık Kovid-19 aşılarının etkinliğinin, ikinci dozun uygulanmasından sonraki aylarda azalmaya başladığını ve bu durumun üçüncü doz aşının sağladığı ek korumayı gerektirdiğini ortaya çıkardılar. Yale Üniversitesi Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nden bir araştırma ekibinin ele aldığı çalışmada bu soruna yönelik bir çözüm bulunması için önemli bir adım atıldı. Yeni bir burun spreyi aşısı geliştirdi.

Sprey şeklindeki yeni aşı, virüsün yüzeyinde bulunan ve ünlü şeklini veren spike proteinden yapıldı. Araştırmacılar bu spreyi aşının ikinci dozu olarak uyguladılar. Araştırmacılar spreyi test etti ve bulgularını geçtiğimiz günlerde, henüz hakem onayından geçmemiş makalelerin erişime açıldığı bioRxiv sitesinde yayımladı. Söz konusu spreyin uygulama stratejisi, bağışıklık sisteminin SARS-CoV-2 virüsünü tanımaya hazırlamak için ilk doz olarak mRNA aşısının kullanılması sonrasında virüsün vücuda giriş yaptığı bölgelerde bağışıklık güvenliğini artıracak bir temel uygulamaya dayanıyor.

Yale Üniversitesi Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapan, çalışmanın baş araştırmacısı Akiko Iwasaki, çalışmanın yayınlanması ile eş zamanlı olarak enstitünün internet sitesinde dün yayınlanan raporda şunları söyledi:

“Burun spreyi, mRNA aşılarının sağladığı kapsamlı bağışıklık türünü hedeflemek yerine, burnu ve akciğerleri kaplayan nemli ve mukus üreten dokuları hedef alıyor. Dolayısıyla burun spreyi şeklindeki aşı, uygulanan aşılar veya atlatılan enfeksiyon sonrası kazanılan bağışıklık hafızası hücrelerine sahip kişilerde, virüsün vücuda girdiği noktalarda bağışıklık güvenliğini artırabiliyor. Bu durum adeta kapıda bekleyen bir koruma görevlisine benziyor. Kapıdaki korumalar virüs vücutta çoğalmaya başlamadan olası bir viral istilayı bertaraf edebiliyor. Böylece bu uygulama, bireyin enfekte olmasını durduruyor ve virüsün başkalarına bulaşmasını önlüyor.”

Araştırma ekibi, burun spreyini laboratuvar fareleri üzerinde test etti. Sprey verilen farelerde, virüsün vücuda ve akciğerlere girmek için kullandığı burun boşluğunda bağışıklık koruması başarıyla sağlandığı gözlemlendi. Sadece aşıların uygulandığı diğer bir fare grubu ise bağışıklık korumasını kaybetti.

Burun spreyi yoluyla antiviral aşıların geliştirilmesi yeni bir gelişme değil. Ancak SARS-CoV-2’ye karşı geliştirilen yeni aşı, influenzaya karşı koruma sağlamak için geliştirilen FluMist aşısınndaki bazı sorunları taşımıyor.

En ünlü burun spreyi aşısı olan FluMist, bağışıklık sağlamak için güçsüzleştirilmiş virüsleri kullanıyor. Ancak herkes için uygun olmayan bu sprey, sadece 2 ila 49 yaş arasındaki kişiler için onayladı. Aynı zamanda canlı virüslerin kullanılmış olması sebebiyle bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde kullanımı da mümkün olmuyor. Burun spreyi olarak kullanılan Kovid-19 aşısında ise bu sorun meydana gelmiyor. Zira sprey içeriği canlı bir virüsten değil, virüsün spike proteinden geliştirildi.

Flumist’in aksine, Kovid-19 karşıtı burun spreyi kendi başına çalışmıyor. Bağışıklık sistemini virüsü tanımaya hazırlamak için önce bir aşı uygulanması gerekiyor.

Akiko Iwasaki spreyin uygulanmasının, mukoza zarlarında koruma sağlamak üzere antikorları ve koruyucu bağışıklık hücreleri harekete geçireceğini ve bu bağışıklık hücrelerinin adeta bir ‘ninja’ gibi bekleyeceklerini söyledi. Iwasaki bağışıklık hücreleri ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Neye bakacaklarını biliyorlar. Çünkü bunu daha önce geleneksel yollarla enjekte edilen aşıların ilk dozunun uygulanmasının ardından gördüler.”

Araştırmacı, sadece enjeksiyon yoluyla aşı olan farelerin yaklaşık yüzde 80’inin koronavirüse maruz kaldıktan sonraki iki hafta içerisinde öldüğünü, buna karşılık enjekte edilen bir doz aşıdan sonra burun spreyi uygulanan tüm farelerin hayatta kaldığını açıkladılar. Ayrıca hayatta kalan farelerin akciğerlerinin de son derece temiz olduğuna dikkat çektiler. Araştırmacılar şimdi insanlarda klinik deneylerin başlamasına hazırlık olarak yeni spreyi büyük hayvanlar üzerinde test etmeye hazırlanıyorlar.

Şarkul Avsat