Husiler, Sana’daki askeri alanlarını korumak için tarihi bir köye el koydu

Sana şehrinin güneybatısındaki Hısnu Attan (Attan Kalesi) köyü artık tarihi bir alan olmadığı gibi eski evlerinin sahipleri de değişti. Husiler tarafından çıkarılan belge ile siviller, köyü çevreleyen askeri alanlar için kalkan olarak kullanılmaya başlandı. Milisler daha sonra blgeye getirilen sivillerin mülklerinin tamamına el koydu.

Köyün asıl sakinleri öz konusu belge hakkında sadece iki ay önce bilgilendirildi. Sakinler köylerinin askeri bölgeleri korumak için kullanıldığını ve el koyma amaçlı bir plana göre ellerinden alındığını biliyorlardı. Bu plana göre Husiler, başka illerden zorla göç ettirildikleri bahanesiyle bazı aileleri, sahipleri tarafından yeni binalar için terk edilen eski evlerde oturmaya zorlamaya başladı.

Batıda Attan’dan güneyde Beyt Bos’a kadar uzanan alanı eski kaleler ve köyler kapladığı için 1990’lı yıllarda ve bu yüzyılın başında Sana’da tanık olunan genişleme ile bu köylerin sakinlerinin çoğu tepelerden inerek modern konutlar inşa ettiler. Bu arsaların bir bölümü de satıldı.

Söz konusu tarihi köyler ve kaleler, hafta sonları veya tatillerde bölge sakinleri için ziyaret noktası olmaya devam ederken buranın sahipleri ülke tarihinde ilk kez kendilerini, köyler de dahil olmak üzere şehrin içinde ve çevresinde bulunan tüm tepelere el koyan Husi otoritesi ile karşı karşıya buldu. Husi grubu Beyt Bos Kalesi, Beyt Zabatan köyü ve son olarak Hısnu Attan köyünde olduğu gibi bu köylerin çevresini askeri alana dönüştürdü.

Üzerinde çok uzaklara doğru uzanan bir dağın bulunduğu Hısnu Attan köyünün sakinlerine göre dağ yıllardır füzeler için merkez olarak kullanılırken mağaraları da yakıt ve mühimmat depoları olarak faaliyet gösterdi. Köy sakinlerinin çoğu darbeden yıllar önce köyün alt kısmındaki alanlara gittiler ve sahip oldukları arazilerin fiyatındaki önemli artıştan yararlanarak bir kısmını sattılar. Şehrin en prestijli mahallelerinden biri sayılan ve çok sayıda yetkilinin ve tüccarın yaşadığı aynı adı taşıyan bir mahalleye yerleştiler.

Sakinlere göre bu köydeki evler, barınacak yer bulamayan yoksulların veya çobanların bir kısmına ev sahipliği yapmaya devam etti. Bu kişiler evlerin sahipleriyle anlaşarak koruma ve bakım yapıyordu. Ancak Husiler, 2017 yılında evsiz kaldıkları bahanesiyle onlarca aileyi bu evlere yerleştirdi. Evlerin asıl sahipleri insani sebeplerden dolayı bu kişilerin evlerini kullanmalarını kabul etti.

Ne var ki, bölge sakinleri geçtiğimiz nisan ayının başında Husi hükümetinin sözde Savunma Bakanlığı’ndan gelen ve silahlı kuvvetlerin topraklarının envanterini çıkarmakla görevli sözde komitenin başkanı Albay Abdullah Ahmed Cehaf tarafından imzalanan bir mektup ile büyük bir şaşkınlık yaşadılar. Başkentin güneybatısındaki savcılığa gönderilen mektupta, milis bölgelerine yakın olduğu için bu köyün ‘askeri mülk’ olduğu ifade ediliyor. Ayrıca savcılıktan köy sahiplerinin evlerinde oturanlara kira kontratı imzalatma taleplerinin dikkate alınmaması talep ediliyor.

Köyün sahiplerine göre yaklaşık iki yıl önce Sana’aki Tabu Sicili Genel Otoritesi Şube Müdürlüğü, Attan Kalesi’ni çevreleyen alanlar için el-Veruri adında yerinden edilmiş bir kişiyle sahte bir belge çıkardı. Söz konusu kişi buranın sahiplerinden biri ve geri kalan sahiplerin temsilcisi olarak tanıtıldı. Bu durum, sözde Husi Savunma Bakanlığı’na bağlı silahlı kuvvetlerin topraklarının envanterini çıkarmakla görevli komitenin baskısı, dayatması ve denetimi altında gerçekleşti.

Köy sakinleri söz konusu belgenin o tarihte durdurulduğunu ve sahtecilik olayının soruşturulduğunu ancak kısa bir süre önce ev sahipleri ile evlerinde kira ödemeden yaşayan yerinden edilmiş kişiler arasında tartışma çıktığını ifade ettiler. Ev sahipleri bu kişilerle kira sözleşmesi yapmak istedi. Ancak tartışma büyüyerek önce emniyete ardından da belediyenin güneybatısındaki savcılığa taşındı. Ancak Cehaf duruma müdahale ederek savcılığa bir muhtıra gönderdi. Bu sayede, Cehaf ile belgede sahtecilik yapmakla suçlanan el-Veruri adlı kişi serbest bırakıldı.

Köyün asıl sakinleri, mülklerinin gasp edilmesine müsaade etmeyeceklerini vurguladılar. Sözde Husi Savunma Bakanlığı’nın yüksek rakımlı alanlar dışında diğer toprakların sahibi olmadığını, bu alanlara da bir plan doğrultusunda, bu amaçla oluşturulmuş ve üyeleri arasında mülk sahiplerinin temsilcisinin de bulunduğu özel bir komite tarafından verilen bir karardan sonra sahip olduğunu vurguladılar.

Şarkul Avsat